Imperia Online Turkey  
Nisan 27, 2024, 04:39:45 ÖÖ *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.
E-posta adresinize aktivasyon iletisi gelmediyse lütfen buraya tıklayın.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
 
   Ana Sayfa   Yardım Ara Giriş Yap Kayıt  
Anket
Soru: Türkiye için sizce en uygun birlik hangisidir?
Türk Birleşik Devletleri (TürkBirDev) - 66 (69.5%)
Avrupa Birliği - 6 (6.3%)
Hiçbirisi - 23 (24.2%)
Toplam oy: 74

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 13   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türk Birleşik Devletleri (TürkBirDev)  (Okunma Sayısı 39444 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
lastmohica
Ziyaretçi
« Yanıtla #30 : Ekim 05, 2008, 05:17:46 ÖS »

blipha  daha önce bu yazıyı bu form sayfasına  yamıştım,  ..  TC. bu güçte olsa belki ku oluşum kurulabilir  tam oku sonuna kadar  *rose*       Süpergüç efsane mi gerçek mi? İçi boş bir korkuluktan mı bahsediyoruz, hedefi olduğunuzda sizi acımadan yok edecek bir güçten mi? Kimine göre kof bir kas gücü, kimine göre ‘son imparatorluk’ ABD’nin gerçek gücünün dökümünü ilk kez okuyacaksınız. Amerika üzerine yapılan sayısız analizdan farklı olarak somut rakam ve bilgilerle, tüm dünyanın önüne dikilmeye cesaret eden bir ülkenin anatomisi iyibilgi’den geliyor.
iyibilgi- Ankara



Dünyada politikaları en çok ve kayıtsız biçimde kıyasıya eleştirilen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Yine bir çok ülke açık Amerikan düşmanlığı politikası benimsiyor.

Bunun yanında tarafsız durmaya çalışan hatta açık biçimde ABD taraftarı ülkelerin halkları bile ABD’nin küresel tutumlarından rahatsız. Üstelik bu rahatsızlık, “yanlış yapıyorlar” gibi basit eleştirileri aşıp, anketlerde yüzde 70-80-90’lara ulaşan Amerika mualifliğine erişiyor.

Ancak kimse, tek bir ülke bile somut anlamda ABD’nin karşına çıkamıyor. Çıkmaya cesaretlendirilenler ise kısa süre sonra Nasreddin Hoca’nın filleri yüzünden Timurlenk’in karşısında düştüğü duruma düşüyor.

Elbette bu ülkenin sağlam rakipleri ya da rakip adayları var. Çin, Rusya hatta Hindistan bile bu liste içinde zikrediliyor. Ancak onlar bile belli bir sınırı geçmemeye özen gösteriyorlar.

Öte yandan daha küçük çapta olup ABD’ye açıkça meydan okuyanlar da var. Ama onlar da ABD tarafından çok önemsenmiyorlar. Önemsendikleri zaman ise devreye inanılmaz bir savaş makinası giriyor.

Boş mu dolu mu?

Kimi uzmanların yordum ve analizlerine göre-ki içlerinde oldukça bilimsel olanlar mevcut-ABD o denli güçlü bir ülke değil. Hele ekonomik açıdan ciddi handikapları var. Tersi görüşe göre ise bu iddilar kof. ABD gerçek bir süper güç. “Denemek isteyen buyursun” diyorlar.

Yine de ABD hegomonyasına karşı seri saldırılar ve eleştiriler devam ediyor. Küresel entelektüel yapı da bu çizgiyi izliyor. Ancak bu bakışların tamamı bilimsel açıdan da anti-Amerikan.

Sonuç olarak kimse çıkıp; “ABD’nin gerçek gücü budur. Hesabınızı ona göre yapın” demiyor. Bu güce ilişkin tek emare devlet yöneticilerinin ABD’nin işine gelmeyecek bir karar alırken ne denli çekinik davrandıkları ve bin düşünüp bir yaptıklar.

Peki ABD’nin elle tutulur, hayallenmelerden uzak, gerçek, “somut” gücü ne. Bu güç üzerine genel ve rakamlara, bilgiye dayanan bir döküm yapıldığında sanki ABD’yi öven, onu abartan bir yaklaşım sergiliyormuşsunuz havası çıkıyor.

Bu doğuru değil. Neden mi? Çünkü bunlar gerçek. Kabul edin veya etmeyin, ABD’nin “gerçek gücü” biraz sonra okuyacaklarınız gibi.

Ve sonrda söyleyeceğimizi başta söyleyelim… ABD, bugün dünyanın en büyük ve önlenmesi en zor gücü!

Basit ve korkutucu rakamlar…

Amerika yaklaşık 9.5 milyon kilometre karelik bir ülke. Çok büyük. Öyle ki iki ucu arasında sekiz saatlik zaman farklı bulunuyor. Şöyle de hesaplanabilir. Van’da bir kişi saat 18’de orucunu açtığında, Edirne’deki biri sabaha karşı 02’de orucunu açabiliyor. Yani ABD uyumuyor!

Demografik rakamları da ürkütücü. İşte bir seri; kişi başına gelir 36 bin doların üstünde. Bu kadar nüfus ve coğrafya genişliği ile inanılmaz bir rakam.


Enerji üretiminde “dünyada” 1. sırada. Tahıl üretiminde 1. sırada, et üretiminde 2. sırada, Bilgisayar yazılım üretiminde 1. sırada, dış ticaretde 1. sırada, hizmet ihracatında 1. sırada, dünyanın en büyük 500 firmasındaki katkısı 1. sırada, borsa sermayesi açısından 1. sırada, AR-GE harcamalarında 1. sırada.

Bunlar makro rakamlar. Kültürel rakamlar daha ilginç; Nobel ödülü sayısında 1. sırada, yabancı öğrenci sayısında 1. sırada, internet hizmet sağlayıcısı sayısında 1. sırada, en çok ziyaret edilen internet sitelerinde 1. sırada.

Gelelim jepolitik ve stratejik ağırlığa; G-8’lerde kurucu üye, BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye, IMF sermayesindeki payı 1. sırada, askeri bütçede 1. sırada,  nükleer başlık sayısında 1. sırada, doğrudan yabancı yatırımcı sermayesinde 1. sırada, dünya merkez bankaları rezervlerinde doların payı 1. sırada.

Ve bu rakamlar daha işin başlangıcı!

ABD dünya nüfusunun yüzde 5’ini barındırıyor ama dünyanın tüm zenginliklerinin yaklaşık yüzde 33’üne sahip. Toplam GSMH’si 11 Trilyon dolar!

ABD özellikle iki alanda-ki bu alanlar genel başarının nedenlerini de oluşturuyor-ileri teknoloji ve AR-GE, dünyada rakipsiz. İleri teknoloji üstünlüğün nedeni olurken, gücün sırrı AR-GE’den geliyor.

Bir başka söylemle denebilir ki ABD bilime tapıyor! Yine rakama indirelin. 1901 yılından bu yana tüm dünyanın ülkelerine fizik, kimya ve tıp alanında 494 nobel ödülü verildi. ABD bunlardan 219’unun sahibi!

Yine ABD, dünya bilgisayar-yazılım sanayinin yüzde 51’ine, bilişim hizmetlerinin de yüzde 46’sına hakim.

Bilime dayalı politikaların bir başka sonucu havacılık ve uzay sanayileri. ABD burada da açık ara önde. Sadece NASA’nın bütçesi-dikkat lütfen-; 16 milyar 244 milyon dolar!

Uzay hakimiyetinde de doğal olarak sonuç aynı. Sovyetler ve Rusya’nın uzaya fırlattığı uydu sayısı 1957’den günümüze 2701. Avrupa 152, Çin 75, Japonya 60.  ABD’nin uydu sayısı 4305.

Denebilir ki yatırım rakamları da “anormal”! 2005 yılı rakamlarına göre İstanbul borsası 153.4 milyar dolarlık hacme sahip. Londra 2955, Tokya 4133. New York ise 13 426!

Jeostratejik tarım ürünlerine de bakalım. ABD dünya buğday üretimimin yüzde 11.7’sini üretiyor ve yüzde 31.9’unu satıyor. Mısır’ın yüzde 41.9’unu üretiyor ve yüzde 65.5’ini satıyor. Soya’nın %34.6 sını üretip, %39.6’sını satıyor. Pamuk’un  %19.5’ini üretip %38.9’unu satıyor.

Buraya ilginç bir rakamı da elemek lazım. Amerika, “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la üretilen gıdaların yüzde 55’ini üretiyor. Ve bu alanda rakibi yok.

Petrol!

ABD tükettiği petrolün 10’da birini dahi kendisi üretmiyor. Bu durum ABD’nin en büyük sorunu olarak görülebilir. Ancak ABD petrol üretim alanlarını ve yollarını elinde tutuyor. Tabi aracıları da. ABD’nin en büyük 5 petrol şirketinin karları onarca ülkenin toplamından fazla.

Peki ABD’nin hiç kendi petrolü yok mu? Var ama kullanmıyor. (Dünya rezervlerinin % 2.5’i.) Kötü günler için saklıyor. Bu rezervlerin kullanılması için ancak tek bir kişi izin verebiliyor. ABD Başkanı.

ABD can damarı olan petrol için elbette dışarı bağımlı ama dışarı da ona başka nedenlerle ve gerekirse “zor” yoluyla bağlı. Amerika yaklaşık 20 ülkeden petrol alıyor. Bu ülkeleri saymadan söyleyebiliriz ki ya ABD ile çok iyi ilişkileri var (Kanada, İngiltere) ya da ABD ile çok kötü ilişkileri var. (Irak.)

Başarının gerçek sırrı!

ABD’nin bu kadar güçlü olmasının ardında herkesin “iyi beyinler” araması normal. Hemen tüm alanlarda önderlik yürüten Amerika’da “sağlam beyinler” olmasının bir nedeni var.

ABD’nin en büyük ithalatı çok söylendiği ama oranları bilinmediği üzere beyin göçü!  Bu rakamlar gerçekten de enteresan. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.

ABD’nin ülke dışında doğmuş bilim adamları içinde proföserlerin oranı yüzde 20! Yani ABD’deki her 5 profesörden biri yabancı. Dahası da var. Tüm bilimlerde doktor ünvanı taşıyanların oranı % 30. Ve doktorluk kariyerinden yüksek olan (Prof’tan az) bilim adamlarının oranı ise % 60!

Fen bilimlerinde bu oran yüzde 70. Mühendislikte yüzde 70. Bilişim’de yüzde 65. Aslında bu rakamlara sözün bittiği yer de diyebilirsiniz.

Ordu!!!

Şöyle söyleyelim. ABD Deniz Kuvvetleri’nin “hava gücü” bir çok ordudan çok daha fazla. İşte rakamlar; ABD’nin askeri harcamaları yarım trilyon dolara yaklaşıyor. Bunlar sabit harcamalar.

Ülkenen kara kuvvetleri nispeten zayıf. 18 kara tümeni bulunuyor. (2001) Soğu Savaş döneminde bu rakam 28’di. Deniz Kuvvetleri’nin 4 tümeni ve 328 uçağı bulunuyor. Donanmasının dökümü şu; 12 uçak gemisi, 18 SMLE, 27 kruvazör, 55 destroyer, 54 taaruz SM’si.

Hava kuvvetleri ise soğuk savaştan sonra biraz küçültülmesine rağmen toplam 2273 uçakla dünyanın en büyük ve yıkıcı gücü. Elbette bu rakamlara tüm dengeleri değiştiren balistik ve konvansiyonel füzeler dahil değil.

İşte süpergüç denilen kavram bu rakamlara saklı. ABD’ye rakip olarak çıkmaya uğraşan veya muhalefetini dillendiren ülkelerin uğraşması gerekenler de bunlar.

Peki bu ülkenin dez-avantajları yok mu? Çuvalla! Ama onlar Amerika dosyasının ikinci bölümüne.
« Son Düzenleme: Ekim 05, 2008, 08:13:07 ÖS Gönderen: lastmohica » Kayıtlı
sancaktar1
Ziyaretçi
« Yanıtla #31 : Ekim 05, 2008, 05:19:45 ÖS »

biliyormusunnuz.bu birlikten daha çok işimize yarıcak bir birlik var

çok eski bir birlik adını hepiniz biliyorsunuz türkler islama geçtiğinde kuruldu peki bu birliğin destekçileri kim
Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #32 : Ekim 05, 2008, 10:31:40 ÖS »

zannımca ben bu yazıyı bir yerde okumuştum bir dergideydi herhalde tam emin değilim. çok bast ve herkesin anlayabileceği bir analiz. sistemin içinde sistemi oturtmuş bir devlet.

Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #33 : Ekim 05, 2008, 10:40:06 ÖS »

Teşekkür ederim. niye olmasın.
 birkaç kişiye aynı anda yazınca -ki ilk sayfalardan bakarsan her paragrafta birine birşey söylemeye çalışıyorum- ortalık biraz karıştı.

Bu oluşumun Osmanlı olması bir hayal olabilir. bu oluşumu sırf Türk diye desteklemek de yalnış olacaktır çünkü biz bir devletin vatandaşıyız ve öncelikle onun çıkarlarını düşünmemiz gerekiyor. maalesef söylemem gerekecek ama bu bölgeler Türkiye için pazar haline gelmedikçe -çünkü bize denk olan yok alışveriş olmuyor- pek bir çıkarımız olmaz.

Bölgesel ve "küresel"(çok gülüyorum bu lafa) güçler pek tabiiki istemez çünkü bu bölgeler başka devletlerin "lebensraum" olarak gördükleri yerler. Bu bölgelere girşde bir birlikten önce o bölgede çıkarlarımızın örtüştüğü devletlerle -kim anlamışsınızdır- beraber pazara girmeye çalışmalıyız. pazara girdikten sonraki mesele işte o söylediğiniz artıları kullanmak olacaktır. ama ben ne türkmenistanın ne azerbaycanın ne diğerlerin yükünü aynı anda sırtlamak isterim.

karnı tokken insan paylaşır ama açken paylaşma erdemini kaybedeli çok oldu. gerçekçi olmak lazım...
Kayıtlı
lastmohica
Ziyaretçi
« Yanıtla #34 : Ekim 05, 2008, 10:44:54 ÖS »

peki  ülke  bi şekilde ilerliyor  fakat önünü  görmeden .. yıllardır avrupa kapısında  simit satıyoruz..  ülkenin siyasi politikaları yüzünden ....peki soruyorum 100  yıl sonra  TÜRK  dendiği zaman tarih  sayfalarınamı bakılacak ??
Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #35 : Ekim 05, 2008, 10:58:15 ÖS »

peki  ülke  bi şekilde ilerliyor  fakat önünü  görmeden .. yıllardır avrupa kapısında  simit satıyoruz..  ülkenin siyasi politikaları yüzünden ....peki soruyorum 100  yıl sonra  TÜRK  dendiği zaman tarih  sayfalarınamı bakılacak ??
Huh? Huh? Huh?
verdiğin tepki çok doğal biçimde bir milliyetçinin vereceği bir tepki. peki ya milletim ilerde yok olacak mı. eğer devlet ayakta olursa pek tabi millet olarak Türk devam eder. şunu da unutmamak gerekiyor sürekli atıfda bulunulan osmanlı çok da büyük olmayan bir selçuklu devleti üzerinde kuruldu. bazı şeyler çok büyütüldüğü gibi -makalende verdiğin o ABDanalzi- bazı şeyler de olumsuz olarak çok büyütülüyor. Milliyetçilik zaten bu yüzden ertafında her zaman bir düşman arar. ve bu korkunun ya da endişenin cevabı bende değil. çünkü yıkılacak devlet illaki bir başkası tarafından değil bir gök taşıyla da yok olabilir.
kısıtlı yazından bu kadarını anladım anlamadığım nokta varsa belirt ama müneccimlik isteme. Smiley
devletin güçlenmesi için sisteme ayak uydurması gerekir. japonya bu konuda vereceğim örnektir. ordusu yoktur güvenliğini ABD sağlar. fakat 60 yıl içinde dünyanın en büyük 2. ekonomisidir. bu gelenekçi oluşları-ki yoktur aşırı özentidirler- ile alakıl değlidir sisteme uymuşlardır.
Kayıtlı
lastmohica
Ziyaretçi
« Yanıtla #36 : Ekim 05, 2008, 11:16:28 ÖS »

milliyetçilik  değil bu aslında şöyle  söyleyim bir gün bir şahıs aynen  şunları söyledi __  bir gün ırkınızı sorduklarında bu cevabı verince kafanıza sıkıcaklar___  dünyanın belirli  bir kesimi  bize karşı anti sempati duyuyor ki buda normal ..artı ülkeye gelince  şu an  aşılmamış bir  kriz var  gayette  büyük bir kriz bence  bu ve gizli  bazı kesimler farkında  bazılarıda  görmezden geliyor .. bunun  bedelini  yine halk  ödeyecektir  doğal olarak .. artı dış politika  pek konuya hakim olmasamda  şu yorumu yapıyorum gayet mantıklı  fakat çok açık veriliyor  ...   üstat bu ülke üzerinde yada topraklar üzerinde çok şey yazıldı çizildi çok oyunlar oynandı  halada  devam ediyor ...  buda bazı kesimi  kaygılandırıyor ve olumsuzluğa itiyor .. şahsen  ben ülkenin geleceğini  göremiyorum  ilerisi  için gayet zor günler bekliyor bizleri diye düşünüyorum belkide tüm dünyayı ..  bu kaçınılmaz bi durum ..
güçlülerin ayakta kalabileceği bir dünya olacak  gibi görünüyor ..ülkenin üretim grafiğine bakarsak  artık üretmiyoruz yada ürettirmiyoruz ..  fazla değil 20 yıl sonra  çiftçi  kalmayacaktır .  tam dışa bağımlı kalacağız ve bir ambargoda  ne olur sen tahmin et ..   bizi biz  idare etmiyoruz  bunu anlatmaya çalışıyorum ..
Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #37 : Ekim 05, 2008, 11:48:20 ÖS »

milliyetçilik  değil bu aslında şöyle  söyleyim bir gün bir şahıs aynen  şunları söyledi __  bir gün ırkınızı sorduklarında bu cevabı verince kafanıza sıkıcaklar___  dünyanın belirli  bir kesimi  bize karşı anti sempati duyuyor ki buda normal ..artı ülkeye gelince  şu an  aşılmamış bir  kriz var  gayette  büyük bir kriz bence  bu ve gizli  bazı kesimler farkında  bazılarıda  görmezden geliyor .. bunun  bedelini  yine halk  ödeyecektir  doğal olarak .. artı dış politika  pek konuya hakim olmasamda  şu yorumu yapıyorum gayet mantıklı  fakat çok açık veriliyor  ...   üstat bu ülke üzerinde yada topraklar üzerinde çok şey yazıldı çizildi çok oyunlar oynandı  halada  devam ediyor ...  buda bazı kesimi  kaygılandırıyor ve olumsuzluğa itiyor .. şahsen  ben ülkenin geleceğini  göremiyorum  ilerisi  için gayet zor günler bekliyor bizleri diye düşünüyorum belkide tüm dünyayı ..  bu kaçınılmaz bi durum ..
güçlülerin ayakta kalabileceği bir dünya olacak  gibi görünüyor ..ülkenin üretim grafiğine bakarsak  artık üretmiyoruz yada ürettirmiyoruz ..  fazla değil 20 yıl sonra  çiftçi  kalmayacaktır .  tam dışa bağımlı kalacağız ve bir ambargoda  ne olur sen tahmin et ..   bizi biz  idare etmiyoruz  bunu anlatmaya çalışıyorum ..
ırkı sokmuş meseleye faşistçe bir yaklaşım çünkü her zaman faşiszm tarihin her döneminde ayrılık getirtir. biri size ırkınızı sorarsa veya ber şu ırktanım diye başlarsa bu adam milliyetçiyim dese de faşist damarı vardır. nereye ait hissettiğiniz önemli bu opraklara ait hissetmezseniz Türk ırkından olmasınız bile dağdakini desteklemenize mani olamaz değil mi? bir gün bunun olması ihtimali yok bu şu anda da oluyor dünyada. ırkınızı unutun siz ait olduğunuz yerde varsınız ve oralısınız. çünkü ananızı babanızı ve haliyle ırkınızı siz seçmediniz bunu dile getirmeniz bile toplum bütününü bozacağından zarar vericidir müslümansan zaten caiz değildir kabilecilik yapmak(faşizm yasak milliyetçilik değil).

oyun oynama yerine çıkar elde etme diyelim ki normal şaka maka güzel bir ülke. ama bunu kronikleştirmeye gerek yok. bu döngü sadece burada değil balkanlarda 300 senedir dönüyor bizim gibi kuzey avrupa hakeza orta amerikayı saymıyorum çinin kuzeyi mançurya böyle. bunu kronikleştirmemek de gerek. bu zaten bilhassa devlet kurumunun var olişindan kaynaklanır. devletin varsa düşmanın olur ulus devletin varsa yoksa da üretilir eklenmiş.

kriz meselesine gelince ben de çok iyi bir ekonomi analizi sunamam. ama şunu biliyorum Türkiyenin pek çok ilinde yaşadım televizyonu olan halk her zaman herşeyden şikayetçi. dağ köyleri adamlar çok fakir ama çok mutlu. kirz dediğiniz nedir ki? işsizlik mi? kapitalizmin kuralıdır işçilere alternatif tehditi göstermezsen az paraya çalıştıramazsın. bugün kriz denelin şey kapitalistleşmeye çalışan toplumun sancıları. mükemmel ilerlediğini söyleyemem ama insanların bu noktada cebine girenden baka birşey düşünmediğini görürsün vs. bu uzar gider başka tartışma konusu.

Dış politika mı bu ülkede her 10 senede ya muhtıra ya darbe oldu. bu da toplumun dikkatini tam dışarıya yöneltecekken içeriye çekti. iç dinamiklerin yansıması. her darbe ya da muhtıra da birileri düşman ilan edildi; tehdit içerde denildi komplocu damarımız burada kronikleşti işte. hep dış faktörlere çamur atılır yahu dış faktörler bu durumları oluşturmak için çaba harcamadılar ki ülkede buldular yaptılar.

Umut her zaman vardır. dindarsan dinin bir mesih emretmiştir; milliyetçiysen zaten en iyisi için uğraşman gerikir; devrimciysen her zaman kapitalizmin yıkılacağı ve yerine eşitlikçi bir yapının kurulacağını hayal edersin; anarşist isen bir gün devletin yok olup insanların mülkiytçilikten çıkacakları ve herşeyin özgür olaağı günü hayal ederisin.

Kapitalistsen her zaman bir savaş çıkıp daha çok silah satmayı hayal edersin.

Bu gecelik bu kadar konu dağılıyor.

sözün özü umut vardır şu başlıkta bile bunu bana savunmaya çalışılması insanların hala umutları olduğunu gösterir.
« Son Düzenleme: Ekim 06, 2008, 10:25:01 ÖÖ Gönderen: blipha » Kayıtlı
sosyopat
Çavuş
**

Karma: +13/-16
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 63


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #38 : Ekim 06, 2008, 06:22:23 ÖS »

blip kitap okumada sen benle yarışa bilmen zor kardeş sen onun için boş ver senin deigin kitaplardan da okudum ondan dah iyilerinide okudum canın sıkma sen türkiye tabiki imperiye gibi güçlü bir ekonomin oladman hiç bir şeyinde olmaz abdulhamit han zamandına o kdar sene ansıl devleti idare etti ve çöküşü geçiktirti istibarat sayesinde milli amele teşklitı kurdu kuşcu başı eşref gil ve digerli hep o zmandan yatişmelr o 30 sne kadr öyle idare etti devleti ve zmanında geri çekildi yoka onun gibi birisini kimsede tahtan inidremezdi siz geçmşe bakın ve ders alın sen bana bir şey ögretmen gerk yok sen zaten isbrt önem vermezsen geriis boş laf önemli konu budur bu meselede bitisn bilfiginz gibi hreket edin ç....
Kayıtlı
lastmohica
Ziyaretçi
« Yanıtla #39 : Ekim 06, 2008, 07:46:45 ÖS »

 *rose* umarım bu milletin bir gün umutları tükenmez  Undecided
Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #40 : Ekim 06, 2008, 11:54:31 ÖS »

blip kitap okumada sen benle yarışa bilmen zor kardeş sen onun için boş ver senin deigin kitaplardan da okudum ondan dah iyilerinide okudum canın sıkma sen türkiye tabiki imperiye gibi güçlü bir ekonomin oladman hiç bir şeyinde olmaz abdulhamit han zamandına o kdar sene ansıl devleti idare etti ve çöküşü geçiktirti istibarat sayesinde milli amele teşklitı kurdu kuşcu başı eşref gil ve digerli hep o zmandan yatişmelr o 30 sne kadr öyle idare etti devleti ve zmanında geri çekildi yoka onun gibi birisini kimsede tahtan inidremezdi siz geçmşe bakın ve ders alın sen bana bir şey ögretmen gerk yok sen zaten isbrt önem vermezsen geriis boş laf önemli konu budur bu meselede bitisn bilfiginz gibi hreket edin ç....

 *hahaha*  *hahaha*  ya kardeşim bi git işine seni gördükçe gülesim geliyor hala istihbarat diyor ya. ya bir git Allah aşkına *hahaha* *hahaha*

bende senin yaşındayken büyüklerimle böyle konuşunca benim küçük olduğumu anlamazlar sanırdım.umarım küçüksündür yoksa ciddi problemlerle karşı karşıyasın  *freak*

 *hahaha* *hahaha* *hahaha* *hahaha* *hahaha*

hadi koş oyna bakalım uçsuz bucaksız forumlarda. daha Türkçe yazamıyorsun.

"kardeş" miş.  *hahaha*  *hahaha*
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2008, 12:08:59 ÖÖ Gönderen: blipha » Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #41 : Ekim 07, 2008, 12:00:06 ÖÖ »

*rose* umarım bu milletin bir gün umutları tükenmez  Undecided

umut descartes ın dediğinden farksızdır düşünüyorum öyleyse varım.  bu önermenin bir adım ilerlemesi ise -konuya uygun afilli laf üretmeye çalışıyorum napalaım bazı çocuklar bundan anlıyor- var oluşunu düşünebildiğin sürece umudunu da sürdürebilirsin.

Buradaki sözde bile umudunu ya da umut umudetmeyi sende görebilirsin.

Ama işler göründüğü gibi yürümez. şu bir gerçek bu ülkede insanların vizyonu dışında eğitm dahil bütün yeterlilikleri tamama yakın.

ama olmuyor işte etraf istihbarat kaynıyor ne de olsa *hahaha*  *hahaha*
Kayıtlı
blipha
Ziyaretçi
« Yanıtla #42 : Ekim 07, 2008, 12:11:24 ÖÖ »

 *offtopic*  benim için bu kadar ulaşmak isteyen ulaşır. bazıları da istihbaratçı olsunlar istihbarat kurup 5 nesillik silahşörlüklerini anlatsın vs. bizim tartışmamız burada bitmiştir.

hade bakeem istihbarat örgütleri goşun oynayın gayrii  *hahaha* *hahaha*

hepimiz silahşörüz hepimiz kuşçu

ay karınm ağrıdı.

  -tak tak
  -kim o
  -istihbarat
  - *suicide*

 *hahaha* *hahaha* *hahaha*
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2008, 12:14:05 ÖÖ Gönderen: blipha » Kayıtlı
lastmohica
Ziyaretçi
« Yanıtla #43 : Ekim 07, 2008, 02:44:34 ÖS »

türkiye istihbarat ülkesi  kurtlar vadisini izleyen istihbaratcı oluyor   Grin Grin *hahaha*
Kayıtlı
sancaktar1
Ziyaretçi
« Yanıtla #44 : Ekim 07, 2008, 05:34:26 ÖS »

biz toptan mit olduk dimi mülkiyeli abi

istihbarat....  Grin
Kayıtlı
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 13   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

MySQL Kullanıyor PHP Kullanıyor Powered by SMF 1.1.12 | SMF © 2006-2009, Simple Machines LLC XHTML 1.0 Uyumlu! CSS Uyumlu!