DABBE
Berke262
Çavuş
Karma: +23/-24
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 63
|
|
« Yanıtla #15 : Mart 22, 2008, 06:51:04 ÖS » |
|
justus abd den nie korkuyosun herhan gibi bir savaş olursa rusya japonya hepsi bizden yana olcak çünkü onlarında amacı dünyadaki en güçlü ülke olmak sen teknolojinin sadece amerikada mı olduğunu sanıyosun ruslar görünmez tank bizimkilerde insansız savaş uçağı yaptı japonlarda ise dünyadaki en iyi teknolojiler var se nnerden biliyosun nasanın hakanın ne yemek yeidğini bildiğini kafandan uydurup yazma buraya kanıt göster
|
|
|
Kayıtlı
|
Bu gün kılıç günü.
|
|
|
DABBE
Berke262
Çavuş
Karma: +23/-24
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 63
|
|
« Yanıtla #16 : Mart 22, 2008, 06:56:43 ÖS » |
|
bu kadar korkak olma savaş açmak kolay mı sanıyosun sen bütün dünya savaş istemiyo savaş olması halinde amerika ıraktkai kayıptan 100 katı fazla asker kaybedecek bunuda göze alamaz adam bir sonra seçimlerde o kayıbın çok kötü şekilde etkili olacağını bilir ve ona göre davranır
|
|
|
Kayıtlı
|
Bu gün kılıç günü.
|
|
|
eastblood
doğukan
Binbaşı
Karma: +168/-189
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 788
KaÇ PaRa EdEr VaRlIğIn Ki YoKlUğUn BeN! AcItSıN...
|
|
« Yanıtla #17 : Nisan 01, 2008, 07:07:08 ÖS » |
|
bunun yanında en onemlısı iran adamlar teklonojıkmen gelısıyorlar neden amererıka turkıyeyı kopru olarak ıstıyor savasacak ıranla gorecek bı soluk bırseylerı daha yenı haber onlardan bakanın tekı geldı bızden afganıstana asker ıstedı amerıka ıle ısbırlıgı yapın dedı resmen ben olsam ıranın yanında olurdum 1.sı hem muslumanın yanında olmak verken ne ısım var elın hırıstıyanın cephesnde yalan mıyım arkadslar abd nın korkulacak bır seyı yok
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #18 : Nisan 01, 2008, 07:59:06 ÖS » |
|
:rant:bir ülkeye savaşın faturası çok ağır olur heleki şu dönemde justusa katılıyorum adamlar pişamalarımızı görmesede her hareketimizden haberdar .. şu am ki nasa teknolojisine bakılırsa dünyadaki her hangi bir noktayı abd 1 cm ye kadar görüyor ..şu an ülkemizde kullanılan f 16 savaş uçaklarının tüm yazılım programları abd tarafından yapılıyor yani istese uçaklarımız kalkmaz ..kendi fikrim olarak söylüyorum şu an ülke kaosa doğru gidiyor amaç orduyuda yıpratmak ve inanın abd kuzey ırakta türk ordusunun gücünü deniyor ve görüyor.. amaç herkezin bildiği gibi bor madenleri ... abd yi herkez küçümsüyor savaşın ne kadar acı bir durum olduğunu görmek isteyen arkadaşlar varsa http://www.kavkaz.tv/tur/video/ burayı tiklasın savaş bir imperia.online oyunu değildir ....
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #19 : Nisan 01, 2008, 08:04:10 ÖS » |
|
bi şey daha usa suriye iran ve afkanistanı almak istiyor ardındanda türkiye bu verimli toprakları sömürmek ve yer altı zenginliklerinden faydalanmak için bunu yapıyor örneğin ırak ırak ı ülke koruması adı altında milyonlarca litre petrolu çıkartıp alıyor daha çok detayla ilgilenen arkadaşlarımıza açıklamalı yaza bilirim
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #20 : Nisan 02, 2008, 01:01:28 ÖÖ » |
|
Dışişleri Bakanlığı Güvenlik İşleri Genel Müdürü Hayati Güven, terör örgütü PKK'nın bu yılın yedi ayında düzenlediği saldırılarda güvenlik güçlerinin 91 şehit verdiğini ve bu rakamın, sadece temmuzda 25 olduğunu bildirdi.
Güven, Türk Polis Araştırmaları Enstitüsünün Washington'da düzenlediği terörle mücadele konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, kuzey Irak'taki terör kamplarının kapatılmasını, PKK'nın elebaşılarının tutuklanarak iade edilmesini ve örgüte sağlanan lojistik desteğin kesilmesini istediğini vurguladı.
PKK teröründeki artışı rakamlarla açıklayan Güven, terör örgütünün 2002'deki saldırılarında 6 güvenlik mensubunun şehit düştüğünü, bu rakamın 2003'te 21, 2004'te 73, 2005'te 97 ve bu yılın ilk yedi ayında 91 olduğunu söyledi. Sadece temmuz ayında, 25 güvenlik mensubu şehit oldu.
472 SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ
Güven'in verdiği bilgiye göre, 2002'deki PKK saldırılarında 45 sivil yaşamını yitirirken ve yaralanırken, bu rakam 2003'te 44'e, 2004'te 144'e, 2005'te 274'e ve bu yılın ilk yedi ayında 472'ye ulaştı.
Terör örgütünün halen Türkiye'de yaklaşık 2 bin, kuzey Irak'ta da 3 bin-3 bin 500 militanı bulunduğunu anlatan Güven, PKK'nın elebaşılarının kuzey Irak'ta olduğunu ve örgütün teröristleri o bölgede silah altına aldığını, onların beynini yıkadığını ve ardından Türkiye'ye gönderdiğini kaydetti.
Terör örgütünün kuzey Irak'ta tamamen serbestçe hareket ettiğini ve silah, mühimmat ve patlayıcıları kuzey Irak'taki karaborsadan temin ettiğini kaydeden Güven, Türkiye'nin, bu durumu ABD ve Irak hükümetlerine ilettiğini ifade ederek, "Ancak şimdiye kadar somut sonuçlar alındığını söylemek zor" dedi.
Washington'ın, PKK ile mücadelede ABD'nin faaliyetlerinin koordinasyonu için eski NATO Başkomutanı emekli general Joseph Ralston'un atamasının Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını kaydeden Güven, gelecek günlerde Türkiye-ABD-Irak arasındaki üçlü mekanizmanın yeni toplantısının yapılmasının beklendiğini belirtti. Büyükelçi Güven, "Bu göreve böyle üst düzeyde bir ismin atanmasının ardından, ABD'nin faaliyetlerini daha iyi koordine edeceğine inanıyoruz. Bu atamanın sonucunda işbirliğinin artmasını bekliyoruz" dedi.
"AVRUPA'DA DA DURUM TATMİN EDİCİ DEĞİL"
Güven, AB'nin kararıyla PKK'nın terörist örgütler listesine girdiğini, ancak ülkelerin bu durumu çok dar şekilde yorumlaması ve bazılarının da uygulamaması sonucu, Avrupa'da da PKK'ya karşı somut sonuçlar alınamadığını belirtti.
Terör örgütü PKK'nın Avrupa'da uyuşturucu ve kaçak göçmen ticareti yaptığını ve haraç topladığını anlatan Güven, bazı Avrupa ülkelerinin örgüte sempati gösterdiğini ve örgütle uzun yıllar mücadele etmekten kaçındığını söyledi. Güven, bazı Avrupa ülkelerinin, hala Interpol aracılığıyla yapılan girişimleri karşılıksız bıraktığını da kaydetti. Büyükelçi Güven, Avrupa ülkelerine terör konusunda çifte standarttan vazgeçmeleri ve terör örgütü PKK'ya karşı işbirliği yapmaları çağrısında bulundu.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #21 : Nisan 02, 2008, 01:02:38 ÖÖ » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #22 : Nisan 02, 2008, 01:05:12 ÖÖ » |
|
Dünya'yı kontrol altında tutma çabasında olan ve son hedefi Ortadoğu'daki faaliyetlerine aralıksız devam eden ADB'nin savaş gücünü tartışalım.
ABD Ordusu'ndaki sınıflara göre asker sayısı
Karacı : 481.160 Denizci : 547.396 Havacı : 351.935
ABD'nin toplam asker sayısı : 1.380.491
Yabancı ülkelerdeki ABD askerleri
Avrupa : 119.134 Doğru Asya Pasifik : 95.995 Türki Cumhuriyetler : 156 Kuzey Afrika, Yakın Doğu ve Güney Asya : 33.228 Afrika : 332 Güney Amerika : 14.093
Yabancı ülkelerdeki ABD askeri toplamı : 264.769
ABD Deniz Kuvvetleri
Deniz Kuvvetleri asker sayısı : 375.618 Gemi sayısı : 317 (250'si Savaş gemisi) ABD dışındaki gemi sayısı : 110 (Büyük kısmı Akdeniz ve Körfez bölgesinde) Denizaltı sayısı : 60 (15'i Dünya'ya yayılmış poziyonda)
Uçak Gemisi sayısı : 12+1 (1 Gemi inşa halinde)
Uçak Gemileri : Kitty Hawk, Constellation, Enterprise, John F.Kennedy, Nimitz, Dwight D. Eisenhower, Carl Vinson, Theodore Roosovelt, Abraham Lincoln, Georghe Washington, John C. Stennis, Harry S. Truman, Ronald Regan (inşa halinde)
Uçak gemilerinde ne bulunuyor ?
70-80 Savaş uçağı, 6 helikopter, 5-6 bin mürettebat. Uçak gemileri yakıt, yiyecek ve içecek ikmali yapmadan 10 yıl denizde kalabilme kapasitesine sahiptirler.
Denizaltılarda ne bulunuyor?
Tomehawk füzeleri, 100-150 mürettebat.
ABD Hava Kuvvetleri
Toplam savaş uçağı : 906 Deniz Kuvvetlerine bağlı : 432 Konvansiyonel savaş uçağı : 36 Uçak gemilerindeki savaş uçağı : 280
Bombardıman uçaklarıı :
B-52 Stratofortress : 94 B-1 Lancer : 93 B-2 Spirit : 21
Savaş uçakları :
F-117A (Hayalet Uçak ) : 54 F-15 : 252 F-16 : 444 A-4 Skyhawk : 125 AV-8B Harrier :114
ABD Kara Kuvvetleri
Asker sayısı : 481.160 Tank sayısı : 8.000
Çok sayıda Bradley zırhlı personel taşıyıcı, Humvee zırhlı aracı
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #23 : Nisan 02, 2008, 01:08:07 ÖÖ » |
|
Amerika sadece savaş alanında değil, başka alanlarda da dünyaya hükmediyor. Ekonomi, iletişim-istihbarat, medya, politika. ABD bunlar için her yıl önemli bütçeler ayırıyor. Dış basında ABD yanlısı haberler çıkması için 400 milyon$ lık bir bütçe ayırmışlar. Dünayda bu tür bir şeye bu kadar para ayıracak bir ülke daha yok.
Artık dünya küçüldü. Ulaşım, iletişim ve teknoloji alanındaki gelişmeler sayesinde, dünyayı silahsız kontrol edebilmekde mümkün. Kadife devrimlerle hükümet değişiklikleri gibi.
ABD'nin gelecekteki ordu stratejisi yine üstün teknolojiye dayalı olacak. İnsansız çözümler geliştirilmesine ağırlık vereceklerdir. Uzaktan kontrollü araçlar, uçaklar gibi. ABD tüm üstünlüğünü ekonomik gücü ve siyasi ağırlığından alıyor. Bunu da ordu gücü ile destekliyor. Bu üstünlüğünün ne kadar devam edeceğini göreceğiz.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #24 : Nisan 02, 2008, 01:14:54 ÖÖ » |
|
Süpergüç efsane mi gerçek mi? İçi boş bir korkuluktan mı bahsediyoruz, hedefi olduğunuzda sizi acımadan yok edecek bir güçten mi? Kimine göre kof bir kas gücü, kimine göre ‘son imparatorluk’ ABD’nin gerçek gücünün dökümünü ilk kez okuyacaksınız. Amerika üzerine yapılan sayısız analizdan farklı olarak somut rakam ve bilgilerle, tüm dünyanın önüne dikilmeye cesaret eden bir ülkenin anatomisi iyibilgi’den geliyor. iyibilgi- Ankara
Dünyada politikaları en çok ve kayıtsız biçimde kıyasıya eleştirilen ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Yine bir çok ülke açık Amerikan düşmanlığı politikası benimsiyor.
Bunun yanında tarafsız durmaya çalışan hatta açık biçimde ABD taraftarı ülkelerin halkları bile ABD’nin küresel tutumlarından rahatsız. Üstelik bu rahatsızlık, “yanlış yapıyorlar” gibi basit eleştirileri aşıp, anketlerde yüzde 70-80-90’lara ulaşan Amerika mualifliğine erişiyor.
Ancak kimse, tek bir ülke bile somut anlamda ABD’nin karşına çıkamıyor. Çıkmaya cesaretlendirilenler ise kısa süre sonra Nasreddin Hoca’nın filleri yüzünden Timurlenk’in karşısında düştüğü duruma düşüyor.
Elbette bu ülkenin sağlam rakipleri ya da rakip adayları var. Çin, Rusya hatta Hindistan bile bu liste içinde zikrediliyor. Ancak onlar bile belli bir sınırı geçmemeye özen gösteriyorlar.
Öte yandan daha küçük çapta olup ABD’ye açıkça meydan okuyanlar da var. Ama onlar da ABD tarafından çok önemsenmiyorlar. Önemsendikleri zaman ise devreye inanılmaz bir savaş makinası giriyor.
Boş mu dolu mu?
Kimi uzmanların yordum ve analizlerine göre-ki içlerinde oldukça bilimsel olanlar mevcut-ABD o denli güçlü bir ülke değil. Hele ekonomik açıdan ciddi handikapları var. Tersi görüşe göre ise bu iddilar kof. ABD gerçek bir süper güç. “Denemek isteyen buyursun” diyorlar.
Yine de ABD hegomonyasına karşı seri saldırılar ve eleştiriler devam ediyor. Küresel entelektüel yapı da bu çizgiyi izliyor. Ancak bu bakışların tamamı bilimsel açıdan da anti-Amerikan.
Sonuç olarak kimse çıkıp; “ABD’nin gerçek gücü budur. Hesabınızı ona göre yapın” demiyor. Bu güce ilişkin tek emare devlet yöneticilerinin ABD’nin işine gelmeyecek bir karar alırken ne denli çekinik davrandıkları ve bin düşünüp bir yaptıklar.
Peki ABD’nin elle tutulur, hayallenmelerden uzak, gerçek, “somut” gücü ne. Bu güç üzerine genel ve rakamlara, bilgiye dayanan bir döküm yapıldığında sanki ABD’yi öven, onu abartan bir yaklaşım sergiliyormuşsunuz havası çıkıyor.
Bu doğuru değil. Neden mi? Çünkü bunlar gerçek. Kabul edin veya etmeyin, ABD’nin “gerçek gücü” biraz sonra okuyacaklarınız gibi.
Ve sonrda söyleyeceğimizi başta söyleyelim… ABD, bugün dünyanın en büyük ve önlenmesi en zor gücü!
Basit ve korkutucu rakamlar…
Amerika yaklaşık 9.5 milyon kilometre karelik bir ülke. Çok büyük. Öyle ki iki ucu arasında sekiz saatlik zaman farklı bulunuyor. Şöyle de hesaplanabilir. Van’da bir kişi saat 18’de orucunu açtığında, Edirne’deki biri sabaha karşı 02’de orucunu açabiliyor. Yani ABD uyumuyor!
Demografik rakamları da ürkütücü. İşte bir seri; kişi başına gelir 36 bin doların üstünde. Bu kadar nüfus ve coğrafya genişliği ile inanılmaz bir rakam.
Enerji üretiminde “dünyada” 1. sırada. Tahıl üretiminde 1. sırada, et üretiminde 2. sırada, Bilgisayar yazılım üretiminde 1. sırada, dış ticaretde 1. sırada, hizmet ihracatında 1. sırada, dünyanın en büyük 500 firmasındaki katkısı 1. sırada, borsa sermayesi açısından 1. sırada, AR-GE harcamalarında 1. sırada.
Bunlar makro rakamlar. Kültürel rakamlar daha ilginç; Nobel ödülü sayısında 1. sırada, yabancı öğrenci sayısında 1. sırada, internet hizmet sağlayıcısı sayısında 1. sırada, en çok ziyaret edilen internet sitelerinde 1. sırada.
Gelelim jepolitik ve stratejik ağırlığa; G-8’lerde kurucu üye, BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye, IMF sermayesindeki payı 1. sırada, askeri bütçede 1. sırada, nükleer başlık sayısında 1. sırada, doğrudan yabancı yatırımcı sermayesinde 1. sırada, dünya merkez bankaları rezervlerinde doların payı 1. sırada.
Ve bu rakamlar daha işin başlangıcı!
ABD dünya nüfusunun yüzde 5’ini barındırıyor ama dünyanın tüm zenginliklerinin yaklaşık yüzde 33’üne sahip. Toplam GSMH’si 11 Trilyon dolar!
ABD özellikle iki alanda-ki bu alanlar genel başarının nedenlerini de oluşturuyor-ileri teknoloji ve AR-GE, dünyada rakipsiz. İleri teknoloji üstünlüğün nedeni olurken, gücün sırrı AR-GE’den geliyor.
Bir başka söylemle denebilir ki ABD bilime tapıyor! Yine rakama indirelin. 1901 yılından bu yana tüm dünyanın ülkelerine fizik, kimya ve tıp alanında 494 nobel ödülü verildi. ABD bunlardan 219’unun sahibi!
Yine ABD, dünya bilgisayar-yazılım sanayinin yüzde 51’ine, bilişim hizmetlerinin de yüzde 46’sına hakim.
Bilime dayalı politikaların bir başka sonucu havacılık ve uzay sanayileri. ABD burada da açık ara önde. Sadece NASA’nın bütçesi-dikkat lütfen-; 16 milyar 244 milyon dolar!
Uzay hakimiyetinde de doğal olarak sonuç aynı. Sovyetler ve Rusya’nın uzaya fırlattığı uydu sayısı 1957’den günümüze 2701. Avrupa 152, Çin 75, Japonya 60. ABD’nin uydu sayısı 4305.
Denebilir ki yatırım rakamları da “anormal”! 2005 yılı rakamlarına göre İstanbul borsası 153.4 milyar dolarlık hacme sahip. Londra 2955, Tokya 4133. New York ise 13 426!
Jeostratejik tarım ürünlerine de bakalım. ABD dünya buğday üretimimin yüzde 11.7’sini üretiyor ve yüzde 31.9’unu satıyor. Mısır’ın yüzde 41.9’unu üretiyor ve yüzde 65.5’ini satıyor. Soya’nın %34.6 sını üretip, %39.6’sını satıyor. Pamuk’un %19.5’ini üretip %38.9’unu satıyor.
Buraya ilginç bir rakamı da elemek lazım. Amerika, “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la üretilen gıdaların yüzde 55’ini üretiyor. Ve bu alanda rakibi yok.
Petrol!
ABD tükettiği petrolün 10’da birini dahi kendisi üretmiyor. Bu durum ABD’nin en büyük sorunu olarak görülebilir. Ancak ABD petrol üretim alanlarını ve yollarını elinde tutuyor. Tabi aracıları da. ABD’nin en büyük 5 petrol şirketinin karları onarca ülkenin toplamından fazla.
Peki ABD’nin hiç kendi petrolü yok mu? Var ama kullanmıyor. (Dünya rezervlerinin % 2.5’i.) Kötü günler için saklıyor. Bu rezervlerin kullanılması için ancak tek bir kişi izin verebiliyor. ABD Başkanı.
ABD can damarı olan petrol için elbette dışarı bağımlı ama dışarı da ona başka nedenlerle ve gerekirse “zor” yoluyla bağlı. Amerika yaklaşık 20 ülkeden petrol alıyor. Bu ülkeleri saymadan söyleyebiliriz ki ya ABD ile çok iyi ilişkileri var (Kanada, İngiltere) ya da ABD ile çok kötü ilişkileri var. (Irak.)
Başarının gerçek sırrı!
ABD’nin bu kadar güçlü olmasının ardında herkesin “iyi beyinler” araması normal. Hemen tüm alanlarda önderlik yürüten Amerika’da “sağlam beyinler” olmasının bir nedeni var.
ABD’nin en büyük ithalatı çok söylendiği ama oranları bilinmediği üzere beyin göçü! Bu rakamlar gerçekten de enteresan. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.
ABD’nin ülke dışında doğmuş bilim adamları içinde proföserlerin oranı yüzde 20! Yani ABD’deki her 5 profesörden biri yabancı. Dahası da var. Tüm bilimlerde doktor ünvanı taşıyanların oranı % 30. Ve doktorluk kariyerinden yüksek olan (Prof’tan az) bilim adamlarının oranı ise % 60!
Fen bilimlerinde bu oran yüzde 70. Mühendislikte yüzde 70. Bilişim’de yüzde 65. Aslında bu rakamlara sözün bittiği yer de diyebilirsiniz.
Ordu!!!
Şöyle söyleyelim. ABD Deniz Kuvvetleri’nin “hava gücü” bir çok ordudan çok daha fazla. İşte rakamlar; ABD’nin askeri harcamaları yarım trilyon dolara yaklaşıyor. Bunlar sabit harcamalar.
Ülkenen kara kuvvetleri nispeten zayıf. 18 kara tümeni bulunuyor. (2001) Soğu Savaş döneminde bu rakam 28’di. Deniz Kuvvetleri’nin 4 tümeni ve 328 uçağı bulunuyor. Donanmasının dökümü şu; 12 uçak gemisi, 18 SMLE, 27 kruvazör, 55 destroyer, 54 taaruz SM’si.
Hava kuvvetleri ise soğuk savaştan sonra biraz küçültülmesine rağmen toplam 2273 uçakla dünyanın en büyük ve yıkıcı gücü. Elbette bu rakamlara tüm dengeleri değiştiren balistik ve konvansiyonel füzeler dahil değil.
İşte süpergüç denilen kavram bu rakamlara saklı. ABD’ye rakip olarak çıkmaya uğraşan veya muhalefetini dillendiren ülkelerin uğraşması gerekenler de bunlar.
Peki bu ülkenin dez-avantajları yok mu? Çuvalla! Ama onlar Amerika dosyasının ikinci bölümüne.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #25 : Nisan 02, 2008, 01:16:05 ÖÖ » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #26 : Nisan 02, 2008, 01:31:57 ÖÖ » |
|
TÜRK ORDUSU’NUN GÜCÜ TÜRK KARA KUVVETLERİ 2 Mekanize Piyade Tümeni 1 Piyade Tümeni ve 1 Eğitim Tümeni 14 Mekanize Piyade Tugayı 14 Zırhlı Tugay 12 Piyade/ İç Güvenlik Tugayı 5 Komando Tugayı 5 Er Eğitim Tugayı’ndan müteşekkildir. Kara Kuvvetlerimizin muharebe gücü ise şöyledir: Personel: 402.000 Kara Kuvvetleri güçleri 180.000 Jandarma Genel Komutanlığı Güçleri Tank : 397 Leopard 1 A1/A3 906 M60 A1/A3 2876 M48T 4179 Toplam Modernize edlecekler: 162 Leopard 1 170 M60 A1
Zırhlı Personel Taşıyıcı ve Piyade Muharebe Araçları : 2800 M113 A1/A2 Zırhlı personel taşıyıcı 1160 ACV (Zırhlı muharebe aracı) 240 BTR-80 340 BTR-60 40 S-55 25 Condor 35 UR-416 868 ACV A1FV (Zırhlı muharebe aracı) 5 Kobra 260 Akrep 5790 Toplam (Takribi) Gelecekte teslim edilmesi beklenen: 551 ACVAAPC (Zırhlı muharebe aracı) Top ve Roket Sistemleri: 890 Kundağı motorlu obüs 1620 Çekili top ve obüs 30 WS-1 70 Çok namlulu roketatar Alınmakta Olanlar: ....... Toros 230 A (10-65 km) ve 260 A (15-100 kilometre) menzilli roket sistemleri 300 155mm Fırtına Kundağı Motorlu Top 400 155mm Panter Top Sistemi Tanksavar Silah Sistemleri: 392 Milan güdümlü tanksavar roketi 365 TOW SP tanksavar roketi 186 Cobra tanksavar roketi 943 Toplam
Bir Kısmı Alınıp, Kalan Alım İptal Edilen: 1500 Eryx tanksavar sistemi
TÜRK HAVA KUVVETLERİ 19 Muharip Filo 2 Keşif Filosu 5 Eğitim Filosu 6 Ulaştırma Filosu 1 Tanker Filosu 7 SAM Filosu’ndan müteşekkildir. Personel: 60.000 Savaş Uçakları: 219 F-16 C/D Avcı/Bombardıman ( Blok 30,40 ve 50 tipi) 52 F-4 Terminator (E-2020)- Avcı/Bombardıman 70 F- 4 E (18’i Keşif Uçağı) 58 F-5 (Kullanılmayan, yedek)
340 Toplam (F-5’ler hariç) (takribi) Destek ve Eğitim Uçakları 19 C-160 Nakliye Uçağı 7 C-130 E Nakliye Uçağı 5 C-130 E (Elint/Sigint kapasiteli) Nakliye Uçağı 53 CN-235 Nakliye Uçağı 7 KC- 135 R Tanker Uçağı 184 Jet Eğitim uçakları (F-5, T-33, T-38, F-5, Cessna 318(T-37)) Sipariş verilen: 4 Boeing 737-700 AWACS tipi erken uyarı uçağı Müşterek üretime başlanacak ; 10 Airbus M 400 ağır nakliye uçağı Kara-Deniz-Hava-Jandarma Helikopter Gücü 37 H-1 W/P (Saldırı Helikopteri) 47 AS-532 Cougar 19 Mi-17 85 S-7A BlackHawk 9 AB-412 186 UH-IH / AB204 / AB-205 63 Muhtelif Hafif Nakliye Tipi(AB-206, H-300C, O??-58B) 14 AB-212 ( Deniz saldırı helikopteri) 8 S-70B (Deniz saldırı helikopteri)
462 Toplam (takribi) 108 adet Harpy insanız atak /keşif uçağı alınmıştır.
TÜRK DENİZ KUVVETLERİ Personel: 53.000 2.200 (Sahil Güvenlik Gücü) Denizaltılar: 6 Atılay sınıfı (209-1200) Denizaltı 2 Hızırreis sınıfı (TANG) Denizaltı 4 Preveze sınıfı (209-1400) Denizaltı
12 Toplam 4 adet Gür Tipi (209-1400) Denizaltı 2003-2006 arası teslim ediliyor. Fırkateynlar: 4 MEKO-200 (Barbaros sınıfı) Firkateyn 4 MEKO-200 (Yavuz sınıfı) Firkateyn 7 Gaziantep (Oliver Perry sınıfı) Firkateyn 5 Tepe (Knox sınıfı) Firkateyn 6 Burak (d’Orves Sınıfı) Firkateyn
26 Toplam Hücumbotlar : 8 Doğum Sınıfı Hücumbot 4 Kılıç Sınıfı Hücumbot 2 Yıldız Sınıfı Hücumbot 9 Kartal (Jaguar) Sınıfı Hücumbot
22 Toplam Diğerleri:
84 adet Mayın Arama, Tarama, Döşeme Gemisi
57 adet Muhtelif Çıkarma Gemisi
Gelecekte Beklenen Alımlar: 7 Kılıç II Sınıfı Hücumbot 6 Aydın Sınıfı Mayın Arama Gemisi 8 Korvet (1500 Tonluk) MİLGEM Projesiyle Bunların yanı sıra, Deniz ve Sahil Güvenlik Kuvvetleri, alacağı 9 CN-235 Deniz Karakol Uçağının 6’sını teslim almıştır. Silahlı Kuvvetlerimiz bütün bunlara ilaveten ,12 adet rampadan müteşekkil ve 72 füzelik bir ATACMS (Karadan-karaya taktik balistik füze) platformuna sahiptir. Silahlı Kuvvetlerimizce bunların yanı sıra modern harp ve çağdaş teknolojinin gereklerini uygulayabilmek amacıyla; BİLTEN ve SAGRES yer istasyonları vasıtasıyla uzak algılama yetenekleri sağlanmaktadır. BİLSAT ve TURKSAT-2A uyduları bunları iletişim ve görüntü olarak sağlar. Gene bu bağlamda TSK’nın gene; Ikonos ve Ofeq5 gibi keşif uyduları aracılığıyla uzaydan görüntü elde edebilme yeteneği de mevcuttur.
Modern Ordunun Özellikleri Bütün bu yukarıda değindiğimiz veriler ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dünyanın en gelişmiş ve deneyimli birkaç ordusundan biri olduğu ortadadır. Mevcut kapasitesiyle şu anda silahlı kuvvetlerimiz; çok kısa bir ikaz süreci içinde 40-50 bin kişilik bir kolorduyu müşterek bir harekat için görevlendirebilmekte, 5-6 taburluk bir kuvveti gece veya gündüz havadan yüzlerce kilometre uzağa intikal ettirebilmektedir.Bu yeteneğe dünyada ancak birkaç ordu sahiptir. Hava Kuvvetlerimiz elindeki çeşitli platformlarla dünyanın en etkili ve deneyimli güçlerinden biri haline gelmiştir . Tanker uçakları eşliğinde, dünyada ancak birkaç ülkede bulunan ve her hava koşulunda ,gece ve gündüz operasyon yapabilen Lantirn ve elektronik yetenekli Harm -Sead filolarıyla esasen bu gücünü muharebe alanında ,Bosna-Hersek,Sırbistan operasyonlarında rekor denebilecek uzun uçuşlarda kanıtlamıştır. Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda yaptığı atılımlarla Akdeniz’in en ciddi gücü konumuna ulaşmıştır. Ulaşılan bu kapasiteler, caydırıcılığın yanı sıra stratejik olarak, düşmanı yuvasında karşılama olgusunu gerçekleştirebilecek vasıta olacaktır. Bunun da 1998 den sonra savunulan yeni stratejik yaklaşımları bütün içinde somut olarak destekleyeceği açıktır. Gelecekteki Beklentilerimiz Cadı kazanına dönme istidadı gösteren bir bölgenin ortasındaki Türkiye’nin her şeyden evvel gelişen dünya silah teknolojisine ihmal etmeden ayak uydurması gerekmektedir. Elektroniğe dayanan bugünkü silah teknolojisi 5 senede demode olabilmektedir. Örneğin 1987-1989 döneminde Peace Onyx I programı ile temin ettiğimiz bir kısım F-16 C/30 ve F-16 D/30 uçakları o zamanlar dünyanın en ileri uçakları olarak kabul görürken, şimdilerde Blok 30’ların yerini Blok 40, 50, 52 ve 60 lar aldığından demode olmuş ve birçok görevi yanlarında kendilerini destekleyecek ileri teknolojideki uçaklar olmadan ifa edemez hale gelmişlerdir. THK bu nedenle bunları yenileme durumundadır. Yine geçmişte çok ileri teknoloji ürünü Leopard A1/A3 tankları bugün yenilenme durumundadırlar. Silahlı Kuvvetlerimizin bu bağlamda; Saldırı helikopteri, ana muharebe tankı, termal kamera ve gece görüş ekipmanları, C41 Sistemi olarak adlandırılan, muharebe sahasında tabur seviyesinde gerçek zamanlı ses, bilgi, resim iletişimi sağlayabilen taktik sistem alımı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerimiz için gerekli olan insansız hava araçları alımı, havadan bağımsız olarak hareketli geliştirilmiş denizaltı alımı, MİLGEM projesine dahil korvet inşası, “Uzun Ufuk” olarak adlandırılan, Deniz Kuvvetlerimizin Ege Denizini 24 saat denetim altında tutacağı gözetleme platformunun temin edilmesi, Block II Harpoon füzelerinin modernize edilmesi, F-16’ların elektronik savaş kapasitelerinin modernizesi, A-400 gibi ve Türkiye’nin de imalatçı ülkeler arasında olduğu geleceğin ağır nakliye uçağının temini, AH-I ve UH-I serisi helikopter platformlarının yenilenmesi gibi çalışmaları behemehal gerçekleştirmesi gelecek için çok yararlı olacaktır. Çevresel Tehditler Yunanistan’ın son yıllarda bir yandan barış çığlıkları atarken öbür yandan hava sahasını titizlikle 10 milde tutması ve hava savunma sistemleriyle hava kuvvetlerini, özellikle de yeni elde edeceği 60 adet (30 da olası ilave ) EF-2000 Eurofighter tipiyle güçlendirmesi dikkate alınmalıdır. Çevresi tamamen potansiyel problem çıkarabilecek ülkelerle dolu olan Türkiye’nin silahlanması açıklanabilirken, Yunanistan’ın yukarıda değinilen uçaklara ilaveten; son yıllarda aldığı; 58 adet F-16 Block 50+, 15 adet Mirage-2000-5 uçağı, 10 adet Mirage-2000 E’nin ve 39 adet F-4’ün modernizasyonu, 4 adet EBM-145 erken uyarı uçağı alımı, 4 adet Cougar SAR/CSAR helikopteri, 4 adet AS-S 32 Super Pume helikopteri alımı, 540 adet AMRAAM hava füzesi alımı, 4+2 batarya Patriot III versiyonu alımı, 56 adet derinlemesine uzak mesafe yeteneği olan SCALP-EG alımı, 21 adet TOR-M, SAM ve 11 adet CROTALE SAM alçak irtifa hava savunma bataryası gibi alımları ve hatta kiralanması olası olan 2-4 adet Tanker uçağı projeleri de özellikle dikkate alınmalıdır. Gene komşularımızdan İran son yıllarda birçok alanda, uçak dahil, askeri platformlarını ve özellikle balistik füze kapasitesini iç üretimle geliştirmeye çalışmaktadır . Bunun yanı sıra nükleer güce erişme çabasında olduğu da son aylarda çok sık gündeme getirilmektedir. Ermenistan’ın tahrikleri nedeniyle, Kafkasya sahnesinde yeni çatışmaların çıkması olasılığı vardır. Burada Türkiye’nin her halükarda ve ısrarla Azerbaycan’ı desteklemesi söz konusudur. Bu sahnenin büyük oyuncularının Rusya ve İran olduğu unutulmamalıdır.Dünyanın hızlı değişen ve gelişen siyasal ortamında Kafkaslardaki ve uzantısındaki Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki oluşabilecek birçok gelişmelere her halde artık ,etnik,kültürel ,siyasi,dini,ekonomik bağlarımızdan dolayı sessiz kalamayacağız. Bütün bunlar geleceğe dönük,son derece mobil ve esnek mukabele gücü olan bir ordunun sürekli kendini yenilemesi gereğini ortaya koymaktadır.Bu da silahlanma ve teknolojinin gereklerini yerine getirmeyle sağlanabilecektir. Acil Gereksinimler Türkiye’nin gelecekteki silahlanma olgusunu irdelerken yinelememiz ve altını çizmemiz gereken birkaç önemli husus ,özellikle,mevcut F-16’ların 2010’lardan sonra yenilenmesi, 4200 kadar olan tank gücümüzün elektronik atış sistemlerinin yenilenmesi ve demode olan sistemlerin yerine yeni platformlar temini ile uzun menzilli hava savunma sistemimizin oluşturulmasıdır. F-16’ların yenilenmesi, Joint Strike Fighter denilen ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 10 ülke tarafından üretilecek 4 üncü nesil, son insanlı savaş uçağı olarak adlandırılan F-35 projesiyle tamamlanacaktır. Türkiye’nin, imalatına 175 milyon dolarla 3 üncü kademede katılacağı bu uçağı, Jane’s Defence Weekly dergisinin 26 Mayıs tarihli sayısındaki haberine göre 100 adet konvansiyonel model ,20 adet de (STOVL-kısa kalkış,dikine iniş) modeli olarak alacağı açıklanmıştır Yarı görünmez özelliği olan ve F-16’ dan daha az bomba taşıma kapasitesine sahip olmasına rağmen, derinlemesine düşman hedeflerine sızabilecek bu süper uçak av-bombardıman özelliğine rağmen bir F-22 veya hatta bir EF-2000 Eurofighter gibi tam bir av/önleme özelliğine sahip değildir diye nitelendirilmektedir. Bu olgu gelecekteki F-35 edinimi açısından yeni yapılanma içinde göz önüne alınarak bu platformu tamamlayacak bir-iki filoluk ayrı bir av-önleme platformuna gerek vardır diye düşünülebilir. Uzun menzilli hava savunma sistemimizle ilgili olarak yukarıda değindiğimiz gereksinim çevremizdeki tehditlerden dolayı önem kazanmaktadır. Rapier Mk-2 gibi yerli ve ROKETSAN tarafından başarıyla üretilen SAM füzelerimizin yanı sıra orta menzilli I-HAWK platformlarımızın kısa ve orta menzilli hava savunma gereksinimimizi yeterince karşıladığı söylenebilir. Ne var ki uzun menzilli hava savunma sistemimizin Patriot veya Arrow gibi sistemlerle behemehal takviye edilmesi gereği söz konusudur. Ayrıca yukarıda değinmiş olduğumuz ana muharebe tankları gereksinimimizin, Birinci Körfez savaşında tankların oynadığı kesin ve kararlı rol de göz önüne alınarak karşılanması gerekir. Savunma çevrelerince söz konusu edilen 1000 adetlik gereksinim ve yıllardır yılan hikayesine dönen saldırı helikopterleri alım veya üretimi bir an evvel stratejik koşullar düşünülerek yerine getirilirse stratejik çıkarlarımızın korunması kolaylaşacaktır. Tank konusunda son günlerde gündeme gelen Kore-Pakistan işbirliği ilginç bir gelişmedir. Bu ve saldırı helikopterleri alım projelerinin son milli savunma bütçesi tadilatından sonra artık kararlı bir şekilde bir an evvel sonuca ulaştırılması Türkiye için her halde hayatidir. SONUÇ: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin büyük katkısıyla bölgesel güç konumuna gelen Türkiye’nin, bölgedeki çıkarlarını, ilgi ve yaşam alanlarında vakit kaybetmeden ve kararlılıkla,yeni savunma stratejilerine ve ekonomik çıkarlarına uygun olarak gerçekleştirebilmesi için silah gücünü sürekli olarak yenilemesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki barışın yolu, kuvvetten geçer ve kuvvetli olan daima haklıdır.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #27 : Nisan 02, 2008, 01:32:47 ÖÖ » |
|
türk ordusu
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #28 : Nisan 02, 2008, 01:35:28 ÖÖ » |
|
arkadaşlar sizden tek ricam tam okumadan yorum yapmayın bunlar bire bir gerçek tir sapma payı %5 tir önemli ve ciddi konular dir okursanız aradıklarınızı bulur ve sorularınıza daha net ve akılcı çözümler getirirsiniz
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
lastmohica
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #29 : Nisan 02, 2008, 01:42:46 ÖÖ » |
|
ipekis siyaset yapmadım sanırım yanlışlıkla yapmışsamda özür dilerim
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
|