Imperia Online Turkey  
Nisan 19, 2024, 08:54:27 ÖS *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.
E-posta adresinize aktivasyon iletisi gelmediyse lütfen buraya tıklayın.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
 
   Ana Sayfa   Yardım Ara Giriş Yap Kayıt  
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fantastik Kurgu Denemelerim  (Okunma Sayısı 3502 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« : Ekim 03, 2010, 11:31:06 ÖÖ »

Bir arkadasimla son zmnlarda fantastik kurgu yazmaya calisioruz altta size bir kismini gonderiorum yorumlarinizi beklerim  Grin
                                          
                                                     TAKVİM  LANETİ
 
           
            Tarihler Tundriel takvimine göre iki yüz yılını gösterdiği dönemde dünya bin bir türlü handikapla boğuşmaktaydı.İnsanların mutlu ve mesut bir şekilde yaşaması için var edilmiş olan dünya zalimlerin elinde insanın kanını donduracak çeşitli zulümlerle sızlanmaktaydı.Dünyanın bu hale gelmesine sebebiyet veren Kral Anestes ve orduları her yanı sırayla işgal etmekte ve işgal ettikleri her yana türlü türlü zulümler yağdırmaktaydı.Anestes bundan tam elli yıl önce genç bir adam iken ölen babasının yerini almıştı.Hükmetmek ve insanları elinde oynatmak gibi büyük hırslarla kendine dünyanın en güçlü ve acımasız ordularını kurdurmuştu. Halkındaki insanlar açlıktan yiyecek bulamazken Anestes,ordusuna sürekli yeni kaynaklar sağlamakta ve ordularını güçlendirmekteydi.Yalnızca yabancı milletlere karşı değil kendi toplumuna karşıda hiçbir acıması yoktu.Ordularıyla yıllarca dolaşarak dünyanın dört bir yanına saldırmış ve yakılmadık yer bırakmamıştı.Artık dünya bitmişti fakat ne Anestes nede orduları kana doymuyordu.Ordular ele geçirilen yerlerde binlerce erkeği öldürmüş kadınlarıda olabilecek en aşağı hale getirilmişti.Bunların dışında kalan bir grup erkek çocuğu kendisine köle edinmek amacıyla öldürmemişti.Ancak diğer bütün erkekler paramparça edilerek yahut yakılarak öldürülmüştü.Anestesin orduları gün geçtikçe dahada vahşileşiyordu.Artık onları ne kan,ne kadın,nede dünyanın en güzel yiyecekleri tatmin etmeye yetiyordu.Artık ordular neredeyse bir hayvan halini almıştı.Dünyadaki normal lezzetlerle tatmin olamamak onları vahşi arayışlara yönlendirmişti.Evlerden gittikçe uzaklaşmaya başlayan bu vahşi insanlar,yavaş yavaş sarp kayalıkların oyuklarına yerleşmeye başlamıştı.Etin tadı yahut lezzeti umurlarında değildi çiğ canlı yada ölü hiçbir şeyi dişlemekten kaçınmıyorlardı.Orduların bu duruma gelmesi Anestes için bir avantajdı.Çünkü diğer insanlar karşısında olabildiğince vahşi ve acımasız olan bu ordu Anestese karşı olabildiğince vefakar köpekler gibiydiler.Anestes ne zaman ordusuna seslenecek olsa hepsi (Sanki ağzından salyaları akarak sahibini dinleyen bir köpek gibi)belini öne doğru eğer onu dinlerlerdi.Akıllarından hiç mi hiç ona karşı çıkmak geçmemişti.
            Onların bu hali insanlarda gurur adına hiçbir şey bırakmamıştı,zaten zor yaşayabilen insanlarında ne kendilerini tehlikeye atmaya nede duygularını düşünmeye hiç mi hiç niyeti yoktu.Eskiden bu dünyanın en çok saygı ve hürmet gören insanları olan büyücüler Anestes dönemi boyunca olabildiğine yağmaya uğramış ve aşağılanmışlardı.Hepsi güçsüz hale gelmiş ve köşelerine çekilmişlerdi.Her biri tek tek Anestesi lanetlemeye kalksada bu hiçbir fayda vermemişti.Ancak büyücüler arasından Sarven adlı ihtiyar ve güçlü bir büyücünün vazgeçmeye niyeti yoktu.Bütün gücünü harcayıp tüm büyücüleri bir gece Hayrenk ormanlarına topladı.
            Bu toplantıya dünyadaki tüm büyücüyüleri çağırmıştı.Onlarca büyücü gecenin karanlığında asalarından çıkan renkli ışınların altında toplanmışlardı.Asalarından çıkan bu ışınlar bir mahiyette güvenlik önlemiydi,çünkü bu ışınlar büyücüler dışında dışarıdan görünmüyordu.Ormanın bulundukları bölgesi genel olarak mavi tlef ağaçlarından oluşuyordu.Büyücülerin hepsi mavi birer pelerin giymiş ve kapüşonlarını önlerine örtmüşlerdi.Hepsinin içinde bir korku hakimdi.Sarven ise onların dışında sarı bir pelerin giymişti ve yüzü son derece net görülebiliyordu.Konusmasini yapmak icin mavi bir tlef ağacının üzerine yükseldi.Asasını alt tarafını yere vurdu.O asasını yere vurduğu anda asasının ucundan sarı bir ışık belirdi.Daha sonra sesini yükseltti ve:
           -Dünyanın dört bir tarafından gelen kardeslerim beni iyi dinleyin.Eskiden biz bu dünyada en çok sevilen ve saygı gören insanlardık.Ancak ne zaman ki Anestes geldi o an bizim bütün onurumuz ve haklarımız elimizden alındı.Yalnızca biz değil diğer bütün insanlarda bütün haklarından mahrum bırakıldı.Bu gece hepinizi burada Anestese karşı koymak için çağırdım,dedi.Tam sözüne devam edecekti ki büyücüler arasından bir adam kapüşonunu indirdi.Yüzünde onlarca et beni vardı.Benler yüzünden neredeyse gözü kapanmıştı.Kısa boyluydu ancak dinç bir görüntüsü vardı.Yüzünü yarısını kapatan seyrek beyaz saçlarının arasından konuştu.
            -Söylesene Sarven,sence  bu dediğini denemeyen bir büyücü var mı burada?Bu denemedik mi hem de defalarca?Şimdi bizi niye boşu boşuna ümitlendiriyorsun ki…
            -Haklısın,dedi Sarven denedik ama hepimiz kendi başımıza karşı koymaya çalıştık ve her defasında onu lanetlemeyi başaramadık.Ancak bu sefer bir aradayız ve hepimiz sadece bir büyüyü yapacağız.
Büyücüler böyle bir şeyi ilk defa duyuyorlardı.Aralarında konuşmaya başladılar.Sayılarının fazla olması nedeniyle ormanı bir uğultu kaplamıştı.
            -Evet,bir büyü yapacağız.Bundan yıllar öncesinde büyücüler birlikteliklerinin birinde böyle bir imkanı ortaya koymuşlardı.Eğer dünyanın yaşayan bütün büyücüleri bir araya gelir ve aynı büyüyü yaparsa başaramayacakları hiçbir şey yoktur! Ancak daha sonraları böyle bir şeye hiç ihtiyaç olmadığı için bu,büyücüler arsında gittikçe unutuldu.Fakat şimdi tekrar deneyebiliriz.
Büyücüler bir süreliğine sustular.Akla yatkın bir fikirdi.Zaten başkada şansları yoktu.O yüzden mecburen kabul edeceklerdi.Hepsi suskunlaşmıştı.Sarven ise büyücüleri tek tek süzüyor bir tepki bekliyordu.Büyücüler arsından birisi çıktı ve:
            -Peki ama Anestes gibi adi bir adama ne yapacağız ki?Bildiğimiz bütün lanetler onun gibi zulümkar bir insan için az kalır.Hem öyle bir şey yapmalıyız ki bu,hem büyücülerin şanını ortaya koymalı hem de insanlar bir daha böyle bir şeye kalkışamamalı,dedi.
Büyücüler tekrar kendi aralarında konuşmaya başlamıştı.Bu gece hem büyücülerin hem de dünya tarihinin unutamayacağı bir gece olacaktı.Ayrıca bu gece bir çok büyücü hayatında hiç duymadığı bir çok ilkle karşılaşacaktı.İşte o ilklerden biriydi ki arka saflardan genç bir büyücü yavaşça öne çıktı ve kapüşonunu arkaya doğru kaldırdı.Başını Sarvene doğru iyice  kaldırdı ve:
            -Ben biliyorum hemde öyle bir büyü biliyorum ki bütün dünya yüzyıllarca bunu konuşacak,bundan yıllar sonra bile yalnızca büyücüler değil sıradan insanlarda bunu konuşacak,dedi.
Sarven sorgulayan gözlerle gence bakmaya başladı.Daha sonrada büyüyü sordu.Genç kendi kendine kazandırmaya çalıştığı güvenin verdiği cesaretle:
            -Takvim Laneti büyüsü,dedi.
Büyücüler bu büyüyüde ilk defa duymuşlardı.Bu sefer sesler ilk baştakine göre çok daha yüksekti.Herkes sorguluyordu.Birçoğu bir gencin böyle bir büyüyü nereden öğrendiğini merak ediyordu.Yüksek seslerle böyle bir gence neden güvenmeleri gerektiğini sorguluyorlardı.Seslerin iyice yükselmesi üzerine Sarven herkesin sormak istediği soruyu sordu:
            -Söylesene genç adam bu büyüyü kimden öğrendin?
Genç adam biraz tedirgindi.Bu kadar çok tepki beklemiyordu.Zaten kendi kendine yapma bir güven vererek başlamıştı konuşmaya şimdi ise iyice tükenmişti.Ama yılmaya niyeti yoktu.Çünkü Anestes onun anne ve babasını öldürmüştü.O ise yıllarca hep onu yok edebilecek bir lanetin peşinden koşmuştu.Şimdi ise tam zamanıydı,o ve ordusuna (ki bu ordu için insanlar vahşi yahut hayvan anlamına gelen sözcükleri seçerdi) lanet etmenin.İçindeki tedirginliği bu düşüncelerle yok etti ve:
            -Ben keşfettim,dedi.
İşte bu cümle gecenin en sansasyonel cümlesi olmuştu.Bu inanılamayacak hatta olması mümkün sayılmayan bir durumdu.Hiç bir büyücü böyle bir şey duymamıştı ve hayatlarının sonuna kadar da duyabilecekleri akıllarına gelmiyordu.Orman şenlik yerine dönmüştü.Gürültü her yanı kaplıyordu.Büyücülerin tekrar bu durumu sorgulaması üzerine yine Sarven:
            -Böyle bir durum elbette mümkün,ancak biz yıllar  yılı hep kendi üstadlarımızdan öğrendiğimiz büyüleri yapageldik.Büyücüler alemi ise keşif sözcüğüne iyiden iyiye kapandı.Ancak bilmem biliyor musun genç büyücü yeni bir büyünün keşfi demek hayatını tehlikeye atmak demektir.Hele helede bu bir lanet ise.
Büyü için keşfettim sözcüğünü kullanmıştı genç büyücü.Evet büyü büyücüler alemi için bir buluş değil keşifti.Çünkü büyücüler için büyü zaten bulunmayı bekleyen madde ve mana arasıydı.O yüzden onu bulan icat etmiş olmaz bunu yalnızca keşfetmiş olurdu.Yani yalnızca yaratılmışlar arasındaki düzenin püf noktalarını fark etmiş sayılırdı.Bir çok büyücü ise böyle şeyler için kafa yormazdı.Ancak bu püf noktaları bulmuş olan büyücülerin hayatta kaçırabilecekleri yoktu.Ama en küçük bir hata,lanetin ters tepmesine sebep olabilirdi.Bunun sonucu ise korkunçtu.Düşündüm,dedi genç büyücü.
            -Her şeyi en ince ayrıntısıyla düşündüm şimdi ise tek kalan uygulamak.
Sarven sessizliğe dalmıştı.Dirseğini asasına yasladı ve eliyle sakalını oynamaya başladı.Daha sonra büyücülere:
            -Sizler büyücüler aleminin en karanlık ve güçlü büyücüleri,yeni bulunmuş bir büyü hakkında sizleri zorlayamam.Çünkü bu çok tehlikeli.O yüzden bunu sizin iradenize sunuyorum.Lütfen bu büyüyü kabul eden büyücüler asalarını söndürsünler.
Sarvenin sözleriyle birlikte ortalığı bir sessizlik kapladı.Genç büyücünün içinde ise bir telaş vardı.Bütün büyücüler hiç konuşmadan uzun bir süre öylece bakıştılar.Ancak hiçbiri asasını söndürmüyordu.Sarven uzun bir süre bekledi ve umutsuz bir şekilde başını yana doğru salladı:
            -Gördüğün gibi genç adam kimse böyle bir şeyi göze alamıyor.
Bunun üzerine genç büyücü hiddetle asasını yere vurdu ve yükseldi.Artık cesaretini toplamıştı ve cesur duruşu bir güven havası veriyordu.
            -Sizler dünyanın en onurlu ve cesur insanları,yıllar yılı ezildiniz aşağılandınız yağmalandınız.Şimdi ise elinizde son bir şans var.Ancak sizler canınızın korkusuyla kaçıyorsunuz.Unutmayın büyücüler ancak bıraktıklarıyla hatırlanırlar.Siz ise efsane olmaktan kaçınıyorsunuz.Şimdi size tekrar soruyorum aranızdan kaç kişi bu laneti kabul ediyor.
Konuşması etkileyiciydi fakat yinede can çok tatlıydı.Büyücüler derin bir düşünce aşamasına girdiler.Ancak Sarven genç bir büyücünün dahi büyücülük onuruna bu kadar önem vermesini boş geçmedi ve asasını söndürdü.Sarvenin asasını söndürmesiyle büyücüler iyice cesaretlerini toparlamıştı.Asalar yavaş yavaş sönüyordu.Gecenin karanlığı,büyücülerin asalarını söndürmeleriyle birlikte Hayrenk ormanına hakim olmaya başlamıştı.Sonunda büyücüler mutabakata varabilmişti.Onlarca büyücü sessiz bir şekilde olayların ne şekilde gelişeceğini beklemeye koyulmuştu.Biraz önceki uğultulu havanın tam aksine,sessiz ve meraklı bir hava vardı.Tüm büyücüler cevap arayan gözlerle yanlarındakilere bakıyordu.En sonunda Sarven:
            -Çoğunluğun kararının bu şekilde olmasının hepimiz için en doğru olan olmasını dilerim,dedi.Daha sonra genç büyücüye yöneldi.O da heyecan içindeydi.Büyücülerin bir çoğu keşfini kabul etmişti.Aklından sürekli,Anestes ve ordularını sonsuz lanete uğrattıktan sonra büyü tarihinde ne yüce bir büyücü olarak anılacağı geçiyor ve yüzüne heycanlı bir gülümseme yayılıyordu.Sarvenin kendisine yönelmesiyle yüzüne ciddi bir tavır verdi.Sarven:
            -Söyle bakalım genç büyücü hepimizi ikna ettin ama hala bize aciklamadin bu takvim laneti Anestes hayvani ve surusune ne yapacak ? Genc Buyucu kendinden emin bir sekilde:
   -Suan icinde bulundugumuz yil hepinizinde bildigi gibi 18 aydan olusuyor.Ama biz bu laneti Anestes ve surusune uyguladigimizda bir yilin 6 ayini feda ederek onlari bu 6 ay icine hapsetmis olacagiz ve zamanin sonuna kadar tek baslarina hayvan gibi yasayacaklar.Belkide insanligin Anestes`in zulmunu unutmasi ve yaralarini iyilestirmeleri uzun surecek ama elbet birgun Anestes unutulacak ve sonsuza dek o 6 lanetli ay icinde hapsolacak. Ortamdaki sessizlik buyuculerin gercekten etkilendigini ve bu yastaki bir buyucunun nasil boyle bir lanet bulduguna duyduklari hayreti gosteriyordu.Sarven:
   -Gercekten etkileyiciydi genc buyucu ancak boyle bir lanet Anestes`in yaptigi zulmun bedelini ona odettirebilirdi. Dedi Sarven buyucunun gozlerinin icine bakarak ve devam ettirdi konusmasini:
   -Simdi söyle bakalım genç büyücü nasıl yapılıyormuş bu Takvim Laneti büyüsü?
Genc buyucu ciddi ve alaycı bir gülümseme ile:
            -Yanlızca isteyerek,isteyerek ve yaşayarak sadece Anestes`in size ve insanliga cektirdigi zulmu gerçekten ama gerçekten HİSSEDEREK!
            -Yaşayarak mı?
            -Evet,evet hissedin tum nefretinizi, ofkenizi yogunlastirin ve  TRELİT MENO KALİMENİS deyin!
Sarven durumu kavramıştı.Büyücülerin birliği için ise büyücülerin aynı anda aynı şeyi yapmları gerekiyordu.Sarven:
            -Şimdi herkes asasını kuzeye –Anestesin sarp sarayının olduğu yön- kaldırsın ve TRELİT MENO KALİMENİS desin,ama yaşayarak,tıpkı genç büyücünün dediği gibi hissederek.
Bütün büyücülerin içi zaten öfkeyle doluydu.Şöyle bir durumda bir laneti zaten ruhlarında hissediyorlardı ancak dışarı vuramıyorlardı.Şimdi ise dışa vurmanın tam zamanı idi. Bütün büyücüler asalarını kuzeye doğru doğrulttular.Daha sonra son derece güçlü bir sesle TRELİT MENO KALİMENİS diye bağırdılar.İşte.İçlerindeki laneti dışarı boşaltıyorlardı.İlk başta hepsi bileklerinde şiddetli bir sancı hisseti.Sanki asa bileklerini çekip çok uzaklara götürmek istiyormuş gibi.Hepsi asalarını ve birbirlerini kuvvetle tuttular.
            Birazdan yeşil buluttan,bir görüntü gökyüzünde belirdi.Anestes ve orduları bulutta belirmişlerdi.Askerlerin ve atların müthiş haykırışları gecenin sessizlik örtüsünü paramparça etmişti.Şimdi ortada savaş meydanlarını aratmayan bir gürültü vardı.atların ve askerlerin müthiş bağrışmalarına karşın Anestes ise ellerini kaldırmış ordularını sakinleştirmeye calisiyordu ama nafile.Zaten oda büyünün etkisiyle yavaş yavaş yok oluyordu.Oda bütün askerler ve atlar gibi haykırmaya başlamıştı.Oluşan yeşilden bulut yavaş yavaş yok oluyordu.Bulutun daralmasıyla sesler daha da azalıyordu.Bulutun bitmesiyle ortalığı büyük bir sessizlik kapladı.Herkes heyecanla bir birine bakıyordu.Gecenin doruklarında masum uykusundan edilmiş olan sessizlik telaşlı bir şekilde koşuşturuyordu.


                                                           BÜYÜCÜ SİYANOR
           
            Tam elli yıl geçmişti Anestes gideli.Koskoca elli yıl.Takvimler iki yüz elli yılını gösteriyordu.İnsanlar geçen elli yıl boyunca toparlanmaya çalışmıştı.Tahribat çok ağırdı,değil elli yıl belki iki yüz elli yıl dahi geçse tam olarak tamir edilemezdi.Her şey küstü insanlara.Dağ,taş,ağaç, ….kalan ne varsa.En az insanlar kadar çekmişlerdi.Anestes ve orduları daha hızlı ilerleyebilmek için önlerine gelen tüm ormanları yakmışlardı.onlardan geriye yalnızca toprağın yüzünde simsiyah araziler  kalmıştı.Ordular yalnızca ağaçlara değil bir çok canlıya da saldırmış ve karınlarını doyurmak için çiğ çiğ yemişlerdi.Doğa da gün geçtikçe mahzunlaşmıştı.Hayvanlar daha yeni yeni sağda solda zıplar olmuştu.Köyler yeniden kurulmuş,yeni çocuklar doğmuş hayat yeniden baslamisti.
            Medeniyetin yeniden kurulması için her şey yapılmıştı belki  ama tam elli yıl boyunca insanların başına hiçbir yönetici gelmemişti.Tam elli yıl boyunca herkes başına buyruk yaşamıştı.İnsanlar korkmuştu bir kere kraldan.Kimsenin kimseye bu konuda bir güvenci yoktu.Çünkü hükmetme hırsının insana neler yaptırabileceği en korkunç gerçekleriyle görülmüştü.
            Ancak büyücüler arasında bu durum bazı problemlere yol açmaktaydı.Çünkü bir ksım büyücüler,büyücülerin diğer insanlardan çok daha önemli kişiler olduğunu düşünüyor ve büyücülerin hakimiyeti ele geçirmesi gerektiğini iddia ediyordu.Ancak bu öyle basit bir durum değildi.Çünkü büyücüler yönetme işi ile şu güne kadar hiç ilgilenmemişlerdi.O yüzden büyücülerin yönetim başarıları hakkında çeşitli tereddütler vardı ve bu durum büyücüleri ikiye ayırıyordu.Yönetmek isteyenler ve yalnızca büyücü olmayı tercih edenler…
            Büyücüler arasında bu tartışmalar sık sık gündemdeydi.Büyücüler arasından Siyanor adlı bir ihtiyar ise bu tartışmalara hiç kulak asmıyor ve kendi düşüncelerini açıklama ihtiyacı hissetmiyordu.Aslında o da yönetme tutkusuyla doluydu fakat bunu diğer büyücülerle paylaşıp durumu basit bir hale getirmeye hiç mi hiç niyeti yoktu.
            Siyanor Sormina adı verilen büyük fakat zayıf bir kasabada yaşıyordu.Oldukça ihtiyar bir büyücüydü.Eğilmiş olan beli yüzünden burnu neredeyse dizlerine değecek şekildeydi.Beli aşırı derecede bükülmüş olduğu için sürekli başını öne doğru dikerek yürürdü.Kırışık ve üçgen bir haldeki yüzü vücudunun bu şekliyle de birleşince iyiden iyiye korkunç bir görüntüye kavuşurdu.Üzerine her daim koyu yeşilden,kalın kadife bir cübbe giyerdi.Bunu kendisi almamıştı ona da üstadından yadigardı.Sürekli kazıdğı saçlarının üzerine pek bir şey takmazdı.Yanlızca bazı kış günleri dışarıya çıkmak zorunda kalırsa cübbesinin kapüşonunu başına çekerdi. Sessiz,sakin biriydi.Çok zaruri durumlarda-nadir-dışarı çıkardı.Sorminalılar tarafından pek sevilmezdi.çünkü üzerinde kendine has bir aksilik ve kendini beğenmişlik vardı.Diğer büyücülerin yaptıkları büyülerle insanlara yardımcı olmasının aksine,Siyanor ancak ters davranışlarıyla insanların moralini bozuyordu.
            Siyanor çocuklar için bir eğlence malzemesiydi.Sokakta Siyanoru gören çocuklar korkudan tirtir titrer onun geçeceği yerden hemen kaçardı.Yemeklerini yemeyen,söz dinlemeyen,herhangi bir mildreynde ders almamakta ısrar eden çocukları Siyanora vermekle tehdit ederlerdi anne babalar çocuklarını.O yüzden küçük çocuklar ondan iyice korkar o efsunlu halinden iyice ürperir olmuştu.
            Şehrin dışına doğru bir yerde,bütün herkesin oturduğuna benzeyen sıradan bir evde otururdu.Arada sırada şehirde işi olunca,bir uyuz at koştuğu at arabasıyla giderdi.Son derece zayıf atların koştuğu,çürük kara tahtadan bir at arabası vardı.Atına hiçbir özen göstermezdi.Zavallı hayvan zayıflıktan ve soğuktan ölmek üzereydi.
 
            Bütün günlerini aklına koymuş olduğu hüküm küresini keşfetme düşüncesi ile geçiriyordu.Aklında planlamıştı;hüküm küresini keşfedecekti ve dünyadaki tüm hakimiyeti ele geçirecekti.Diğer büyücüler-kendi tabiriyle aptallar- kendi aralarında tartışırlarken o çok uzun yollar katetmişti.Ancak kendi zihinde örgülemiş olduğu yapının çok büyük bir eksiği vardı.İhtiyacı olan bir kitap bütün işlerini yavaşlatıyordu.Ancak iki yüz elli yılının sonuna gelindiği zamanlarda Siyanor da keşfinin sonuna gelmişti.Tek ihtiyacı olan bir kitaptı ve bu kitap için kısa bir seyahate çıkması gerekiyordu.
            Aydınlık bir gece vakti hastalıktan yüzü kıpkırmızı olmuş atının arabaya koştu.Cübbesinin kapüşonunu başının üzerine indirip yola çıktı.Evi zaten şehrin dışında olduğu için yolda herhangi bir insanla karşılaşma ihtimali çok düşüktü.
            Sormina son derece kalabalık bir kasabaydı.Anestesin ölümünden sonra dağlardan bir çok insan inmiş ve bu bölgeye yerleşmişti.Ancak kalabalık olan bu kasaba ekonomik olarak tam bir çöküntüydü.İnsanları çok fakir ve pısırıktı.Kasaba kasaba olmaktan çıkmıştı aslında.Çünkü neredeyse iki bin insan yaşıyordu Sorminada.Sorminada insanlar genelde ormancılıkla uğraşıyordu.Zaten evlerde genelde ağaçtan yapılmıştı.Ağaçlardan yapılan evler,halk arasında mimari bilgisi olan birileri olmadığı için derme çatmaydı.Odunların üst üste yığılmasıyla yapılmış olan bu barakaların ağaç duvarlarında bir çok boşluk kalıyordu.Sıcak mevsimlerde insanlar bu boşlukları kapatma ihtiyacı hissetmiyorlardı.kışın ise yağmurun içeri girmemesi için evleri iri yapraklı ağaç yapraklarıyla kaplıyorlardı.
            Mevsim sıcak olduğu için evler açıktı.Evlerin içinde yanan lambalardaki ışıklar boşluklardan dışarıya sızıyordu.Evler uzaklardan bakıldığında büyük birer gece lambası gibi görünüyordu.Siyanor, şehrin dışında duran mavi bir tlef ağacının altından geçmiş sakince yoluna devam ediyordu.Altından geçtiği mavi tlefin de beli tıpkı Siyanorun ki gibi eğilmiş,yapraklarını yere sürüyordu.Şehre bir kapıydı bu tlef..
            Bölgede sıradağlar bulunmadığı için yollar son derece muntazam bir haldeydi.O yüzden arabasıyla hızla ilerliyordu.Gecenin vardiyasını sabaha devretmeye hazırlandığı bir vakitte Sorminaya en yakın şehir olan Reg’e vardı.
            Reg Sorminaya göre büyük bir şehirdi.Sorminadaki derme çatma yerleşimin aksine Reg de düzenli evler ve dükkanlar dikkat çekiyordu.Reg genelde asil insanların yaşam noktasıydı.O yüzden büyük kütüphanelere sahipti,ancak Siyanorun aradığı bu büyük kütüphanelerin hiçbirinde değildi.
            Yolculuk ihtiyar bedenini iyiye yormuştu.Uyuyacağı bir han aramak için şehrin ara sokaklarına girdi.Girdiği sokak şehrin en serseri yeriydi.İnsanlar buralarda gece boyu içer dururdu.Barlarda hanlarda çalışan kadınlar ise içkiden iyice zil zurna olan adamları baştan çıkarır neleri var neleri yoksa alırdı.Ancak Siyanorun geldiği vakit sabaha yakın olduğundan sokaklar dağılmıştı.
            Arabasını bir hanın önünde durdurup indi.Hanın üçgen tahta bir kapısı vardı.Siyanor kapıyı yokladı,açık olduğunu fark edince içeri girdi.İçeri girince içmekten masalarda sızıp kalmış adamlar gördü.Bütün hepsine zavallı mahluklar olarak bakıyordu.Ancak onların bu zavallılıklarına bir acıması yoktu.Bu bir bakıma onları küçümsemeydi.İçerde bazı kadınlar sızıp kalmış olan adamların ceplerini yokluyor neleri var neleri yoksa alıyordu.Bu kadınlar aslında hancının kadınlarıydı ancak Siyanorun kapıdan girdiğini gören hancı sanki öfkeliymiş gibi kadınların üzerine yürüdü ve:
            -Gidin buradan sizi adi kadınlar,kaç defa söyleyeceğim müşterilerimi rahtsız etmeyin diye.
            Siyanor durumun az da olsa farkıana varmış olmasına rağmen sanki anlamamış gibi hancıya yaklaştı.Başını kaldırmaya bile tenezzül etmeden:
            -Yanlızca birkaç saat uyumak için bir oda istiyorum.
            -Tabi efendim buyurunuz,bütün odalar sizindir.Ayrıca biraz önceki durumda kusuruna bakmayın.Pis çapulcular…Neyse efendim buyurun size odanızı göstereyim dedi. Birlikte tahta bir merdivenden üst kata doğru çıktılar.hancı üst katta,sokağı gören bir odayı Siyanora gösterdi.Siyanor cübbesinin içinde duran bir kesenin içerisinden birkaç altını hancıya uzatıp odasına girdi.Girer girmez kapıyı kilitledi ve dinlenmek için yattı.
            Uyandığında gün çoktan doğmuş öğlen olmasına birkaç saat kalmıştı.Uyanır uyanmaz odanın perdesini açtı ve dışarıya bir göz gezdirdi.Sokak hareketlenmişti.Siyanorun camdan gördüğü sokakta birkaç tane manav,bir kasap bir de ihtiyar bir terzi vardı.İhtiyar terzi dükkanın önüne bir tabure oturmuş sokaktan geçeni seyrediyordu.Siyanor,hemen toparlanıp odadan çıktı.İhtiyar bedenin yapabileceğinden çok daha atik hareketlerle merdivenleri inip ahırda ki atına doğru yol aldı.Çıkarken kendisine selam veren hancıyı umursamamıştı bile.Ahıra inip arabasını dışarı çıkardı.
            Sokakta alışveriş yapan insanların fazla dikkatini çekmeden,usul usul sokaktan ayrıldı.Arabasını şehrin çıkışındaki bir tepeye doğru sürmeye başlamıştı.Yükseltinin pek fazla olmadığı bölgede,bu tepe özenle yerleştirilmiş bir koni gibi duruyordu.Arabasını tepeye sürdü.Tepe son derece dik olduğu için ihtiyar at yavaş yavaş çıkıyordu.Tepenin etrafından dönerek çıkan yol keskin virajlarla doluydu.O yüzden at son derece yavaş hareket ediyordu.Siyanor,tepenin yarısından fazlasını tırmandıktan sonra arabasını durdurdu.Arabadan inip,sağ tarafı sarmaşık gülleri sol tarafı kara dikenlerle dolu bir kayanın önünde durdu.
            -Ben geldim Mandre aç kapını,diye yüksek sesle seslendi.Kısa bir süreliğine ortamda hiçbir hareketlilik olmadı.Daha sonra önünde durduğu kapının üzerindeki sarmaşıklar kapının üzerinden bir yılan gibi yerlerini değiştirip yana doğru açıldı.Ardından önünde durduğu kaya yavaş yavaş ortasından çatlamaya başladı.Çatlamaya başladı.Koca bir kaya tam ortasından yarılıvermişti.Kayanın iki parçası da öne açıldı.
            Bu taş kapının açılmasıyla beraber arkasından sar uzun saçlı,güleç yüzlü ihtiyar kapıda belirdi.Siyanorun aksine uzun boylu olan bu ihtiyarın,yine Siyanorun aksine bulunduğu ortama huzur veren bir havası vardı.Ellerini iki yana açıp Siyanoru karşıladı.Siyanor diğer insanlara davrandığından daha yumuşak bir tavırla bu ihtiyara sarıldı.Uzun zamandan beri yüzünde ilk defa bir gülümseme vardı.Üçgen yüzünün üzerine oturttuğu bu iğreti gülümseme ilen şirin görünmeye çalışıyordu.Gülümsediği zaman ağzının iki yanın da kalan birer dişi hemen belli oluyordu.İhtiyar büyücü Siyanoru içeri aldıktan sonra kapıyı yine aynı haşmetiyle kapattı.
            Mağaraya benzer bir girişi olan taş evin içerisinde birbirinden farklı kitaplar vardı.İçeride yanmakta olan mumun hafif ışığı kitapların deriden kırmızı ciltleriyle buluşunca ortalığı kızıl loş bir hava kaplamıştı.İki ihtiyar ufak bir şöminenin önünde duran iki sallanan sandalyeye oturdular.Sandalyeler son derece eskimiş olduğu için ara sıra gıcırdıyordu.Odanın duvarları kitaplardan görünmez haldeydi.İki sandalye ve uzun bir yatak dışında odada pek bir şey yoktu.İhtiyar büyücü elinde küçük bir demlik getirip içine birkaç parça ot attı.Siyanora ve kendisine iki uzun çubuk getirdi.İki ihtiyar bir yandan eski günlerden konuşuyor bir yandan da çubuklarını dumanlandırıyorlardı.İhtiyar büyücü Siyanora:
            -Eee eski dostum yorulmuş olmalısın,bunca yol böyle ihtiyar bir beden için…
            -Yoruldum,yoruldum ama değdi.Senden ufak bir ricam olacak.
            -Elbette,elbette….O kadar yol gelmişsin ufak bir rica…hahahaa..seni dinliyorum
            -Yüce Sarvenin yazdığı kitabı istiyorum.
            -Karanlık Hükümler…!!
Bu cümleyi duyar duymaz ihtiyar büyücünün yüzüne öfke,sorgularcasına yayıldı.
            -Yüce Sarven o kitabı yazdığı güne bin pişman oldu.Yok etmek için çok çabaladı fakat olmadı.Çünkü o kitap başlı başına bir büyü,bir lanet…..O kitabın Anestesin eline geçmesi üzerine nelerin olduğu belli.Şimdi sen niye istiyorsun bu lanet kitabı.
Biraz önce odaya hakim olan keyifli sohbet pılını pırtısını toplayıp kaçmıştı.Mum alevinin duvarda oluşturduğu şekiller bile ihtiyarın sesinden korkup kitapların arkasına sığınmıştı.Şimdi odaya korkunç bir karanlık hakimdi.
            -İstiyorum,çünkü lazım.
            -O kitap hiç kimseye lazım olamaz.
            -Bana oldu işte,yapma eski dostum abartma ver şu lanet kitabı.
            -Asla…
İhtiyar büyücü Siyanoru etkisiz hale getirebilmek için tam asasına yönelmişti ki Siyanor asasının ucunu ona doğrultup EHT SURNA PA KİTRA dedi.Sanki olacakları aklından daha önce planlamış gibiydi.O yüzden ölüm büyüsünün kelimelerini tek hamlede döküverdi dudaklarından.İhtiyar büyücü Siyanorun bu atik hareketi karşısında hiçbir hamle yapamamıştı.Bir anda sandalyesinin yanına düştü.Siyanor tek odalı evin içerisinde kitapları tek tek aramaya başladı.Evde çok fazla kitap vardı ancak aradığını bulması çok zor olmadı.Aradığı kitap diğer bir çok kitap gibi kırmızı bez deri yerine ağaç kabuklarından sert bir ciltle kaplanmıştı.Üzerine mumdan mühürle yazılı olan ismi çok az görünür haldeydi.KARANLIK HÜKÜMLER…Siyanor asasını hemen kapıya doğrulttu kapıyı tek hamlede ortasından yararak hızla arabasına koştu.Çıkarken yanına ölen büyücünün cübbesinden yırttığı bir parça kadife almıştı.Kitabı kadifeye sarıp gelirkenkinin tam aksine tozu toprağa katarak hızla ilerlemeye başladı.Hüküm Küresi için son tuğlalar arık hazır…..


       azcik uzun amma Grin okuyabildiyseniz yorumlarinizi beklerim
« Son Düzenleme: Ekim 04, 2010, 03:58:12 ÖS Gönderen: ramm8emre » Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
sertan1973
S e r X
Global Moderator
*

Karma: +1119/-218
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 2135



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #1 : Ekim 03, 2010, 11:55:23 ÖÖ »


            Siyanor çocuklar için bir eğlence malzemesiydi.Sokakta Siyanoru gören çocuklar korkudan tirtir titrer onun geçeceği yerden hemen kaçardı.Yemeklerini yemeyen,söz dinlemeyen,herhangi bir mildreynde ders almamakta ısrar eden çocukları Siyanora vermekle tehdit ederlerdi anne babalar çocuklarını.O yüzden küçük çocuklar ondan iyice korkar o efsunlu halinden iyice ürperir olmuştu.
           


Bu ilk deneme ise bayağı iyi... Wink

İlk Eleştiri...  Lips Sealed

Yalnız üstte ki paragraf ta bir çelişki var onu düzeltirsin... Wink Siyanor, eğer çocukların eğlence malzemesi ise ondan korkmamamları tersine dalga geçmeleri gerekir.

Başarılar....  *rose*


Cool
Kayıtlı


TD 2 - Diyar 23 - 10.01.2009 NET DEĞER LİDERİ
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #2 : Ekim 03, 2010, 12:06:52 ÖS »


Bu ilk deneme ise bayağı iyi... Wink

İlk Eleştiri...  Lips Sealed

Yalnız üstte ki paragraf ta bir çelişki var onu düzeltirsin... Wink Siyanor, eğer çocukların eğlence malzemesi ise ondan korkmamamları tersine dalga geçmeleri gerekir.

Başarılar....  *rose*


Cool
yorumun icin cok tesekkurler yorum bile geleceini dusunmuodum xD fantastik kurgu alanindaki ilk denememizdi arkadasla 2 yil once baslayip yarim kalmis bir projeydi simdi yeniden alevlendirdik.Siyanor cocuklarin birbrini korkutarak eglendileri bir adam.ama sacma oalan yerler oldugu kesin.zaten en bastan yeni duzenlemeler yaparak yaziyoruz .bu zaten kitabimizin ortasindan sadece bir bolum.. tskkrlr
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #3 : Ekim 03, 2010, 02:26:04 ÖS »

okudum Grin eline sağlık dostum bence güzel olmuş.kitap dili çok bariz hissediliyor o yüzden ekranda bir deneme değil de kitap okuduğum hissine kapıldım.bence kitabın başında Anestesin yaptıklarından daha çok bahsetmelisin ve hüküm küresi hakkında çok daha uzun bilgiler vermelisin.ayrıca eksik kalan tek parçanın bu kadar kolay ulaşabileceği bir kitap olması da heyecanı eksiltiyor.bana göre siyanor uzun bir yolculuğu çıkıp çeşitli şeyler toplayıp en son kitap için çok daha büyük bir mücadele vermeli.bide insan tasviri yapma çok sıkıcı oluyor.mekan tasviri yap.tasvirlerin çok etkili okurken gözümde canlandı.handa en köşede siyah kapşonlu bi adam vardı ya o bendim işte Grin sanki köşeden biyerden olanları izliyor gibiydim yani Grin
bu eleştirilerimi sakın yanlış anlama.oturup ben yazsam daha güzel yazarım havasıyla söylemiyorum.hani kitap okurken içten içe kitabı yorumlarsın ya o düşüncelerle yazdım.usta yorumu değil yani okuyucu yorumu Smiley
Kayıtlı

bulgarıstan
Ziyaretçi
« Yanıtla #4 : Ekim 03, 2010, 04:55:14 ÖS »

çok uzun Undecided
Kayıtlı
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #5 : Ekim 03, 2010, 06:08:46 ÖS »

okudum Grin eline sağlık dostum bence güzel olmuş.kitap dili çok bariz hissediliyor o yüzden ekranda bir deneme değil de kitap okuduğum hissine kapıldım.bence kitabın başında Anestesin yaptıklarından daha çok bahsetmelisin ve hüküm küresi hakkında çok daha uzun bilgiler vermelisin.ayrıca eksik kalan tek parçanın bu kadar kolay ulaşabileceği bir kitap olması da heyecanı eksiltiyor.bana göre siyanor uzun bir yolculuğu çıkıp çeşitli şeyler toplayıp en son kitap için çok daha büyük bir mücadele vermeli.bide insan tasviri yapma çok sıkıcı oluyor.mekan tasviri yap.tasvirlerin çok etkili okurken gözümde canlandı.handa en köşede siyah kapşonlu bi adam vardı ya o bendim işte Grin sanki köşeden biyerden olanları izliyor gibiydim yani Grin
bu eleştirilerimi sakın yanlış anlama.oturup ben yazsam daha güzel yazarım havasıyla söylemiyorum.hani kitap okurken içten içe kitabı yorumlarsın ya o düşüncelerle yazdım.usta yorumu değil yani okuyucu yorumu Smiley
kesinlikle yanlis anlamam sayenizde yanlislarimi gorup duzeltmeye calisirim bu kisim hemn hmn her fantastik kurgu kitabinda olan on kisim daha kitap baslamadi yani onceden bazi aciklamalar ve neyin nasil olustugunu anlatmaya calistim simdi bu kismi oturup siyanora ayirirsam sonra kitaba baslarsam ben olsam yirtar atardim kitabi `o kdr okuduk bu muydu lan` hissiyle ve anestese ozel 4 5 sayfalik bir bolum var istek olursa onuda derleyip ekleyeceim brz uzun amma Grin betimlemelerde hakli olablrsin 2 kisi yazmaya calisiyoruz ben ana hatlarini yaziorum arkadas betimleme ve edebi yonuyle ilgileniyor ona soyleyecem bu uyarilarinizi
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #6 : Ekim 04, 2010, 12:32:49 ÖÖ »

e şimdi biz kafanızdaki fikirleri bilmiyoruz.önünü arkasını bilemem ben kitabın kapağını açıp okumaya başlamışım gibi eleştiri yaptım.
Kayıtlı

hellboy80
Çavuş
**

Karma: +137/-165
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 69



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #7 : Ekim 04, 2010, 02:43:53 ÖÖ »

ilk denemeye göre harika  *rose*
tebrık ederım


Kayıtlı
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #8 : Ekim 04, 2010, 06:20:13 ÖÖ »

ilk denemeye göre harika  *rose*
tebrık ederım



cok tesekkurler  *rose*
e şimdi biz kafanızdaki fikirleri bilmiyoruz.önünü arkasını bilemem ben kitabın kapağını açıp okumaya başlamışım gibi eleştiri yaptım.
ilk once kral anestesin olayini koyacagiz kitaba ondan sonra bu kisim gelecek kitap baslamadan once sizce bu kisimlari uzun mu tutalim yoksa kisa mi sen azcik daha uzat demissin ama kitapdan da biktirmak istemeyiz insanlari cunku tek bir kitap olmayacak seri halinde cikarmayi dusunuyoruz kaba taslak iskeletini cikardik ve ilk kitapda anestes ve hukum kuresi cok buyuk bir oneme sahip deil senn onerin nedir birde anestesin olayinida ekleyeyim mi Grin Grin
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #9 : Ekim 04, 2010, 12:05:10 ÖS »

ilk once kral anestesin olayini koyacagiz kitaba ondan sonra bu kisim gelecek kitap baslamadan once sizce bu kisimlari uzun mu tutalim yoksa kisa mi sen azcik daha uzat demissin ama kitapdan da biktirmak istemeyiz insanlari cunku tek bir kitap olmayacak seri halinde cikarmayi dusunuyoruz kaba taslak iskeletini cikardik ve ilk kitapda anestes ve hukum kuresi cok buyuk bir oneme sahip deil senn onerin nedir birde anestesin olayinida ekleyeyim mi Grin Grin
valla dostum ben anestesin ne çeşit bi adam olduğunu ve neler yaptığını merak ederek okudum.bence o olay kesinlikle anlatılmalı başlarda bir yerde.hikayenin bu bölümüne bakınca sanki siyanor ve kitap etrafında döncek izlenimi edindim ben.eğer bunlar sadece anektodsa çok fazla detay vermemeni anlarım tabi.ama dünyayı yönetecek kitap anektodsa asıl olay nedir çok merak ediyorum Grin
oxygene katılıyorum dostum tek kişinin gözünden anlatma bence de.karakterleri eş zamanlı olarak anlat çok daha akıcı olur.
Kayıtlı

ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #10 : Ekim 04, 2010, 03:55:09 ÖS »

sıkılmadan okudum.

kitabin ortasindan bir bolumdu bu demissin.ayni anda hikayede baska karakterlerin basindan gecenler eszamanli olarak anlatilmaliydi.ihtiyar koyunden kalkar hana gider o esnada birsey yasanmaz handan eski dostuna kadar gider ve yine o yolculuk esnasinda basindan ilginc birsey gecmez ve ayni anda hikayedeki baska karakterlerin yasadiklari sadece baska buyuculer-aptallar- in tartismalarimidir?handa penceresini acar terziyi gorur ve topuklar(bir anisi ve ya bir isaret gormuste anlatacaksin sanmistim).birde bu kisinin hukumler kitabini bir anda ve kolaylikla ele gecirmesi ugur un dedigi gibi heyecani dusuruyor.

ayrica hikayede ana karakter siyanor ise anestesin ustune bir kotu daha cekilmez bence.hani her hikayede simdi yazacagimi bircok amerikan filminin fragmaninda dinledigin gibi duymaya calisarak dedigimi anlamaya calis,
`In a world without justice, One man ...`

Bu hikayede eger one man inimiz siyanor ise yandik.kendisine ikramda bulunan eski dostunu acimadan aciklama yapmadan bir anda oldurup kitabini aliyor..ve okudugum kadariyla siyanor hicte adaleti dagitacak bir kisi degil..iyiler her zaman kazanir ama kotuler iz birakir yureklerde tahribat olusturur ve akillara centik atar gibi bir hikayeye donusecek gibi degil...cok onyargili gibi yazmis olabilirim ama senin yazdigin hikayenin kisacik bolumu bende ancak bu kadarini uyandirdi.bu bir bolum degildi sadece siyanor u tanitmaya calistigim onla ilgili birkac bolumden ozetlerdi dersen anlamli ama yine de eksik cunku yolculuk esnasinda basindan gecenlerle bezenmis olmasi dilegimdi...birde siyanor un tek olmasi ilginc...esi ciragi yardimcisi vs vardir umarim...fantastik 4lu gibi bisi beklemiyorum tabiki ama batman bile tek calisir ama usak yardim eder gizler vs gibi.birde gizem katabilmissindir umarim hukumler kitabi ve kure birlesince 50 nagazaki gucune sip diye cikmaz umarim...begenirseniz isterseniz az daha paylasirim demissin paylas kardesim okuyalim...bunca elestirime ragmen ben asla buna yakin bisi yazamam ki yine de takdir ediyorum seni gercekten...okumak cok sey ogretir ama yazmak cok olgunlastirir...yazma demiyorum hobi olarak yine yaz ama bu haliyle satmaz.
oncelikle yorumun icin tesekkurler bu bizim icn  bir karalamaydi kitap icinse ana hikaye baslamadan once gecmiste olan olaylar anlattigimiz kisim eksiklerimiz olduguna kesinlikle katiliyorum bunlari beraber yazdigim arkadasla paylasip olabildigince gidermeye calisacaim bu arada bu siyanor kesinlikle ana kahraman deil kitap baslamis bile deil suan Grin anestesin olayinida ekliyorum onun hikayesi brz daha uzun dolayisiyla daha cok hatamiz var bunlari cekinmeden soylerseniz cok sevinirim sonucda kendimizi gelistirmeye calisan 2 acemi yazar ciragi gibi bisiyiz xD
      bunlar karalamalarimiz idi arkadasimla 2 yil onceden kalma cok sacma olan kisimlari degistirip sizin onunuze sundum suan hafta sonlari olabildigince bulusup iskeletini cikarmayi tamamladik sayilir ayrica su kure konusunda bizde cok takildik ne ise yaricak bu kure die ama yavas yavas birseyler cikmaya basladi kitap icin cok onemli bir unsur bu kure ve bir fikriniz varsa bu kure hakkinda paylasirsaniz cok sevinirz
« Son Düzenleme: Ekim 04, 2010, 04:02:00 ÖS Gönderen: ramm8emre » Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #11 : Ekim 05, 2010, 10:07:42 ÖS »

takvim laneti cok mu kotuydu ya  Grin kimseden ses seda cikmadi Embarrassed
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #12 : Ekim 06, 2010, 06:23:54 ÖÖ »

guzeldi...ama bence bunda anlatım bozuklukları ve ifadede eksiklik fazlaydı.yesil bulut kumesi ne yapti merak ettim simdi aslinda Smiley kureyi ne yapalim diye sordugunda bende sana kure yaptik ne gorev yuklesek diye takilma kure olmasada olur kelimelerin gorunmez ordulari vardir yazacaktimki konuyu editlemis ve yeni bolum eklemissin ki burda sadece tilsimli sozcuklerle galip gelmeye calisan bir genc buyucu (-ki nasil seviye atladigini belkide sonradan ogrenecegimiz(evet dahasi yokmu Smiley)) var.hatta o tilsimli sozlerden gercekten gorunmez ordular anestesin ordulari ile kapissa ne guzel olurdu Smiley tasvirler cok az...bu bolumde hikaye cevrelemiyor okuyucuyu bence...cekmiyor yazinin icine icine...tavsan deligine dusen alice gibi hikayenin icine dusmek isterdim esasen ama bunu yakalayamamissin... henuz Wink ...
haklisin  bunlari gidermeye calisacaim ama takvime hapsettikden sonra yeniden kullanacaim icn anestesin surusunu oldurmedim
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
ramm8emre
Er
*

Karma: +33/-28
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #13 : Ekim 10, 2010, 10:25:53 ÖÖ »

En yakın zamanda hikayenin yeniden düzenleşmiş halininin ilk bölümünü sizlerle paylaşacağımmm *rose* *rose* *rose*
Kayıtlı

Love will only let you DOWN !...

I, cry, when angels deserves to Die
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

MySQL Kullanıyor PHP Kullanıyor Powered by SMF 1.1.12 | SMF © 2006-2009, Simple Machines LLC XHTML 1.0 Uyumlu! CSS Uyumlu!