Imperia Online Turkey  
Mart 29, 2024, 10:48:57 ÖÖ *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.
E-posta adresinize aktivasyon iletisi gelmediyse lütfen buraya tıklayın.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
 
   Ana Sayfa   Yardım Ara Giriş Yap Kayıt  
Sayfa: 1 ... 9 10 [11] 12 13 ... 16   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sevdiğiniz şiirler...  (Okunma Sayısı 79102 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
FIERRO
Er
*

Karma: +0/-0
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 0


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #150 : Temmuz 13, 2010, 04:42:14 ÖÖ »

No te salves/Don't Save Yourself
Mario Benedetti

Don’t remain immobile
At the edge of the road
Don’t freeze the joy
Don’t love with reluctance
Don’t save yourself now
or ever
Don’t save yourself
Don’t fill with calm
Don’t reserve in the world
Only a secure place
Don’t let your eyelids fall
Heavily as judgments
Don’t speak without lips
Don’t sleep without sleepiness
Don’t imagine yourself without blood
Don’t judge yourself without time.
But if
in spite of everything
You can’t help it,
And you freeze the joy,
And you love with reluctance,
And you save yourself now,
And you fill with calm
And you reserve in the world
Only a calm place,
And you let fall your eyelids
Heavily as judgments,
And you speak without lips,
And you sleep without sleepiness,
And you imagine yourself without blood,
And you judge yourself without time,
And you remain immobile
At the edge of the road,
And you save yourself,
Then…
Don’t stay with me.
Kayıtlı
imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #151 : Ekim 22, 2010, 12:19:31 ÖS »

'öldükten sonra
dalmıştım mazinin ölgün sesine
evinin önünden geçiyorken dün
geçmiş zamanlara ağladım yine
hülyamda yaşarken o güzel yüzün

neden bugün bu ev böylece ıssız
nerde eski günler nerdesin ey kız
sensiz gönlüm şimdi yalnız, yapyalnız
derdini sararken bir eski hüzün.

gel bari hayali yakın gel sokul
bu hasta gönülden bir teselli bul
bak o da maziye ağlayan bir dul
birbiri üstünden geçtikçe her gün.

niçin solmayan bir sarı güldün
nasıl oldu bilmem ne çabuk öldün
kara topraklarla sen mi örtüldün
gözlerin gözümde yaşıyorken dün.

bir mezar mı sana son açılan yer
sen gibi güzeller ölürse eğer
inandım ki bazen yaşar ölüler
eski sevgililer önünde bütün.

Nazım Hikmet
Kayıtlı

istiklal.
d9 iSTiKLAL
Er
*

Karma: +21/-18
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 18



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #152 : Ekim 22, 2010, 12:54:02 ÖS »

UYAN

 

Baksana kim boynu bükük ağlayan?

Hakk-i hayâtın senin ey Müslüman!

Kurtar o biçâreyi Allah için.

Artık ölüm uykularından uyan!

 

Bunca zamandır uyudun, kanmadın;

Çekmediğin kalmadı, uslanmadın.

Çiğnediler yurdunu baştan başa,

Sen yine bir kerre kımıldanmadın.

 

Ninni değil dinlediğin velvele...

Kükreyerek akmada müstakbele

Bir ebedî sel ki zamandir adı;

Haydi katıl sen de o coşkun sele.

 

Karşı durulmaz cereyan sîneçâk...

Varsa duranlar olur elbet helâk.

Dalgaların anlamadan seyrini,

Göz göre girdâba nedir inhimâk?

 

Dehşet-i mâziyi getir yâdına;

Kimse yetişmez yarın imdâdına.

Merhametin yok diyelim nefsine;

Merhamet etmez misin evlâdına?

 

"Ben onu dünyaya getirdim..." diye,

Kalkışacaksın demek öldürmeye!

Sevk ediyormuş meğer insanları,

Hakk-ı übüvvet de bu câniliğe!

 

Doğru mudur ye’s ile olmak tebah?

Yok mu gelip gayrete bir intibah?

Beklediğin subh-ı kıyamet midir?

Gün batıyor sen arıyorsun sabah!

 

Gözleri mâziye bakan milletin,

Ömrü temâdisi olur nekbetin.

Karşına müstakbeli dikmiş Hudâ,

Görmeye, lakin daha yok niyyetin!

 

Ey koca Şark! Ey ebedî meskenet!

Sen de kımıldanmaya bir niyyet et.

Korkuyorum Garb'ın elinden yarın,

Kalmıyacak çekmediğin mel’anet.

 

Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,

Kan dökerek almalısın merd isen.

Çünkü bugün ortada hak sahibi,

Bir kişidir: "Hakkımı vermem!" diyen.

5 Şubat 1330 (1915)
 
m.akif ERSOY
Kayıtlı

imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #153 : Ekim 22, 2010, 01:09:50 ÖS »

gözlerimde parıltısı bakır bir tasın,
kulaklarım komşuların ayak sesinde..
varsın gene bir yudum su veren olmasın,
başucumda biri bana "su yok" desin de..

kemalettin kamu
Kayıtlı

devrimci_28
Ziyaretçi
« Yanıtla #154 : Ekim 22, 2010, 01:10:33 ÖS »

şiir değildir...
«— Yaşasın, Türk Halkının bağımsızlığı!. Yaşasın, Marksizmin ve Leninizmin Yüce İdeolojisi!. Yaşasın, Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!..»

Sonra etrafına baktı ve artık başka birşey söylemeden masaya çıkmaya çalıştı. Ama, belli ki, yorgun ve heyecanlı idi. Masaya, sonrada iskemleye çıkmasına yardım edildi ve etleri zangır zangır titreyen iki cellât, ipi onun boynuna geçirdikten sonra, gerilediler. İskemleyi devirmesi bekleniyordu. Fakat, bir dakikaya yakın süre geçtiği halde, Deniz Gezmiş'in bu işe yeltenmediği görülünce, cellâtlardan biri, âniden iskemleyi bir bacağından tutarak çekiverdi. İşte o zaman, sessizliği yırtan bir gıcırtı ile boşluğa düşen Gezmiş'in ayaklarının ucu da «Küt!.» diye alttaki masaya çarpmış ve biraz sonra da, kasılarak sallanmaya başlamıştı.

On dakika kadar geçtikten sonra, Deniz Gezmiş'in halâ kıpırdaması, boyun kemiğinin kırılmamış olmasındandı. Boyunun uzun olması nedeniyle ayakları masaya çarpınca, bu kırılmayı önlemişti.

Bundan dolayı da, Deniz Gezmiş'in ölümü için tam 52 dakikanın geçmesi beklendi. Bu süre içinde zaman zaman yapılan doktor muayenelerinin sonuncusunda, Deniz'in ölmüş olduğu saptandı ve bu konuda hazırlanan bir rapor, orada bulunan doktor ve diğer ilgililerce imzalandı.

Bu arada, mahkûm sehpadan indirilmiş ve boynundaki yaftası da çıkarıldıktan sonra, cesedi kenardaki bir tabuta konulmuştu. Bir iki dakika sonra da tabut, içeride bir yere taşındı.
« Son Düzenleme: Ekim 22, 2010, 01:31:13 ÖS Gönderen: devrimci_28 » Kayıtlı
istiklal.
d9 iSTiKLAL
Er
*

Karma: +21/-18
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 18



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #155 : Ekim 22, 2010, 01:11:46 ÖS »

"- Allah'a dayanmak mı? Asırlarca dayandık!

Düşdükse bu hüsrâna, onun nârına yandık!

Yetmez mi çocukluktaki efsâneye hürmet?

Dersen ki: Ufuklarda bir aydınlık uyansın;

Mâzîyi ateş vermeli, baştan başa yansın!

Şaşkınlık olur köhne telâkkîleri ihyâ;

Şeydâ-yı terakkî, koşuyor, baksana dünyâ.

Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır;

Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!"

 

 

- Allah'a değil, taptığın evhâma dayandın;

Yandınsa eğer, hakk-ı sarîhindi ki yandın...

Meflûc ederek azmini bir felc-i irâdî,

Yattın, kötürümler gibi, yattın mütemâdî!

Mâdem ki didinmez, edemez, uğraşamazsın;

İksîr-i bekâ içsen, emîn ol, yaşamazsın.

Mevcûd ise bir hakk-ı hayat ortada, şâyed,

Mutlak değil elbette, vazîfeyle mukayyed.

Takyîd-i İlâhî ki: Bilâ-kayd ona münkâd,

Kalbinde cihanlar darabân eyliyen eb'âd.

Lâ-kayd olamazdın, biraz insâfın olaydı,

Duydukça bütün sîne-i hilkatten o kaydı.

 

 

"Allah'a dayandım!" diye sen çıkma yataktan...

Ma'nâ yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan!

Ecdâdını, zannetme, asırlarca uyurdu;

Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şâhid:

Dinlenmedi birgün o büyük nesl-i mücâhid.

Âlemde "tevekkül" demek olsaydı "atâlet';

Mîrâs-ı diyânetle yaşar mıydı bu millet?

Çoktan kürenin meş'al-i tevhîdi sönerdi;

Kur'an duramaz, nezd-i İlâhîye dönerdi.

 

 

"Dünya koşuyor" söz mü? Berâber koşacaktın;

Heyhât, bütün azmi sen arkanda bıraktın!

Mâdem ki uyandın o medîd uykularından,

Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.

Ensendekiler "leş" diye çiğner seni sonra;

Ba'sin de kalır ta gelecek nefha-i Sûr'a!

Çiğner ya, tabî'î, ne düşünsün de bıraksın?

Bir parça kımıldan, diyorum, mahvolacaksın!

Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;

Davranmıyacak kimse bu meydana atılmaz.

Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da.

Maziyi, fakat yıkmaya kalkma bu yolda.

Ahlâfa döner; korkarım, eslâfa hücumu:

Mâzîsi yıkık milletin âtîsi olur mu?

 

 

Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabâha:

Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vâha!

İstanbul, 13 Teşrinisina 1335 (1919)


m.akif.ERSOY
Kayıtlı

Emekli Tufek
Er
*

Karma: +135/-126
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #156 : Ekim 22, 2010, 01:36:12 ÖS »

şiir değildir...
«— Yaşasın, Türk Halkının bağımsızlığı!. Yaşasın, Marksizmin ve Leninizmin Yüce İdeolojisi!. Yaşasın, Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!..»

Sonra etrafına baktı ve artık başka birşey söylemeden masaya çıkmaya çalıştı. Ama, belli ki, yorgun ve heyecanlı idi. Masaya, sonrada iskemleye çıkmasına yardım edildi ve etleri zangır zangır titreyen iki cellât, ipi onun boynuna geçirdikten sonra, gerilediler. İskemleyi devirmesi bekleniyordu. Fakat, bir dakikaya yakın süre geçtiği halde, Deniz Gezmiş'in bu işe yeltenmediği görülünce, cellâtlardan biri, âniden iskemleyi bir bacağından tutarak çekiverdi. İşte o zaman, sessizliği yırtan bir gıcırtı ile boşluğa düşen Gezmiş'in ayaklarının ucu da «Küt!.» diye alttaki masaya çarpmış ve biraz sonra da, kasılarak sallanmaya başlamıştı.

On dakika kadar geçtikten sonra, Deniz Gezmiş'in halâ kıpırdaması, boyun kemiğinin kırılmamış olmasındandı. Boyunun uzun olması nedeniyle ayakları masaya çarpınca, bu kırılmayı önlemişti.

Bundan dolayı da, Deniz Gezmiş'in ölümü için tam 52 dakikanın geçmesi beklendi. Bu süre içinde zaman zaman yapılan doktor muayenelerinin sonuncusunda, Deniz'in ölmüş olduğu saptandı ve bu konuda hazırlanan bir rapor, orada bulunan doktor ve diğer ilgililerce imzalandı.

Bu arada, mahkûm sehpadan indirilmiş ve boynundaki yaftası da çıkarıldıktan sonra, cesedi kenardaki bir tabuta konulmuştu. Bir iki dakika sonra da tabut, içeride bir yere taşındı.

Olay TAM bu anlatildigi sekilde degildi ama,
Yine de GERCEKLERI YANSITIYOR....
Paylasim icin tesekkurler.... Wink
Kayıtlı

ESKI TUFEK diyor ki;
KRAL CIPLAK..!
Zira; O meshur hikayedeki cocuk gibi, benim Kraldan bir beklentim yok.
Kraldan beklentisi olanlara;
UGUR'LAR OLA.
devrimci_28
Ziyaretçi
« Yanıtla #157 : Ekim 22, 2010, 02:01:10 ÖS »

Olay TAM bu anlatildigi sekilde degildi ama,
Yine de GERCEKLERI YANSITIYOR....
Paylasim icin tesekkurler.... Wink
o anlar ben yoktum... ben yazılanlarla bılıyorum... sen varsındır o zamanlar buyuksun... olanları gazetelerden an ve an takıp etmişsindir.. mesaj olarak anlatta bızde ogrenelım arkadaşların konusu dagılmasın...
Kayıtlı
Emekli Tufek
Er
*

Karma: +135/-126
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #158 : Ekim 24, 2010, 01:15:57 ÖÖ »

o anlar ben yoktum... ben yazılanlarla bılıyorum... sen varsındır o zamanlar buyuksun... olanları gazetelerden an ve an takıp etmişsindir.. mesaj olarak anlatta bızde ogrenelım arkadaşların konusu dagılmasın...

Bu baslikta cok guzel siirler var.
Konu dagilmasin... Wink
Kayıtlı

ESKI TUFEK diyor ki;
KRAL CIPLAK..!
Zira; O meshur hikayedeki cocuk gibi, benim Kraldan bir beklentim yok.
Kraldan beklentisi olanlara;
UGUR'LAR OLA.
imperialis
███Ų΅ĝ΅ų΅®███
Albay
******

Karma: +1019/-879
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1143

Bi numara yokmuş ki 1 numaranızda


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #159 : Ekim 24, 2010, 02:48:54 ÖS »

durakta üç kişi
adam, kadın ve çocuk

adamın elleri ceplerinde
kadın çocuğun elini tutmuş

adam hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

kadın güzel
güzel anılar gibi güzel

çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi güzel

 cemalettin seber
« Son Düzenleme: Ekim 24, 2010, 04:13:14 ÖS Gönderen: imperialis » Kayıtlı

F.S.M.
Ziyaretçi
« Yanıtla #160 : Ekim 27, 2010, 05:39:38 ÖÖ »

No te salves/Don't Save Yourself
Mario Benedetti

Don’t remain immobile
At the edge of the road
Don’t freeze the joy
Don’t love with reluctance
Don’t save yourself now
or ever
Don’t save yourself
Don’t fill with calm
Don’t reserve in the world
Only a secure place
Don’t let your eyelids fall
Heavily as judgments
Don’t speak without lips
Don’t sleep without sleepiness
Don’t imagine yourself without blood
Don’t judge yourself without time.
But if
in spite of everything
You can’t help it,
And you freeze the joy,
And you love with reluctance,
And you save yourself now,
And you fill with calm
And you reserve in the world
Only a calm place,
And you let fall your eyelids
Heavily as judgments,
And you speak without lips,
And you sleep without sleepiness,
And you imagine yourself without blood,
And you judge yourself without time,
And you remain immobile
At the edge of the road,
And you save yourself,
Then…
Don’t stay with me.

KURTARMA KENDİNİ
Mario Benedetti (1920- ) – Uruguay

Kendini kurtarma,
Kımıldanmadan durma
Kenarında yolun,
Sevinçle donma,
İsteksizlikle sevme,
Kurtarma kendini şimdi
Ya da hiç,
Kendini kurtarma,
Sükunetle dolma,
Yer ayırma tümünde dünyanın
Sakin bir yerde yalnız,
Düşürme kapaklarını
Duruşmalar gibi ağır,
Dudaklarsız konuşma,
Uykusuz uyuyakalma,
Sanma kendini kansız,
Yargılama kendini zamansız.

Fakat gene herşeye rağmen
Ondan kaçınamazsın
Ve sevinçle donarsın,
Ve isteksizlikle seversin
Ve şimdi kendini kurtarırsın,
Ve sükunetle dolusun,
Ve tümünde yer ayırırsın dünyanın
Sakin bir yer diye yalnız,
Ve bırakırsın düşsün kapakların,
Duruşmalar kadar ağır,
Ve dudaklarsız konuşursun,
Ve uykusuz uyuklarsın,
Ve kendini kansız sanarsın,
Ve kendini zamansız yargılarsın,
Ve kımıldamazsın
Kenarında yolun,
O halde
Benimle kalamazsın.


Çeviren: Vehbi Taşar
Kayıtlı
0guzh@n
gravelot
Yüzbaşı
****

Karma: +486/-545
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 498



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #161 : Kasım 14, 2010, 08:18:44 ÖÖ »

SEN İSTANBUL KOKARDIN

Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul’un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim..

Göklerden hicran yağdı, İstanbul’lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi…
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi…
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın

Dayadım ondörtlüyü İstanbul’un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul’da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim

Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek ‘sen sen’ diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor

Serdar TUNCER
Kayıtlı

F.S.M.
Ziyaretçi
« Yanıtla #162 : Kasım 14, 2010, 08:27:18 ÖÖ »

 Cry Bir istanbul aşıgı olarak  sevgiliye ve memlekete yazılmış güzel bir şiir paylaşım için Teşekkürler  *rose*
Kayıtlı
0guzh@n
gravelot
Yüzbaşı
****

Karma: +486/-545
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 498



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #163 : Kasım 16, 2010, 04:38:27 ÖS »

Cry Bir istanbul aşıgı olarak  sevgiliye ve memlekete yazılmış güzel bir şiir paylaşım için Teşekkürler  *rose*
*rose*
Kayıtlı

carlsberg
Ziyaretçi
« Yanıtla #164 : Kasım 16, 2010, 10:46:16 ÖS »

Giderim
artık seninle duramam
bu akşam çıkar giderim
hesabım kalsın mahşere
elimi yıkar giderim

sen zahmet etme yerinden
gürültü yapmam derinden
parmaklarımın üzerinden
su gibi akar giderim

artık sürersin bir sefa
ne cismim kaldı ne sefa
şikayet etmem bu defa
dişimi sıkar giderim

bozarmı sandın acılar
belaya atlar giderim
kurşun gibi mavzer gibi
dağ gibi patlar giderim

kaybetsem bile her şeyi
bu aşkı yırtar giderim
sinsice olmaz gidişim
kapıyı çarpar giderim

sana yazdıgım şarkıyı
sazımdan söker giderim
ben ağlayamam bilirsin
yüzümü döker giderim

köpeklerimden kuşumdan
yavrumdan cayar giderim
senden aldıgım ne varsa
yerine koyar giderim

ezdirmem sana kendimi
gövdemi yakar giderim
beddua etmem üzülme
kafama sıkar giderim
 

Ahmet Kaya
Kayıtlı
Sayfa: 1 ... 9 10 [11] 12 13 ... 16   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

MySQL Kullanıyor PHP Kullanıyor Powered by SMF 1.1.12 | SMF © 2006-2009, Simple Machines LLC XHTML 1.0 Uyumlu! CSS Uyumlu!