AERROW
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #15 : Haziran 01, 2009, 11:04:09 ÖÖ » |
|
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü Kız kardeşimin gelinliği , şehidimin son örtüsü Işık ışık dalga dalga bayrağım Senin destanını okudum senin destanını yazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku ne keder Gölgende bana da bana da yer ver Sabah olmasın günler doğmasın varsın Yurda ay yıldızının ışığı yeter Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık Dağlardan çöllere düşürdüğü gün Gölgene sığındık Ey şimdi süzgün rüzgarda dalgalı Barışın güvercini savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim Senin altında doğdum Senin dibinde öleceğim Tarihim,.şerefim,şiirim,her şeyim Yeryüzünde yer beğen Nereye dikilmek istersen Söyle seni oraya dikeyim
AriF NİHAT ASYA
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
AERROW
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #16 : Haziran 01, 2009, 11:12:39 ÖÖ » |
|
En çok bu şiirleri seviyorum.
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmet Akif Ersoy
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
by_sie
by_security
Er
Karma: +15/-100
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 47
|
|
« Yanıtla #17 : Haziran 01, 2009, 01:35:44 ÖS » |
|
DEĞMEZMİŞ..! Bölük pörçük anılarla yaşatıyorum içimde seni siyah beyaz bir geçmiş görüyorum arkamda Bu renklerin ikisini tanımıştım en çok Sevmek en güzel duygu derlerdi gördüm evet öyleydi gerçekten ama ben seni fazla sevmişim be sevgili Sana fazla değer vermişim Nerden bilebilirdim ki peri masallarındaki günlerimizin bir gün biteceğini Senin beni yarı yolda bırakacağını Geçmişimle yüzleşeceğimi nerden bilirdim değil mi? Değmezmiş senin beni sevdiğinden Seni fazla sevmem Değmezmiş bir gün bitecek olan bu peri masallarına inanmak Takılı kalmak, bir gün çelme yemek hayattan, düşmek.. SENİN İÇN DEĞMEZMİŞ.. anladım ama geç anladım...
|
|
|
Kayıtlı
|
Bir çivi yüzünden bir nal, Bir nal yüzünden bir at, Bir at yüzünden de bin atlı gidiverir.
|
|
|
by_sie
by_security
Er
Karma: +15/-100
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 47
|
|
« Yanıtla #18 : Haziran 01, 2009, 01:38:57 ÖS » |
|
BÖYLE SEVDİM İŞTE Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok ...
|
|
|
Kayıtlı
|
Bir çivi yüzünden bir nal, Bir nal yüzünden bir at, Bir at yüzünden de bin atlı gidiverir.
|
|
|
atıl
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #19 : Haziran 02, 2009, 10:41:55 ÖS » |
|
Yaramaz Şiir
Öyle bir çağırdı ki Kıramadım gitmemek olmaz Fırladı inci dişlerim ağzımdan Çenemi tutamadım Gene başlıyacak eski günler Ben iki cami arasında beynamaz Şarap aşk yazılmamış şiirler Eyvah ki eyvah
Öyle bir çağırdı ki Çaresiz kaldım
Bilemem sonrasında kim toplar beni Yaramaz çocuğun panzehiri Gene yaramazlığın ta kendisi
2-Bu gün ayarı kaçırmışım Bir bu eksikti Viskiyi Şişeden içmek Zaten aşkta çuvalladık Bundan sonra aşkta Görev yerimiz Geri hizmet
3-Eyvak yakalandık Sabah ezanına Uykusuz alkollü Rezillik
Meleklerin yüzünü gösteriyorsun Sonrada cehennemin yolunu Bu nasıl imtihan
Sana söz Diğerlerinin hepsinden vazgeçtim Yeter ki bileyim O olacak meleğim Sabah ezanında yatmak yerine Sabah ezanında kalkılacak
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
maskkk1
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #20 : Temmuz 25, 2009, 01:29:14 ÖS » |
|
Çökertme'den Çıktım Da Halil'im Aman Başım Selâmet, Bitez De Yalısına Varmadan Halil'im Aman Koptu Kıyamet.
Arkadaşım İbram Çavuş Allah’ıma Emanet,
Burası Da Aspat Değil Halil'im Aman Bitez Yalısı, Ciğerime Ateş Sardı, Telli Kurşun Yarası.
Güverte De Gezer İken Aman Kunduram Kaydı, İpekli Mendilimi Halil'im Aman Mor Rüzgâr Aldı.
Çakır Da Gözlü Gülsüm'ümü Aman Kolcular Aldı,
Gidelim Gidelim Halil'im Çökertme'ye Varalım, Kolcular Gelirse Halil'im Nerelere Kaçalım.
Teslim Olmayalım Halil'im Aman Kurşun Sıkalım
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
_LoNeSoMe_
BaybarS / muptiii ١٩٥٤
Teğmen
Karma: +53/-24
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 109
|
|
« Yanıtla #21 : Eylül 06, 2009, 03:48:08 ÖÖ » |
|
Bir Ceza İstiyorum
Ölüler adına Bizim ölülerimiz adına
Bir ceza istiyorum
Vatana kan sıçratanlara Bir ceza istiyorum
Bu ateşemri veren cellatlar için Bir ceza istiyorum
Bu suçla İktidara gelen hain için Bir ceza istiyorum
Can çekişmeyi başlatanlar için Bir ceza istiyorum
Bu suçu savunanlar için Bir ceza istiyorum
Kanımızı emmiş ellerini Bana uzatsınlar istemiyorum Bir ceza istiyorum
Onları evlerinde rahat ve elçi olsunlar diye değil Onları burada, bu yerde suçlu ve hüküm giymiş olarak Görmek istiyorum
Bir ceza istiyorum...
PABLO NERUDA
|
|
|
Kayıtlı
|
Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: Doğru söyleyen ve doğru anlayan.
|
|
|
c4nsu
Asii(cadıı) - Kontes Dracula
Binbaşı
Karma: +465/-420
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 890
ya sen...?
|
|
« Yanıtla #22 : Eylül 06, 2009, 07:30:12 ÖÖ » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
"Kişi başına düşen 'insan' sayısı her geçen gün azalıyor." FORUM HEPİMİZİNN...!
'Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.' J
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #23 : Eylül 06, 2009, 10:46:24 ÖÖ » |
|
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum
ORHAN VELİ KANIK
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #24 : Eylül 06, 2009, 10:47:41 ÖÖ » |
|
birde bu şiiri çok severim DALGACI MAHMUT İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim.
Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir mide düşünürüm midemde, Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne haltedeceğimi bilemem.
ORHAN VELİ KANIK
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
adlucem
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #25 : Eylül 07, 2009, 10:34:38 ÖÖ » |
|
Umudum var... Derin bir haz vererek bana; Söndüre söndüre yangınlı yollarımı, geleceğine umudum var ilk damla gözyaşımın... ...ve ardından, gün ışığı altında parlamaya koşacağına, diğerlerinin. ..... Yani, söneceğine umudum var yangınların... Susacağına umudum var feryatların... Ve bütün tarlaların, unutulmuş yeşillere bürüneceğine umudum var! § Umudum var; Çıplak tabanlarım yana yana, ve sıcak rayların uzuun çentiğine, ayaklarımın başparmaklarıyla tutuna tutuna; Demir yollardan sonsuzluğa uzanacağıma... ...umudum var. § Bir balıksam... Ve kandırılmış ve avlanmış bile olsam... Ve içim, ayrılmış bile olsa benden... Kızgın tavada duymuş bile olsam kendi cozurtumu... Ve bir kısmımı kediler üleşmiş, kalan yarımıysa bir sümüklü çocuğun ekmeği arasına koymuş bile olsa annesi... Gene de umudum var lacivert denizlere... ...gene de umudum var. Başka bir şeyim yok ki... Başka bir şeyim olması gerekmiyor ki... Ve başka bir şeyim olmasını da istemiyorum ki; ...umuttan başka! § Başka bir şeyim de hiiiç olmadı ki zaten... ..... Umudum var. Umudum var, umudum... ...bir de sen!
-------------------------------------------------------------------------
Sevginin kökü olur! (Yani, anla ki; sen beni sevmiyordun!..) ....... Sen, kendin için, hoşuna giden bir oyuncağı seviyordun ve onu ele geçirmeye çalışıyordun, başkalarından evvel... Sen, kendini seviyordun, beni değil!.. § Şimdi, başka birine daha “onu sevdiğini” zannettirmeye çalışıyorsun, değil mi; ...hatta kendin bile “öyle olduğunu” sanarak!.. ..... Kandırma insanları... Kandırma, kendini de; çünkü sen, sevmeyi bilmiyorsun!.. ..... “Seviyorum” zannedişlerini de sıvama “sevgi” diye gökyüzüne; çünkü bulutlar kapatıyor semayı!.. (Gene duymak ister miydin gerçeği?..) § Sevginin kökü olur... Çeksen, çıkaramazsın... Kessen, ayıramazsın... Kırsan, koparamazsın!.. ..... Sevginin kökü olur; Yine biter, yine çıkar, yine sürer yerinden!.. § Çünkü sevgi; Bir dağ keçisinin iştahla yediği sürgünde değildir!.. Çamurun içindedir çoğu zaman; Toprağın, karanlığın içindeki köktedir sevgi!.. § Bir keçinin iştahla saldırdığı, göğe bakan sürgünde değil; çamurla, toprakla ve karanlıkla savaşan köktedir sevgi!.. Köktedir sevgi!.. Mavi derinliğe “yalvarışlar” gibi uzanan canlı dallar ve yapraklar değildir sevgi; Sevgi; belki ışığı hiç görmemiş ve görmeyecek olan karanlıkların içindeki köktedir... Ve sevgi; sevdiğini “zannetmemek”tedir!..
|
|
« Son Düzenleme: Eylül 07, 2009, 12:49:10 ÖS Gönderen: adlucem »
|
Kayıtlı
|
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #26 : Eylül 07, 2009, 08:34:19 ÖS » |
|
1-Avsa adasinda üç daire, dört üçgen, bes dikdörtgen 2-Gökyüzünde bi bulut 3-Bitlis'te beş minare 4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili 5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı 6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü 7-Palandökende bir palan, iki döken 8-Kastamonu'da üç kasto 9-Üç fay hattı 10-Bir çarsamba, iki persembe, üç cuma 11-Dünyada mekan 12-Ahirette iman 13-Denizde kum 14-Uzayda yerçekimsizlik 15-Bi çuval gazoz kapagı 16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti 17-On sekiz saç biti 18-Biri ingilizce 6 adet küfür 19-Yirmi tane bos naylon po s et 20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht 21-Bi sürü saç sakal, kil, tüy, yün 22-Üç ayri parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank 23-Bi ayakkabı çekeceği 24-Iki büyük taş kütlesi 25-Bir adet agaç gölgesi 26-Üç kuş kanadı sesi 27-Bi sürü kedi köpek 28-Bi marmara denizi 29-Camına yaslanip seyredilen iki piliç çevirmeci 30-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu 31-Çalıp çalıp kaçılan bes melodili apartman zili 32-Nakit 15 kuruş 33-Anne babadan kalma yarısı yasanmış bi ömür
Can YÜCEL bunuda çok severim
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
adlucem
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #27 : Eylül 08, 2009, 09:55:20 ÖÖ » |
|
arwen bunu göndermiştin zaten (: bu arada motaro şiirlerini çok beğendim (:
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #28 : Eylül 08, 2009, 12:01:06 ÖS » |
|
olabilir demek ki çok seviyormuşum
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #29 : Eylül 15, 2009, 10:45:19 ÖS » |
|
kendine iyi bak “Kendine iyi bak” bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde... "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“ “Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.” Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum."" " Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine İyi Bak” gözleriyle ayrılırlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar… Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine İyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler. Kendine iyi bak derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler. Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın… Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, "kendine iyi bak" derler ve giderler. Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler. Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. "Bitti" diyemedikleri için, "kendine iyi bak" derler. "Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. "Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler. Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. "Kendine iyi bak" deme bana. Nokta koyma. Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem… Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı? Sahiden..., gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?………. Peki o zaman. Senin istediğn gibi olsn. Öyleyse...Sen de "KENDİNE İYİ BAK." Kendine Iyi Bak derler, kurşunu kafana sıkıp giderler. http://video.google.com/videoplay?docid=2584809104940173176#buda okumaya üşenenler için videosu videoda da çok güzel okumuşlar
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
|