Imperia Online Turkey  
Nisan 25, 2024, 04:28:03 ÖS *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.
E-posta adresinize aktivasyon iletisi gelmediyse lütfen buraya tıklayın.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
 
   Ana Sayfa   Yardım Ara Giriş Yap Kayıt  
Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 16   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sevdiğiniz şiirler...  (Okunma Sayısı 79277 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Buny@S
Ziyaretçi
« Yanıtla #60 : Mart 28, 2010, 05:40:10 ÖÖ »

 
 
 
 
  ALLAHAISMARLADIK

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.

Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.

Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.

Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

 Faruk Nafiz Çamlıbel
 

 DOST BİLDİKLERİM

Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
İçimde ümitti dost bildiklerim
Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Bırakıp da gitti dost bildiklerim
Hepsi varken baharımda, yazımda:
Kışın bir burukluk kaldı ağzımda
Seneler senesi oysa gözümde
Cihana eşitti dost bildiklerim
Nerde o sözlere kandığım günler?
Her gülen yüzü dost sandığım günler
Acıdan kahrolup yandığım günler
Ta canıma yetti dost bildiklerim
Meydana çıkalı asil çehreler
Aydınlanmaz oldu artık geceler
Yalanlar tükendi, indi maskeler
Birer birer bitti dost bildiklerim
Korkar oldum bana *dostum* diyenden
Yoksa yok olandan, varsa yiyenden
Ne onlardan eser kaldı ne benden
Beni benden etti dost bildiklerim

 ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Kayıtlı
Buny@S
Ziyaretçi
« Yanıtla #61 : Mart 28, 2010, 10:24:04 ÖÖ »


BEKLEYENLER İÇİN

Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.

Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım


 ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN


Beklenen


Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
 

Necip Fazıl Kısakürek
Kayıtlı
KankAs
Muhammed
Teğmen
***

Karma: +55/-153
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 148


(üç bacaklı kuzgun) Jumong Muhyul San


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #62 : Mart 28, 2010, 04:03:32 ÖS »

arkadaslar hepinizin şiirleri cok guzel Grin
Kayıtlı

sado
BALTA_ZAR
Er
*

Karma: +32/-13
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 22



Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #63 : Mart 28, 2010, 08:58:00 ÖS »

Yaş Otuz Beş

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.


Cahit Sıtkı Tarancı
Kayıtlı

Sen Yolcu Bu Yalan Dünya Hancıdır
Öyle Bir Gün Varki Yürekte Sancıdır
Yer Gök Bir Olup Da Hesap Sorulunca
En Sevdiğin Bile Senden Davacıdır
Buny@S
Ziyaretçi
« Yanıtla #64 : Mart 28, 2010, 09:19:17 ÖS »

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

 AHMED ARİF




SEVDAN BENİ

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...

 AHMED ARİF
Kayıtlı
Buny@S
Ziyaretçi
« Yanıtla #65 : Mart 30, 2010, 01:46:25 ÖÖ »

Sevdigim şiirleri yayınladım burda son kez şiir yayınlayıp aranızdan ayrılıyorum herşey gönlünüzce olsun saglıcakla kalın  Cry  *rose*

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR

 

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
   Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
   Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

   İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
   Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
   Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
   Kopmaz kökler salmaktır oraya

   Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
   Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
   Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
   Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

   İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
   Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

   İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
   Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

   Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
   Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
   Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
   Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

   Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
   Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
   Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
   Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına   
   Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
   Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

                                Ataol BEHRAMOĞLU


Acılara Tutunmak


Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O, yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O, dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde
aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek
bulup bulup yitirmekmiş
düşsel bir oyuncağı
yalanmış hepsi yalan
sevmek diye bir şey vardı
sevmek diye bir şey yokmuş
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında
Yaşadım bir kaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde
acılardan artakalan
işte o bakışlarmış
kuğu diye gözlerimde
gün batımı bulutlarmış
yalanmış hepsi yalan
savrulup gitmek varmış
ayrı yörüngelerde...
 

Hasan Hüseyin Korkmazgil


Sende Kalmış


Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.

Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.

Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan hallerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.

Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam,
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam,
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam,
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.

Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.

Sende kalmış umudum, saadet çağım sende,
Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende,
Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende,
Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış.

Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa,
Sanki her noksanımı mecburum itirafa,
Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa
Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış.

Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek,
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek,
Kelime-i şahadet getirmem için gerek,
Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış.

Cemal SAFİ


Kalbini krdıgım üzdügüm herkesden ÖZÜR DİLİYORUM  *rose*
Kayıtlı
samast
Ziyaretçi
« Yanıtla #66 : Mart 30, 2010, 09:17:47 ÖS »

Benimkisi kopyala yapıştır degil orta okulda bir arkadaşımla beraber uydurdugumuz kıssa diyelim..

Arkadaş sevgisi
sevgi dolu köşesi
neşeliyiz neşeli
arkadaş sevgisi

kardeş gibi yakınız
bir birimizi sayarız
vurdugumuzu yıkarız
arkadaş sevgisi

gençlik işte 15 yıl oldu unutmamışım Smiley)))
Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #67 : Nisan 02, 2010, 11:48:45 ÖS »


BELKİ YİNE GELİRİM

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
Tükürsek cinayet sayılıyor artık
Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense
Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
Okuduğum bütün kitaplar paramparça
Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
Dizginlerini koparan bir at sanki bu
Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
                     

Ahmet TELLİ


BUGÜN GELEMEDİM Sad BELKİ YİNE GELİRİM  *rose*


ARKADAŞ 

Olmasın o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip ayrılsak da
Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş
Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardaş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gun gelir ayrılsak da
Seninle arkadaş

 Yılmaz Güney


Bugün beyin kanaması geçiren can dostum BEKİR'e Sad Bir an önce saglıgına kavuşması dilegi ile
« Son Düzenleme: Nisan 03, 2010, 02:21:11 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO » Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #68 : Nisan 03, 2010, 02:55:32 ÖÖ »


ZİLAN


Bu kara yazgıdır Zilan;
Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin
Sensiz de olmak kara yazgıdır kurban...
Bilisen
Kaç gece kaç gündüz adın sayıklamışam
İçimden atamamışam
Küçelerde yolun gözlemişem
El etmişem, işmar etmişem
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Ne zaman büyümüşsen farketmemişem
Ne zaman ellerin büyümüş
Ne zaman gözlerin büyümüş
Ne zaman börünmüşsen kara çarşafa
Bir gözlerin görmüşem ceylan kimin
Vurulmuşam.
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Daracık köçelere sığmamış sevdam
Seni Halilrahman'a sormuşam Anzılha'da
Urfa kalasında Nemrut köşküne adın kazımışam
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...

Şimdi gelin olisen telli duvaklı
Yine gülü misen biye?
Kara Şar'dan gelen deli oğlan deyi misen?
Sevdanı içime gömdüm bilesen
Bu kentin hampara taşlarına sır sakladım.
Üç kuruşluk başlık parasına değer miydi Zilan...
Bilirem dahlin yoktur bu işte.
Töreler böyle demiş
Yazgılar böyle çizmiş.
Kim karşı gelmiş ki sende gelesen.
Atalar boynumuz kıldan incedir demiş...

Her şafak seninle sökerdi Zilan.
Sıcak yaz geceleri seninle eserdi.
Ben siye şiirler okurdum.
Sen biye Urfa türkülerini...
Yediveren gülleri kimin açılırdın baharla
Karakoyun deresinden çiçekler getirirdin.
Önceleri inanmamıştım sevdigine.
Anladım zamanla.
Seni yitirmek kor kimin yaktı yüreğimi;
Acımı anla...

Kar ender yağardı Urfa'ya
Sevdamız yağan kar kimin aktı.
Hatırlı misen bir de tutkumuz
Yağmurda 'çömçe gelin' oynamaktı...
Şimdi sen mi gelin olisen Zilan?
Sevgin bir yanda Töreler diger yanda
Duydum ki 'KUMA' olimişsen
Akar suda saman çöpü gibi çaresiz
Ve de köle kimin İtaatkar, sessiz
Gidisen
Oldu mu ya?...
Kaçıncı asrını yaşamakta Harran'da toprak?

Bu kenti terkediyem Zilan.
Anzılha'da kutsal balıklar şahidim olsun ki
Bu kenti terkediyem...
Yasak mayın tarlalarını
Kaçakta kol verenleri
Can verenleri terkediyem...
Efsunlu akrepleri, çıyanları
Urfa kalasında kenetlenen
Efsane şahmaranı
Kümbetlerde barınan sahipsiz insanları, terkediyem.
Körpecik bedenine uzanan hoyrat elleri itmediğin için
Yıllardır söylenen ninniyi yazgı bellediğin için
Bu kenti terkediyem...
Bu sana son satırlarım Zilan...
Biliyem unutacaksan beni.
'Unutmam' deme biye
Davullar uranda unutmalısan.
Yoksa nasıl yaşayabilir
İnsan...

Hani nar ağaçları çiçek açardı ya
Hani Urfa divanı çalınırdı sıra gecelerinde.
İşte ben
Her çiçek açanda nar ağaçları
Ve söylenende Urfa türküleri
Seni ve gülüşünü hatırlayacağam...
Bundan böyle cigaramda dumansın
Kaçak tütünden sarılmış...
Her içime çekişte ağun yakacak beni.
Kendini düşünmedin
Beni düşünmedin
Sevdanı düşünmedin
Çocuklarını düşün.
Seni tutsak
Beni esrik eden töreler
Çocuklarını da yakacak bir gün...

Bu kara yazgı değildir ZİLAN...
Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin
Sensiz olmak da kara yazgı değildir kurban...
Bu çağlar boyu insanları kul eden
Bağnazlıktır.
Ki yıkılacak.
Bilesen ZİLAN
Sen görmesen de
Ben görmesen de
Ceylan gözlü çocukların görecek ZİLAN...

Not: Zilan 1968 yılında yaşanmış bir
Olaydan esinlenerek yazılmıştır. Şive ile okunması gerekir.
Urfa'daki feodal düzenin hala devam ettiğini söylemek şiirin niçin
Eskimediğini yanıtlamaktadır.
 

Celal Ülgen



http://www.dailymotion.com/video/x623sq_bedirhan-gokce-zilan_music
« Son Düzenleme: Nisan 03, 2010, 03:07:56 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO » Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #69 : Nisan 03, 2010, 02:09:43 ÖS »

Yar Olamadın
Güldüğün her yerden gül biter sanma
Sen beni ilk defa yaralamadın
Ben sana kul köle olurdum amma
Sen bana bir günlük yar olamadın

Bu kadar yüklenmek var mı susana
Yerimde olupta çıldırmasana
Ben gönül köşkümü açtmda sana
Sen sokak kapını aralamadın

Hançerle mavzerle yıkılmazdım da
Süründüm aklımı senle bozdum da
Ben sana yüzlerce roman yazdım da
Sen bana bir satır karalamadın

Onbinde bir kula nasip olsam da
Kadrimi bilmedin nimet olsam da
Ben senın bağına rahmet olsam da
Sen benim dağıma kar olamadın

Kalplere şifalar sunan meyvaydım
Her keyfe kedere derde devaydım
Ben senin bahtına gülen ayvaydım
Sen bana ağlayan nar olamadın

Yıllara mal oldu gözümden düşmen
Ey şimdi aynayla kavgalı düşman
Her zaman mahçupsan her zaman pişman
Sen kendine yar olamadın
 

Cemal Safi


http://www.facebook.com/video/video.php?v=103962582949194
Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #70 : Nisan 04, 2010, 06:09:12 ÖÖ »

Yüz yüze gelmeden Ölmekte Mi var

Gel de bitsin hasret bunca yıl oldu
Bahar geldi geçti zemheri oldu
Dizde takat kalmadı dilim lal oldu
Teller kopuk, mızrap kırık, sözüm dar
Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var

Özüne sözüne kurban olduğum
Yoluna izine yüzüm sürdüğüm
Gündüz düşlediğim gece gördüğüm
Yollar uzak, mevsim soğuk, hava kar
Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var

Gönlüm sürgün oldu gurbet ellere
Yüzüm gülmez oldu ömür geçti de
Son bir defa görsem dünya gözüyle
Sesim buruk, yüzüm soğuk, içim har
Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var

Özüne sözüne kurban olduğum
Yoluna izine yüzüm sürdüğüm
Gündüz düşlediğim gece gördüğüm
Yollar uzak, mevsim soğuk, hava kar
Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var…

 

Bedirhan Gökçe


http://www.facebook.com/video/video.php?v=1370590778399
Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #71 : Nisan 05, 2010, 12:27:30 ÖÖ »

Seni Seviyordum
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri

Seni seviyordum ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte.

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı.

Ne güzeldiler sen bilmiyordun.

Ben Seni Seviyordum..

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalıyordu

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk.

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller

Ben seni seviyordum sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yagmurlar yağdı serin haziran aksamlarına

Derken bir gün uzaktan gördüm seni

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zaman ki gibi

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi..


Iclal Aydın


http://www.facebook.com/video/video.php?v=106124919399627&ref=mf#!/video/video.php?v=114228088589310

SENSİZ İSTANBUL

Balıkçılar ağlarını eskisi gibi çekmiyor
Pavuryaların eski lezzeti kalmadı
Bir keder rüzgârıdır esen bahçelerde
Ne güllerin rengi güzel ne meyvelerin tadı

Dalgın ve isteksiz tablalarda balıklar
Ağlamaklı bir hâli var istiridyelerin
Gidişinle birşeyler... oldu İstanbul'a
Yokluğun öyle dayanılmaz öyle derin...

Yakamozlar oynaşmıyor denizlerde şimdi
Yosun kokmuyor sahiller
Geçiyor yanımdan bir hüzün gibi kahır gibi
Birbirine sokulmuş sevgililer

Nasıl kıskanıyorum onları bilemezsin
Nasıl içimde birşeyler cız ediyor
Boş ve anlamsız bir zaman yaşadığım
Saatler avuçlarımdan kayıp gidiyor...

Vızır vızır otobüsler, dolmuşlar dört yanımda
Sonra bomboş bakışlar, o silik yüzler
Akşamlar ki alabildiğine mahzun gamlı
Ve kör bir gecenin karanlığı içinde gündüzler

Sabahları ayaklarım zor taşıyor beni
Sürüklenen bir çuval gibiyim caddelerde...
Üzülme akşamları kimse görmüyor ağladığımı
Köhne ve uzak bir meyhanede...

Söyle ne oldu bu şehre, bu İstanbul'a !!..
Nasıl sindirmiş her köşesine yokluğunu...
Bir zaman mutluydum seninle,
Bilmezdim sensizliğin böyle zehir zemberek olduğunu...

 
Ümit Yaşar OĞUZCAN

http://www.facebook.com/video/video.php?v=104271956251590&ref=mf
« Son Düzenleme: Nisan 05, 2010, 01:15:51 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO » Kayıtlı
c4nsu
Asii(cadıı) - Kontes Dracula
Binbaşı
*****

Karma: +465/-420
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 890


ya sen...?


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #72 : Nisan 06, 2010, 12:04:12 ÖÖ »

Rıhtımda   
     
Bir beyaz gemiydi ayıran onları
Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda
Simdi unuttum yüzünü kadının
Adamın gözleri aklımda

Kana bulanmış bıçaklar gibi
Uzun kirpikleri ıslaktı
Adam dertli, adam darmadağın
Dokunsalar ağlayacaktı

Adam bitkindi, adam seviyordu
Kalan kederdi, giden gemiyse
Tas olduğu içindir dedim
Rıhtım taşları erimediyse

Derken bir düdük ottu ansızın
Bembeyaz gemi gitgide ufaldı
Korkunç yalnızlığıyla baş başa
Rıhtımda bir adam kaldı
.

Ümit Yaşar Oğuzcan
Kayıtlı

"Kişi başına düşen 'insan' sayısı her geçen gün azalıyor."
FORUM HEPİMİZİNN...!

'Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.'
J
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #73 : Nisan 07, 2010, 02:08:25 ÖÖ »

DAĞ RÜZGARI


Kaderde senden ayrı düşmek te varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim..
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere git diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış
Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum.

Yine de dayanmağa çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Her şeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanı başımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefeste benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok.

Ümit Yaşar OGUZCAN

http://www.facebook.com/?ref=home#!/video/video.php?v=106337936044992&ref=share
Kayıtlı
FAJNEGO
Ziyaretçi
« Yanıtla #74 : Nisan 07, 2010, 02:55:31 ÖÖ »

Her Dideden Gören O


Her dideden gören o, her yüzden görünen o
Ey göz anı görmesen de görür seni sevdiğin
Sanma ansız bir dem var, her demdir o sana yar
Sen yar olmasan dahi yardı sana sevdiğin

İsteyen seni odur, sen anı istemesen
Dileyen senden ön o, sen anı dilemesen
Bildiren sana odur, sen anı bilmesen
Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin

Gafil olsan aşina sanma ki gafil odur
Ger dile ger dileme emrine kafil odur
Bi-gane sensin ana, bil sana vasıl odur
Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin

Sen müridim deme kim istemiş murad anın
Sen zakirim deme kim zikr eden o, yad anın
Gamı şadıbir dem et, gam anındır şad anın
Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin

HULUSİ yardır gören baktığın ve gördüğün
Sen erdim deme ana ermiş sana erdiğin
Canını alan odur, yoluna can verdiğin
Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin
 

Es Seyyid Osman Hulusi Efendi


http://www.izlesene.com/video/muzik-bedirhan-gokce-sana-sevdigim/805227
Kayıtlı
Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 16   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

MySQL Kullanıyor PHP Kullanıyor Powered by SMF 1.1.12 | SMF © 2006-2009, Simple Machines LLC XHTML 1.0 Uyumlu! CSS Uyumlu!