Buny@S
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #60 : Mart 28, 2010, 05:40:10 ÖÖ » |
|
ALLAHAISMARLADIK
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git... Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı Andırıyor ışıksız evinde pencereler. Biraz yeşermek için beklesin artık kışı Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.
Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna, Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz: Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna, Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü, Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim. Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü, Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.
Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü Daha candan görürüm senden uzaklaşınca. Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü: Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git. Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Faruk Nafiz Çamlıbel
DOST BİLDİKLERİM
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem İçimde ümitti dost bildiklerim Ne zaman yıkılıp yere düştüysem Bırakıp da gitti dost bildiklerim Hepsi varken baharımda, yazımda: Kışın bir burukluk kaldı ağzımda Seneler senesi oysa gözümde Cihana eşitti dost bildiklerim Nerde o sözlere kandığım günler? Her gülen yüzü dost sandığım günler Acıdan kahrolup yandığım günler Ta canıma yetti dost bildiklerim Meydana çıkalı asil çehreler Aydınlanmaz oldu artık geceler Yalanlar tükendi, indi maskeler Birer birer bitti dost bildiklerim Korkar oldum bana *dostum* diyenden Yoksa yok olandan, varsa yiyenden Ne onlardan eser kaldı ne benden Beni benden etti dost bildiklerim
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Buny@S
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #61 : Mart 28, 2010, 10:24:04 ÖÖ » |
|
BEKLEYENLER İÇİN
Bir ayak sesi duymayayım Kapıya koşuyorum Gelen sen misin diye Bir sarı saç görmeyeyim Yüreğim burkuluyor Ağlamaklı oluyorum Her şey bana seni hatırlatıyor Gökyüzüne baksam Gözlerinin binlercesini görürüm Bir rüzgar değse yüzüme Ellerini düşünmeden edemem Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer Tadı senden gelir Yediğim yemişlerin İçtiğim içkilerin Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı Bu emsalsiz hüzün Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum Uykulardan korkuyorum artık Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda Durabilir sevincinden Zaman çıldırabilir Çünkü benim dünyamda Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
Bir çocuk doğmayı bekler Bir ağır hasta ölmeyi Bitkiler yağmur ve güneşi bekler Yalnız bir kadın sevilmeyi Ve düşün ki bir adam İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi Seni bekler Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar Pencerem kapalı duracak Rüzgar gelmesin diye Artık perdeleri açmayacağım Gün ışığı girmesin diye Sonra kahrolacağım Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta Ve günlerce gecelerce haykıracağım Nerdesin diye, nerdesin diye
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin Biliyorum Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek Yıllarca sonra Öldüğüm gün bile gelsen Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup Çocuklar gibi sevineceğim Kalkıp sarılacağım ellerine Uzun uzun ağlayacağım
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
KankAs
Muhammed
Teğmen
Karma: +55/-153
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 148
(üç bacaklı kuzgun) Jumong Muhyul San
|
|
« Yanıtla #62 : Mart 28, 2010, 04:03:32 ÖS » |
|
arkadaslar hepinizin şiirleri cok guzel
|
|
|
Kayıtlı
|
sado
|
|
|
BALTA_ZAR
Er
Karma: +32/-13
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 22
|
|
« Yanıtla #63 : Mart 28, 2010, 08:58:00 ÖS » |
|
Yaş Otuz Beş
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı
|
|
|
Kayıtlı
|
Sen Yolcu Bu Yalan Dünya Hancıdır Öyle Bir Gün Varki Yürekte Sancıdır Yer Gök Bir Olup Da Hesap Sorulunca En Sevdiğin Bile Senden Davacıdır
|
|
|
Buny@S
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #64 : Mart 28, 2010, 09:19:17 ÖS » |
|
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini...
AHMED ARİF
SEVDAN BENİ
Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...
AHMED ARİF
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Buny@S
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #65 : Mart 30, 2010, 01:46:25 ÖÖ » |
|
Sevdigim şiirleri yayınladım burda son kez şiir yayınlayıp aranızdan ayrılıyorum herşey gönlünüzce olsun saglıcakla kalın YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Ataol BEHRAMOĞLU Acılara Tutunmak
Acı çekmek özgürlükse Özgürdük ikimiz de O, yuvasız çalıkuşu Bense kafeste kanarya O, dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm yüreğimi Başkaldıran dizelere Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimiz de elleri çığlık çığlık yanyana iki dünya ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik buluşmuştuk bir kavşakta unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi şarkımıza dalmıştık mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan sevmek diye bir şey vardı sevmek diye bir şey yokmuş Acı çektim günlerce Acı çektim susarak Şu kısacık konutlukta Deprem kargaşasında Yaşadım bir kaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde acılardan artakalan işte o bakışlarmış kuğu diye gözlerimde gün batımı bulutlarmış yalanmış hepsi yalan savrulup gitmek varmış ayrı yörüngelerde...
Hasan Hüseyin Korkmazgil Sende Kalmış
Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim, Saçlarına hasreti tanımayan hallerim, Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.
Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam, Avunabilmek için bir tavla atıyorsam, Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam, Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.
Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok. Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok. Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok. Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.
Sende kalmış umudum, saadet çağım sende, Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende, Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende, Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış.
Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa, Sanki her noksanımı mecburum itirafa, Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış.
Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek, Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek, Kelime-i şahadet getirmem için gerek, Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış.
Cemal SAFİ Kalbini krdıgım üzdügüm herkesden ÖZÜR DİLİYORUM
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
samast
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #66 : Mart 30, 2010, 09:17:47 ÖS » |
|
Benimkisi kopyala yapıştır degil orta okulda bir arkadaşımla beraber uydurdugumuz kıssa diyelim.. Arkadaş sevgisi sevgi dolu köşesi neşeliyiz neşeli arkadaş sevgisi kardeş gibi yakınız bir birimizi sayarız vurdugumuzu yıkarız arkadaş sevgisi gençlik işte 15 yıl oldu unutmamışım )))
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #67 : Nisan 02, 2010, 11:48:45 ÖS » |
|
BELKİ YİNE GELİRİM
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı "Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi Tükürsek cinayet sayılıyor artık Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum Okuduğum bütün kitaplar paramparça Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zaptedilmez bir kırma isteği Dizginlerini koparan bir at sanki bu Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
Ahmet TELLİBUGÜN GELEMEDİM BELKİ YİNE GELİRİM ARKADAŞ
Olmasın o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gün gelip ayrılsak da Seninle arkadaş
Bir kıvılcım düşer önce Büyür yavaş yavaş Bir bakarsın volkan olmuş Yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu Ne ana ne kardaş Bu en güzel bu en sıcak Duygudur arkadaş
Ortak olmak her sevince Her derde kedere Ve yürümek ömür boyu Beraberce el ele
Olmayacak o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gun gelir ayrılsak da Seninle arkadaş
Yılmaz GüneyBugün beyin kanaması geçiren can dostum BEKİR'e Bir an önce saglıgına kavuşması dilegi ile
|
|
« Son Düzenleme: Nisan 03, 2010, 02:21:11 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO »
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #68 : Nisan 03, 2010, 02:55:32 ÖÖ » |
|
ZİLAN
Bu kara yazgıdır Zilan; Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin Sensiz de olmak kara yazgıdır kurban... Bilisen Kaç gece kaç gündüz adın sayıklamışam İçimden atamamışam Küçelerde yolun gözlemişem El etmişem, işmar etmişem Sen gülmüş geçmişsen Zilan... Ne zaman büyümüşsen farketmemişem Ne zaman ellerin büyümüş Ne zaman gözlerin büyümüş Ne zaman börünmüşsen kara çarşafa Bir gözlerin görmüşem ceylan kimin Vurulmuşam. Sen gülmüş geçmişsen Zilan... Daracık köçelere sığmamış sevdam Seni Halilrahman'a sormuşam Anzılha'da Urfa kalasında Nemrut köşküne adın kazımışam Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Şimdi gelin olisen telli duvaklı Yine gülü misen biye? Kara Şar'dan gelen deli oğlan deyi misen? Sevdanı içime gömdüm bilesen Bu kentin hampara taşlarına sır sakladım. Üç kuruşluk başlık parasına değer miydi Zilan... Bilirem dahlin yoktur bu işte. Töreler böyle demiş Yazgılar böyle çizmiş. Kim karşı gelmiş ki sende gelesen. Atalar boynumuz kıldan incedir demiş...
Her şafak seninle sökerdi Zilan. Sıcak yaz geceleri seninle eserdi. Ben siye şiirler okurdum. Sen biye Urfa türkülerini... Yediveren gülleri kimin açılırdın baharla Karakoyun deresinden çiçekler getirirdin. Önceleri inanmamıştım sevdigine. Anladım zamanla. Seni yitirmek kor kimin yaktı yüreğimi; Acımı anla...
Kar ender yağardı Urfa'ya Sevdamız yağan kar kimin aktı. Hatırlı misen bir de tutkumuz Yağmurda 'çömçe gelin' oynamaktı... Şimdi sen mi gelin olisen Zilan? Sevgin bir yanda Töreler diger yanda Duydum ki 'KUMA' olimişsen Akar suda saman çöpü gibi çaresiz Ve de köle kimin İtaatkar, sessiz Gidisen Oldu mu ya?... Kaçıncı asrını yaşamakta Harran'da toprak?
Bu kenti terkediyem Zilan. Anzılha'da kutsal balıklar şahidim olsun ki Bu kenti terkediyem... Yasak mayın tarlalarını Kaçakta kol verenleri Can verenleri terkediyem... Efsunlu akrepleri, çıyanları Urfa kalasında kenetlenen Efsane şahmaranı Kümbetlerde barınan sahipsiz insanları, terkediyem. Körpecik bedenine uzanan hoyrat elleri itmediğin için Yıllardır söylenen ninniyi yazgı bellediğin için Bu kenti terkediyem... Bu sana son satırlarım Zilan... Biliyem unutacaksan beni. 'Unutmam' deme biye Davullar uranda unutmalısan. Yoksa nasıl yaşayabilir İnsan...
Hani nar ağaçları çiçek açardı ya Hani Urfa divanı çalınırdı sıra gecelerinde. İşte ben Her çiçek açanda nar ağaçları Ve söylenende Urfa türküleri Seni ve gülüşünü hatırlayacağam... Bundan böyle cigaramda dumansın Kaçak tütünden sarılmış... Her içime çekişte ağun yakacak beni. Kendini düşünmedin Beni düşünmedin Sevdanı düşünmedin Çocuklarını düşün. Seni tutsak Beni esrik eden töreler Çocuklarını da yakacak bir gün...
Bu kara yazgı değildir ZİLAN... Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin Sensiz olmak da kara yazgı değildir kurban... Bu çağlar boyu insanları kul eden Bağnazlıktır. Ki yıkılacak. Bilesen ZİLAN Sen görmesen de Ben görmesen de Ceylan gözlü çocukların görecek ZİLAN... Not: Zilan 1968 yılında yaşanmış bir Olaydan esinlenerek yazılmıştır. Şive ile okunması gerekir. Urfa'daki feodal düzenin hala devam ettiğini söylemek şiirin niçin Eskimediğini yanıtlamaktadır.
Celal Ülgenhttp://www.dailymotion.com/video/x623sq_bedirhan-gokce-zilan_music
|
|
« Son Düzenleme: Nisan 03, 2010, 03:07:56 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO »
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #69 : Nisan 03, 2010, 02:09:43 ÖS » |
|
Yar Olamadın Güldüğün her yerden gül biter sanma Sen beni ilk defa yaralamadın Ben sana kul köle olurdum amma Sen bana bir günlük yar olamadın
Bu kadar yüklenmek var mı susana Yerimde olupta çıldırmasana Ben gönül köşkümü açtmda sana Sen sokak kapını aralamadın
Hançerle mavzerle yıkılmazdım da Süründüm aklımı senle bozdum da Ben sana yüzlerce roman yazdım da Sen bana bir satır karalamadın
Onbinde bir kula nasip olsam da Kadrimi bilmedin nimet olsam da Ben senın bağına rahmet olsam da Sen benim dağıma kar olamadın
Kalplere şifalar sunan meyvaydım Her keyfe kedere derde devaydım Ben senin bahtına gülen ayvaydım Sen bana ağlayan nar olamadın
Yıllara mal oldu gözümden düşmen Ey şimdi aynayla kavgalı düşman Her zaman mahçupsan her zaman pişman Sen kendine yar olamadın
Cemal Safi http://www.facebook.com/video/video.php?v=103962582949194
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #70 : Nisan 04, 2010, 06:09:12 ÖÖ » |
|
Yüz yüze gelmeden Ölmekte Mi var
Gel de bitsin hasret bunca yıl oldu Bahar geldi geçti zemheri oldu Dizde takat kalmadı dilim lal oldu Teller kopuk, mızrap kırık, sözüm dar Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var
Özüne sözüne kurban olduğum Yoluna izine yüzüm sürdüğüm Gündüz düşlediğim gece gördüğüm Yollar uzak, mevsim soğuk, hava kar Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var
Gönlüm sürgün oldu gurbet ellere Yüzüm gülmez oldu ömür geçti de Son bir defa görsem dünya gözüyle Sesim buruk, yüzüm soğuk, içim har Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var
Özüne sözüne kurban olduğum Yoluna izine yüzüm sürdüğüm Gündüz düşlediğim gece gördüğüm Yollar uzak, mevsim soğuk, hava kar Yüz yüze gelmeden ölmekte mi var…
Bedirhan Gökçehttp://www.facebook.com/video/video.php?v=1370590778399
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #71 : Nisan 05, 2010, 12:27:30 ÖÖ » |
|
Seni Seviyordum Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte.
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı.
Ne güzeldiler sen bilmiyordun.
Ben Seni Seviyordum..
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk.
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller
Ben seni seviyordum sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yagmurlar yağdı serin haziran aksamlarına
Derken bir gün uzaktan gördüm seni
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi..
Iclal Aydın http://www.facebook.com/video/video.php?v=106124919399627&ref=mf#!/video/video.php?v=114228088589310 SENSİZ İSTANBUL
Balıkçılar ağlarını eskisi gibi çekmiyor Pavuryaların eski lezzeti kalmadı Bir keder rüzgârıdır esen bahçelerde Ne güllerin rengi güzel ne meyvelerin tadı
Dalgın ve isteksiz tablalarda balıklar Ağlamaklı bir hâli var istiridyelerin Gidişinle birşeyler... oldu İstanbul'a Yokluğun öyle dayanılmaz öyle derin...
Yakamozlar oynaşmıyor denizlerde şimdi Yosun kokmuyor sahiller Geçiyor yanımdan bir hüzün gibi kahır gibi Birbirine sokulmuş sevgililer
Nasıl kıskanıyorum onları bilemezsin Nasıl içimde birşeyler cız ediyor Boş ve anlamsız bir zaman yaşadığım Saatler avuçlarımdan kayıp gidiyor...
Vızır vızır otobüsler, dolmuşlar dört yanımda Sonra bomboş bakışlar, o silik yüzler Akşamlar ki alabildiğine mahzun gamlı Ve kör bir gecenin karanlığı içinde gündüzler
Sabahları ayaklarım zor taşıyor beni Sürüklenen bir çuval gibiyim caddelerde... Üzülme akşamları kimse görmüyor ağladığımı Köhne ve uzak bir meyhanede...
Söyle ne oldu bu şehre, bu İstanbul'a !!.. Nasıl sindirmiş her köşesine yokluğunu... Bir zaman mutluydum seninle, Bilmezdim sensizliğin böyle zehir zemberek olduğunu...
Ümit Yaşar OĞUZCAN http://www.facebook.com/video/video.php?v=104271956251590&ref=mf
|
|
« Son Düzenleme: Nisan 05, 2010, 01:15:51 ÖÖ Gönderen: FAJNEGO »
|
Kayıtlı
|
|
|
|
c4nsu
Asii(cadıı) - Kontes Dracula
Binbaşı
Karma: +465/-420
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 890
ya sen...?
|
|
« Yanıtla #72 : Nisan 06, 2010, 12:04:12 ÖÖ » |
|
Rıhtımda Bir beyaz gemiydi ayıran onları Kadın güvertedeydi, adam rıhtımda Simdi unuttum yüzünü kadının Adamın gözleri aklımda
Kana bulanmış bıçaklar gibi Uzun kirpikleri ıslaktı Adam dertli, adam darmadağın Dokunsalar ağlayacaktı
Adam bitkindi, adam seviyordu Kalan kederdi, giden gemiyse Tas olduğu içindir dedim Rıhtım taşları erimediyse
Derken bir düdük ottu ansızın Bembeyaz gemi gitgide ufaldı Korkunç yalnızlığıyla baş başa Rıhtımda bir adam kaldı .
Ümit Yaşar Oğuzcan
|
|
|
Kayıtlı
|
"Kişi başına düşen 'insan' sayısı her geçen gün azalıyor." FORUM HEPİMİZİNN...!
'Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.' J
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #73 : Nisan 07, 2010, 02:08:25 ÖÖ » |
|
DAĞ RÜZGARI
Kaderde senden ayrı düşmek te varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim.. Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum.
Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Her şeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda ol İster yanı başımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıran Sudan, havadan, güneşten yüce varlık Sen, o tek sevgi içimde Sen görebildiğim tek aydınlık
Bir nefeste benim için al Havasızlıktan öldürme beni Bulutlara, yıldızlara benim için de bak Susadım diyorsam Bir yudum su içmelisin Ben yorulduysam sen uyumalısın Ellerim sevilmek istiyor Saçlarım okşanmak istiyor Dudaklarım öpülmek istiyor Anlamalısın.
Ağaçların yeşili kalmadı Gökyüzünün mavisi yok Bu dağlar o dağlar değil Rüzgarında kekik kokusu yok Kim bu çaresiz adam Bu kan çanağı gözler kimin Kaç gecedir uykusu yok Gündüzü yok Gecesi yok Yok Yok Anladım Sensiz yaşanmaz bu dünyada İmkanı yok.
Ümit Yaşar OGUZCAN http://www.facebook.com/?ref=home#!/video/video.php?v=106337936044992&ref=share
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
FAJNEGO
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #74 : Nisan 07, 2010, 02:55:31 ÖÖ » |
|
Her Dideden Gören O
Her dideden gören o, her yüzden görünen o Ey göz anı görmesen de görür seni sevdiğin Sanma ansız bir dem var, her demdir o sana yar Sen yar olmasan dahi yardı sana sevdiğin
İsteyen seni odur, sen anı istemesen Dileyen senden ön o, sen anı dilemesen Bildiren sana odur, sen anı bilmesen Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin
Gafil olsan aşina sanma ki gafil odur Ger dile ger dileme emrine kafil odur Bi-gane sensin ana, bil sana vasıl odur Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin
Sen müridim deme kim istemiş murad anın Sen zakirim deme kim zikr eden o, yad anın Gamı şadıbir dem et, gam anındır şad anın Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin
HULUSİ yardır gören baktığın ve gördüğün Sen erdim deme ana ermiş sana erdiğin Canını alan odur, yoluna can verdiğin Sen yar olmasan dahi yardır sana sevdiğin
Es Seyyid Osman Hulusi Efendi http://www.izlesene.com/video/muzik-bedirhan-gokce-sana-sevdigim/805227
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
|