Styks
Tercüman
Translator
Karma: +482/-145
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 299
İşte meydan! İşte can!
|
|
« : Mayıs 15, 2009, 12:03:25 ÖÖ » |
|
Herşey sende gizli...
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can yücel
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksin... Sokağa fırlayacaksın... Sokaklar da dar gelecek... Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldigi gibi... Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü... Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin... Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan... "Önemli olan saglik." "Yaşamak güzel." "Boş ver, her şey unutulur." Sen hiçbirini duymayacaksin... Göz yaşlarindan etrafı göremez hale geleceksin... Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin... Hep ondan bahsetmek isteyeceksin... "Ölüme çare bulundu" ya da "Yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp Ne dedin?" diye sormayacaksin... Yalnız kalmak isteyeceksin... Hem de kalabaliklarin arasında kaybolmak... Ikisi de yetmeyecek... Geçmişi düşüneceksin... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak... Onunla geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin... Gittigin yerlere gitmek... Bu sana hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksin... Biri sana içindeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksin... Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin... Hayatinin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksin.... Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin... Herkesi ona benzetip... Kimseyi onun yerine koyamayacaksin... Hiçbir şey oyalamayacak seni... Ilaçlara sığınacaksın... Birkaç saat kafani bulandiran ama asla onu unutturmayan. Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren... Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek... Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin... Uyumak zor, uyanmak kolay olacak... Sabahi iple çekeceksin... Bazen de "Hiç günes doğmasa" diyeceksin... Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler... Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin... Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin ... Nafile... Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek... Rüyalar göreceksin, gerçek olmasini istedigin... Her siçrayarak uyandiginda onun adini söyledigini fark edeceksin... Telefonun çalmasini bekleyeceksin... Aramayacagini bile bile... Her çaldiginda yüregin ağzına gelecek... Ağlamakli konuşacaksın arayanlarla... Yüreğin burkulacak... Canın yanacak... Bir daha sevmemeye yemin edeceksin... Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden... Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın... Defalarca aradığı günlerin kiymetini bilmedigin için kendinden nefret edeceksin... Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin... Onunla hiçbir aninin olmadigi bir yerlere gidip yerleşmek... Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... Bu umut seni gitmekten alıkoyacak... Gel gitler içinde yasayacaksın... Buna yaşamak denirse... Razı mısın bütün bunlara...? Hazir mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...? O halde aşık olabilirsin
CAN DÜNDAR
Sizin ?
|
|
|
Kayıtlı
|
Lütfen sadece çeviri hatalarında bana mesaj atın.
|
|
|
_LoNeSoMe_
BaybarS / muptiii ١٩٥٤
Teğmen
Karma: +53/-24
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 109
|
|
« Yanıtla #1 : Mayıs 15, 2009, 12:55:00 ÖÖ » |
|
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
KALBİM
Kalbim Neden hep olmazlarda Neden hep çıkmaz sokaklarda Kalbim Dayanmak artık kolay değil Bırakacak gibisin yarı yolda Sevdin olmadı Bir dünya istedin kardeşçe Olamadı
Fikret KIZILOK
MIRILDANDIKLARIM
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler? Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, Giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları, Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hâlâ sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum 'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hâlâ bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim Senin ve benim , yani bizim için...
Murathan MUNGAN
GEÇEN ZAMAN
Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim... -Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler. Güneş, getir bir bayram sabahını. Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak?
Ziya Osman SABA
|
|
|
Kayıtlı
|
Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: Doğru söyleyen ve doğru anlayan.
|
|
|
imperialis
|
|
« Yanıtla #2 : Mayıs 15, 2009, 06:48:34 ÖÖ » |
|
yürümek; yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye karanlığın gözüne bakarak yürümek.. yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek .. yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek .. yürümek; yürekten gülerekten yürümek ... NAZIM HİKMET Benim düşlerimin içinde O uyuyordu,duyuyordum. Ben bir uykusunda onun, Bir düş'ünde bulundum... Uyuyordu,duyuyordu, Avundum. II Benim düşlerimin içinde O uyumuyordu,biliyordum. Ben ne bir uykusunda onun, Ne de bir düş'ünde bulundum... Bulunsaydım, Vururdum.... (Özdemir Asaf)sanırım Korku dağlarının yürekçisi, Olum denizlerinin kürekçisi; Öyle suskun oturuyor şişesinin basında, İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi, Onu kirmiş olmalı yaşamında birisi. Dinledikçe susması, düşündükçe susması... Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi, Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası. (Özdemir Asaf) Bir cam, Aldanmış, Kendini ayna sanmış (Özdemir Asaf )
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
c4nsu
Asii(cadıı) - Kontes Dracula
Binbaşı
Karma: +465/-420
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 890
ya sen...?
|
|
« Yanıtla #3 : Mayıs 16, 2009, 07:55:00 ÖÖ » |
|
Akıl Gözü seni bulmakdan önce aramak isterim seni sevmekten önce anlamak isterim seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim
ÖZDEMİR ASAF
O AKŞAM
Ceviz kırıyorlar, bakıyorum; Kabuğunu kırıyorlar cevizin. Ceviz çıkıyor.. Sonra oyunlarına dalıyor çocuklar.
Ben de bir ceviz alıyorum Cevizlerin içinden. Deniz çıkıyor benim cevizimden, Açılıyorum.
Gidiyorum o ceviz kabuğunda, Çocukluğumun oyunsuz bahçelerinden. Bir akşam o çocuk oyununda Alnıma yazılan o hüzün denizinden.
ÖZDEMİR ASAF
Özdemir Asaf ı çok severim uzun süredir şiir okumuyorum kaptırdım kendimi romanlara hatırladıklarım bunlar =)
|
|
|
Kayıtlı
|
"Kişi başına düşen 'insan' sayısı her geçen gün azalıyor." FORUM HEPİMİZİNN...!
'Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.' J
|
|
|
akpiyanist
|
|
« Yanıtla #4 : Mayıs 17, 2009, 10:21:30 ÖS » |
|
MUSTAFA KEMAL
dağ başını efkâr almış gümüş dere durmaz ağlar gözyaşından kana kesmiş gözlerim ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar ağlar ağlar cihan ağlar mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür altmış üç ilimiz altmış üç yetim yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer her geçen seni bizden parça parça götürür mustafa'm mustafa kemal'im
diz dövdüm gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna sakarya'nın suları nâmın söyleşir hemşehrim sakarya öksüz sakarya ankara'dan uçan kuşlar kemal'im der günler günü çağrışır kahrolur bulutlara karışır gök bulut yaşmak bulut uca dağlar dev boyunlu morca dağlar divan durmuş bekleşir mustafa'm mustafa kemal'im
nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin şol yüzünde güneş südü sıcaklık ellerinden öperim mustafa kemal senin dalın yaprağın biz senin fidanların biz bunları yapmadık sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal elsiz ayaksız bir yeşil yılan yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal hani bir vakitler kubilay'ı kestiler çün buyurdun kesenleri astılar sen uyudun asılanlar dirildi mustafa'm mustafa kemal'im
karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru yattığı yer nur olsun mustafa kemal ben ölümden korkmam diyor korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu değirmen döndü dolandı yıllar oldu bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir o bize öğretmedi kazan kaldırmasını günahı vebali öğretenin boynuna erdirip oldurana ana avrat sövmesini yüreğim kırıldı kanım kurudu var git karadeniz var git başımdan mızıka çalındı düğün mü sandın bir yol koyup gideni gelir mi sandın mustafa'm mustafa kemal'im
ankara'nın taşına bak tut ki baktım uzar gider efkârım çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım gözlerimin yaşına bak ankara kalesi'nde rasattepe'de bir akça şahan gezer dolanır yaşın yaşın mezarını aranır şu dünyanın işine bak mustafa'm mustafa kemal'im
Attila İLHAN (Kendi sesinden dinlemenizi tavsiye ederim)
|
|
« Son Düzenleme: Mayıs 17, 2009, 10:38:28 ÖS Gönderen: akpiyanist »
|
Kayıtlı
|
HERKES ÖLÜR AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAYAMAZ YAPTIKLARIMIZ SONSUZLUKTA YANKILANACAKTIR....
|
|
|
fnrbhce
|
|
« Yanıtla #5 : Mayıs 18, 2009, 06:14:43 ÖÖ » |
|
Sevipte Ne bulduk İçipte Ne OLduk Severken İsyankar İçerken Sarhoş Olduk Ask Dedik Sevda Dedik Sevilmeden Sevkat Bekledik Vurgun Yedik İsyan Ettik Hayatı Kendimize Zehir Ettik Ve Sonunda Anladıkki Biz Ne Ettiysek Kendimize Ettik Çünkü Biz Karşılıksız Sevdik
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
akpiyanist
|
|
« Yanıtla #6 : Mayıs 18, 2009, 10:52:34 ÖÖ » |
|
Sevipte Ne bulduk İçipte Ne OLduk Severken İsyankar İçerken Sarhoş Olduk Ask Dedik Sevda Dedik Sevilmeden Sevkat Bekledik Vurgun Yedik İsyan Ettik Hayatı Kendimize Zehir Ettik Ve Sonunda Anladıkki Biz Ne Ettiysek Kendimize Ettik Çünkü Biz Karşılıksız Sevdik
yazarı kim bunun güzelmiş
|
|
|
Kayıtlı
|
HERKES ÖLÜR AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAYAMAZ YAPTIKLARIMIZ SONSUZLUKTA YANKILANACAKTIR....
|
|
|
SkiER
|
|
« Yanıtla #7 : Mayıs 18, 2009, 06:18:09 ÖS » |
|
BİR YAZ GECESİ HATIRASI
İşveyle, fısıltıyla, gülüşle, Olmuş şeb-i sevdâ yine bî-hâb Oklar gibi saplanmada kalbe, Düştükçe semâdan yere mehtâb...
Bûseyle kilitlenmiş ağızlar Gözler neler eyler, neler işrâb; Uçmakta bu âteşli havâda Vuslat demi, bir kuş gibi, bîtâb... (Ahmet HAŞİM)
GENÇ YAŞIMDA FELEK VURDU BAŞIMA
Genç yaşımda felek vurdu başıma, Aldırdım elimden iki gözümü. Yeni değmiş idim yedi yaşıma, Kayıbettim baharımı, yazımı.
Bağlandım köşede, kaldım bir zaman Nice kimselere dedim el'aman. On onbeş yaşıma girince hemen, Yavaş yavaş düzen ettim sazımı.
Üçyüzonda gelmiş idim cihana, Dünyaya bakmadım ben kana kana. Kader böyle imiş, çiçek bahana Levh-i kalem kara yazmış yazımı.
Geçirdim ömrümü hevayı heves, Derdim bir kimseye değildir kıyas, Her zaman, her vakit kalbimde bu yas, Çarh-ı devran güldürmedi yüzümü.
Bir vefasız zalım yâre bağlandım, Tarih üçyüzotuzbeşte evlendim. Sekiz sene bir arada eğlendim, Zalım kâfir yetim koydu kuzumu.
Ele geniş, bana dünya dar oldu, Tahammülsüz gönlüm bikarar oldu. Günüm zindan, gecelerim zâr oldu, Kader ile bölemedim kozumu.
Veysel der dünyaya ben niye geldim, Her zaman ağladım, ne zaman güldüm? Gönlüme teselli kendimde buldum, Sabır ile teskin ettim özümü... (Aşık Veysel Şatıroğlu)
SON ŞİİRİ
Selam saygı hepinize, Gelmez yola gidiyorum. Ne şehire, ne de köye, Gelmez yola gidiyorum.
Gemi bekliyor limanda, Gideceğim bir ummanda, Gözüm kalmadı cihanda, Gelmez yola gidiyorum.
Eşim, dostum, yavrularım İşte benim sonbaharım. Veysel karanlık yollarım, Gelmez yola gidiyorum... (Aşık Veysel Şatıroğlu)
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
MotaRo
|
|
« Yanıtla #8 : Mayıs 21, 2009, 04:07:46 ÖÖ » |
|
Tek Hece (Aşk)
Var mı beni içinizde tanıyan? Yaşanmadan çözülmeyen sır benim. Kalmasa da şöhretimi duymayan, Kimliğimi tarif etmek zor benim...
Bülbül benim lisanımla ötüştü. Bir gül için can evinden tutuştu. Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü. Yangınımı söndürmedi kar benim...
Niceler sultandı, kraldı, şahtı. Benimle değişti talihi bahtı, Yerle bir eylerim taç ile tahtı, Akıl almaz hünerlerim var benim...
Kamil iken cahil ettim alimi, Vahşi iken yahşi ettim zalimi, Yavuz iken zebun ettim Selim'i, Her oyunu bozan gizli zor benim...
Yeryüzünde ben ürettim veremi. Lokman Hekim bulamadı çaremi. Aslı için kül eyledim Kerem'i. İbrahim'in atıldığı kor benim...
Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di. Hat'rım için yüce dağlar delindi. Bilek gücüm Ferhat ile bilindi. Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...
İlahimle Mevlana'yı döndürdüm. Yunus'umla öfkeleri dindirdim. Günahımla çok ocaklar söndürdüm. Mevla'danım, hayır benim, şer benim...
Benim için yaratıldı Muhammet! Benim için yağdırıldı o rahmet! Evliyanın sözündeki muhabbet, Enbiyanın yüzündeki nur benim...
Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da Görünmezim cismim de yok, resmim de Dil üzmezim, tek hece var ismimde Barınağım gönül denen yer benim...
Cemal Safi.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
MotaRo
|
|
« Yanıtla #9 : Mayıs 21, 2009, 04:39:43 ÖÖ » |
|
KIYAMETE KIRK KALA Can evindeki yerim hiç kolay dolmayacak Bakışını terk eden umudun olacağım Hiç bir gün mutluluğun dört dörtlük olmayacak Evlat acısı gibi içinde kalacağım
Seni geçilmez gören gönül gücünü yendim Vuslatından ziyade hasretini beğendim Sabrımla sarf ettiğin saadet sermayendim Kıymet körü kalbini kırıp kaybolacağım
Desende bu sevdayı başımdan savmalıyım Yeniden sevilmeli yeniden sevmeliyim Gözlerine nakışlı gönlüne dövmeliyim Seni hep hasretimin hapsinde bulacağım
Ne bir dost ne bir ahbap yerimi tutmayacak Ne bir söz ne bir sohbet seni avutmayacak Durmadıkça yüreğin beni unutmayacak Gözlerinden en tatlı uykunu çalacağım
Adını anmayacak kapını çalmayacak Bana yükseldi gönlüm sana alçalmayacak Gözyaşımın katresi sana kar kalmayacak Faiziyle ödetip hıncımı alacağım
Hainin sonu hüsran hani dil -şad olunan Çileni doldurmayan eksiğin kalacağım Kıyamete kırk kala gelmesi vaat olunan Şefaat beklediğin mesihin olacağım.
Cemal Safi.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
devilkiss
Global Moderator
Karma: +653/-176
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 1081
|
|
« Yanıtla #10 : Mayıs 21, 2009, 07:44:32 ÖÖ » |
|
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
CAHİT SITKI TARANCI
|
|
|
Kayıtlı
|
Alim ile sohbet etmek, lalü mercan incidir. Cahil ile sohbet etmek, günde bin can incitir.
|
|
|
maskkk1
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #11 : Mayıs 21, 2009, 08:16:19 ÖÖ » |
|
Atatürk yoktu Düşman coktu Atatürk geldi Düşmanı yendi tek bildiğim şiir bu k.bakmayın
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
imperialis
|
|
« Yanıtla #12 : Mayıs 21, 2009, 12:15:17 ÖS » |
|
Aşk 2 Kişiliktir
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
ATAOL BEHRAMOĞLU
KENDİNCE
Bilirim her düştüğünde yalnızsındır Ve her kalktığında nice dostlar Emanet selamlarkayıptaki tüm katılanlar Elçidir ömür bu merasimdeizniniz olursa kendince..! Yasak edilen sözler geçidi yine başımda Tutuklu bir benbir sen daha Hükümlü bir panik ortamında isimlerimiz hep sorguda Çözülen aşkların toplamında iklim çelişkisi Yaza yatık kışa ait bir dünya Baharların ortancısı nezaketen duvarlar ardında Pazarlık edilen bir bentartıda bir sen daha.. Uygar metinlere sığmayan yazılarım hep karaladım Kıvılcımla dar edilirken satırlarım Başım diksaygıyla cüzzamlı o toprağa sığındım Demlenirken sabır..! Aşklar oynadım sokak aralarında Hep mi ebehep demi yuman ? Adalet içerisinde ipli bir oyunda kaybolan Susması men edilen oyun oldum o yaşta Azarlanırken aşklarım aşık oldum belkide konuşmaya Aşık olan bir ben aşık olduğum bir sen daha ... (yazanı bilmiyorum)
|
|
« Son Düzenleme: Mayıs 21, 2009, 12:20:46 ÖS Gönderen: imperialis »
|
Kayıtlı
|
|
|
|
_LoNeSoMe_
BaybarS / muptiii ١٩٥٤
Teğmen
Karma: +53/-24
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 109
|
|
« Yanıtla #13 : Mayıs 31, 2009, 09:14:37 ÖS » |
|
İNSAN BİR YERDE KENDİNİ BIRAKMALI
İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere İnsan bir yerde kendini bırakmalı Hiçe saymalı düzenini dünyanın Zamana karşı koymalı Sıyrılmalı ayıplardan, korkulardan Küçük hesapları bir yana atmalı Yaşamalı şöyle alabildiğine Büyük delilikler yapmalı İçmeli Sevmeli Küfretmeli Adam öldürmeli Kendine bir başka gözle bakmalı İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere İnsan bir yerde kendini bırakmalı
Ümit Yaşar OĞUZCAN
|
|
|
Kayıtlı
|
Doğruyu konuşmak için iki kişi gerekir: Doğru söyleyen ve doğru anlayan.
|
|
|
arwen
Global Moderator
Karma: +612/-77
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 468
ben mevlana değilim önce adam ol sonra gel
|
|
« Yanıtla #14 : Mayıs 31, 2009, 09:28:59 ÖS » |
|
MAL BEYANI 1-Avsa adasinda üç daire, dört üçgen, bes dikdörtgen 2-Gökyüzünde bi bulut 3-Bitlis'te beş minare 4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili 5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı 6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü 7-Palandökende bir palan, iki döken 8-Kastamonu'da üç kasto 9-Üç fay hattı 10-Bir çarsamba, iki persembe, üç cuma 11-Dünyada mekan 12-Ahirette iman 13-Denizde kum 14-Uzayda yerçekimsizlik 15-Bi çuval gazoz kapagı 16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti 17-On sekiz saç biti 18-Biri ingilizce 6 adet küfür 19-Yirmi tane bos naylon po s et 20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht 21-Bi sürü saç sakal, kil, tüy, yün 22-Üç ayri parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank 23-Bi ayakkabı çekeceği 24-Iki büyük taş kütlesi 25-Bir adet agaç gölgesi 26-Üç kuş kanadı sesi 27-Bi sürü kedi köpek 28-Bi marmara denizi 29-Camına yaslanip seyredilen iki piliç çevirmeci 30-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu 31-Çalıp çalıp kaçılan bes melodili apartman zili 32-Nakit 15 kuruş 33-anne babadan kalma yarısı yasanmış bi ömür
bide bu hoşuma gidiyor
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım
Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde".
CAN YUCEL
|
|
|
Kayıtlı
|
İyi yaşlısı olmayan yerde iyi genç olmaz
|
|
|
|