Kendi takımımla bir kez daha gurur duydum bugün Büyük Altay'ımın Büyük Başkanı Ömer Hızlıok kimsenin yapamadığını yapıp çatır çatır konuştu milyonların önünde Gerçi zorla susturdular ama kimsenin yapamadığını çıkıp canlı yayında tereddüt etmeden yapması beni çok mutlu etti ve gerçekten gururlandırdı, bu takımı tutarak ne kadar doğru birşey yaptığımı birkez daha görmüş oldum

ŞU REZİLLİĞE BAKIN. TV8 DE ALTAY BAŞKANI TFF NİN 2Cİ VE 3 CÜ LİG TAKIMLARINA PUAN SİLME CEZASINA OLUMLU OY VERMELERİ KARŞILIĞINDA PARA TEKLİF ETTİĞİNİ SÖYLEDİ.. şikeci federasyon.

Sen yeniyor yazmılsın halbu ki YENEYOR yazınca Yenemiyor diye düzeltiyor... Yani kasıt var bence

Hile yok çarpıtmayın  Google amca bile olayın farkında 

bırak abi ya, çok basit bi hile bu..
önce 1-2 harf eksik yazarsın, google hemen sana şunu mu demek istedin der..
sonra sen üstteki yazıyı değiştirirsin..ortaya böyle bi şey çıkar

Hile yok, kendin dene ve gör 

Google`a "Galatasaray Fenerbahçeyi kadıköyde yeniyor" yazınca çıkan düzeltmeyi kes 

Tebrikler , bi tanesi 38 le olmuş ama güzel savaşlar

Teşekkürler. 

2 Madalyalı savaş daha eklenmiştir.

çok güzel bi video olmuş lig tv ye ve emeği geçen herkeze teşekkürler paylaşım için ercana da ayrıca teşekkür ederim

Rica ederim, evet gerçekten çok güzel bir çalışma ve duygulandım doğrusu..

DİKKAT ! izleyeceğiniz video yüksek derecede duygusal sahneler içermektedir. Tavsiye ediyorum..

http://www.youtube.com/watch?v=qhiaH9rmKjs&feature=share

Arkadaşlar lütfen yanlış anlamayın Burada Rahmetliyi yermek gibi bir niyetim yok. Kendiniz söylüyorsunuz dünyanın en güçlü takımı macaristandı diye. Modern futboldan uzak bir dönem bende o şartlara göre değerlendiriyorum. Avrupada çok büyük bir başarısı yok, dönemin en iyi ilk 20 oyuncusuna girebilir.

Atılan goller oynanan futbol mahalle maçı gibi 54 dünya kupası maçlarını yabancı bir kanalda izledim. Şu anda 2. ligte bile daha modern futbol oynanıyor.

Rahmetlinin mekanı cennet olsun.

Bende seni anlıyorum ama, bizde diyoruz ki o zamanki şartlara göre(saha,malzeme,futbol topu,bütçe,lojistik,tıp,dünya şartları,ülke şartları) oynanan futbol muhteşem..Para için değil, tutku ve forma aşkı için oynanan futbol var,her şey saf ve temiz.Sahada ve tribünde fair play var..şahsen şu anki endistriyel futbol yerine o yıllarda taraftar olmak isterdim.

Arda senin için bir efsane olabilir ama bana göre Metin Oktay'ın,Lefter'in pabucunun bağı olamaz.  

[http://www.kukreyenaslan.com/lefter-in--ardindan-makale,347.html]

Arkadaşlar siz 50 li yıllarda oynanan futbolu izledinizmi hiç. Savunma içler acısı biraz yeteneği olanın yıldız olduğu bir dönem. Lefter iyi oyuncuydu ama hiçbir zaman bir platini, beckenbauer in yanına yaklaşamadı. Avrupa ya gitti orda da fazla tutunamadı. Şimdinin Ardası gibi yer doldurdu ha görevini yaptı mı yaptı ancak yıldız dediğin adam görevini yapan değil çok daha fazlasını yapabilendir.

Kör öldü badem gözlü oldu demek istemiyorum da Fenerli arkadaşlar çok abartıyorlar. 50 sene sonraki kahramanları da Alex olur 

Sana yanıtı ben değil gs'lı bir siteden gs'lı bir yazar versin:
http://www.kukreyenaslan.com/lefter-in--ardindan-makale,347.html

    Örnek sporcu, efsane futbolcu Lefter’ i kaybettiğimizi öğrendim dün. Fevkalade üzüldüm, Yaşım itibariyle Türk Futbolunun efsanelerini sahada izleme şansını buldum. Sonraları pek çok önemli futbolcumuzu da izledim ama onların yerini tutan olmadı. Eskilerden aldığımız zevki asla hiçbirinden alamadık. En son Turgay’ ın jübilesinde izledim kendisini. Ne muhteşem bir şov yapmıştı Şöhretler Karmasında. Kimler yoktu o maçta. Rusya’ dan Yaşin ve Metrevelli, Romanya’ dan da galiba Nunweiller, Beşiktaş’ tan Yusuf ile Sanlı, Göztepe’ den kaleci Ali ve santrafor Fevzi. Fener’ den de tek hatırlayabildiğim Lefter. O Lefter 1965 veya 1966 da futbolu bırakmıştı. Turgay’ ın jübilesi 1968 de idi. İnanın tam bir fenomendi. Genç Yusuf ve Sanlı’ nın yanına gidip, onları iterek topu alıyor ve şov, slalom başlıyordu. Gerçi takım için veya kazanmak için değil, sadece kendi için oynuyordu o gün. Ama puan maçı olmaması, keyif maçı olması Lefter’ in fantezilerini büyük bir keyifle izlettirdi bizlere. Yasin de Galatasaray formasını ilk defa o maçta giydi.

   Metin ve Can ağabeylerimle sıkça beraberliklerim olmuştur. Bu haneye şeref de verdiler. Ama Lefter’ i ancak ve sadece izleyebildim. Hatırlayabildiğim kadar Trieste de İtalyanlara 40 metreden attığı gol, Mısırlılara Kahire’ de attığı 4 gol, meşhur Puskaş’ lı Macar takımına Mithatpaşa’ da attığı 2 gol, yine Mithatpaşa’ da (İnönü Stadına eskiden Mithatpaşa denirdi) bir Ağustos akşamı Espanyol’a 30 metreden frikikten attığı gol…. Bizim maçlarda attıklarını yazmak içimden pek gelmiyor. Unutamasam da onları hep unutmak istemişimdir.

Bir de dün Abdullah Kığılı Lefter’ in hayatında sadece bir penaltı kaçırdığını söyledi. Bir Kasımpaşa maçında top direkten dönmüş. Bir de Vefa maçında, çamurlu bir sahada Özcan’ dan dönen bir penaltısı vardır ki, o penaltı ertesi sezon Özcan’ ın Fener’ e transferine vesile olmuştur.
Lefter’ den bahsedip de Atina’ daki Milli maçta attığı iki golü yazmamak olmaz. Ben o zamana yetişemedim. Sulhi Garan’ ın 1948 senesinde Türkspor dergisine tefrika halinde yazdığı “Atina Seyahatinden Notlar” ından okudum. Binlerce kişi stad kapısında Türk kafilesini uğurlamış. Otobüste Dağ Başını Duman Almış’ ı bütün güçleriye söyleyerek ayrılmışlar stattan. Neler yaşamışlar, neler yaşatmışlar bizlere.

Bu efsanelerin bazılarının futboldan da kazandıkları iki kuruş, üç para. Başka türlü bir top oynarlardı o çamurlu pis sahalarda. Hırslarını da hiçbir şey engelleyemezdi. Ne onları durdurmak üzere başlarına musallat edilen müdafiler, ne çamur, ne öyle sahalarda kontrolü neredeyse imkansız bomba ağırlığına erişmiş top, ne de başka bir şey…

Nurda yatsın. Çok hoş anılar yaşattı bizlere. Allah geride kalan birkaç efsanemize de uzun ve afiyetli ömürler versin. Rıdvan Lefter’ i izleyemediğini söyledi. Ben pek çok defa izledim. Çok şanslı ve bu sebepten de çok mutluyum.

Lefter, bir Galatasaray maçını anlattı...
“Maçtan önce Moda’da, Mono Palas’ta kamptayız, bizim hastalardan biri, Galatasaraylılardan haber getirdi, Kamil ‘Baba Gündüz’e yalvarıyormuş:
- Baba, Lefter’i bana bırak adım attırmam!
‘Baba Gündüz’ benim ne mal olduğumu biliyor, ama Kamil de ısrarlı, bizim hocamız da Macar Molhar, bunu duyunca takımı değiştirdi, beni sağ içe, Can’ı sol içe aldı, Kamil üstüne gelmesin, diye.
Kamil iyi arkadaşım, ama bu futbol, maç başladı Kamil beni karşısında görmeyince, ‘Baba Gündüz’e bağırıyor:
‘Şimdi ne olacak diye?’
İçimden ‘görürsün’ diyorum. Takım kaptanıyım.
Can’la yer değiştirdim.
Can haklı, hoca kızmasın, diyor.
Kızarsa kızsın, ben kaptanım, Can’la yer değiştirdik, Kamil, istediği oldu diye memnun...
Üstüne gittim, bastı tekmeyi, sıçradım, bir çalım Kamil yerde, bir, iki, üç... O tekme atıyor, ben çalım...
O sırada bir frikik oldu. Turgay soluna duvar ördürüyor, en çok solundan korkuyor. Öyle  geldiğimi görenler doğrudan kaleye atacam sandılar, Niyazi’nin kulağına Arnavutça fısıldadım, topu sana vereceğim hazır ol, sola kaç dedim... Koştum geldim herkes şut beklerken Niyazi’ye bir pas, gol... Koştum, Turgay’a hep takılırdım, ne haber yine solundan yedin dedim.”
* * *
“İkinci golü de ben attım...
Hepimiz sarmaş dolaşız. Koştum saha kenarına, Muhittin Bulgurlu sarıldı, bu iş burada biter, diye bağırıyorum, bir kıyamet koptu, meğer biz sarılıp öpüşürken hakem Galatasaray’a santra yaptırmış, topu kapan Puşkaş Ergun üçüncü golü atmış...”
* * *
Hatırladık o maçı, ertesi gün bayram, Fenerbahçeliler çifte bayram yapmışlardı.
* * *

Lefter’de anı çok, İzmir’den hakem anısı...
Özel maça gitmişler, meğer hakem Lefter’e takanlardanmış, bir fırsat bulsa... O fırsatı da yakalamış, Lefter’i oyundan atmış, “Çık dışarı!” o da çıkmış, soyunma odasında giyiniyor... Gerisini Lefter’den dinleyin:
“Tam pantolonumu giyeceğim geldiler. Çıkar tekrar formayı giy. Binlerce kişi beni bekliyormuş, seyirci tutturmuş, hakem dışarı Lefter içeri diye... Hakem kararını değiştirmeyince, hakemi değiştirmişler, ben sahaya çıktım, yeni hakem oyna dedi, oynadım!”

DİP NOTU: Bu yazı 28 yıl önce, 23 Şubat 1984’te Hürriyet’te yayımlanan yazının özetidir..

Allah rahmet eylesinde anlatılan şehir efsanesi hakikaten efsaneymiş . Öküzün ölmesi değil de iki kişinin koca öküzü yemesi

Rahmetli Metin Oktay'ın yırtık olan ağları delmesi gibi 

          

   22 Aralık 1925'te, Rum bir balıkçıyla Türk bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Futbola Büyükada'da başladı. Taksim Spor Kulübü'nde yetişti. Taksim Kulübü yöneticileri kendisine lisans çıkartabilmek için 1941'de mahkeme kararıyla yaşını büyüttüler. Ancak bu sayede takımda oynayabildi. 2 yıl Taksim takımında yer aldı.1943'te askere gitti, 4 yıl süren askerlikten sonra 1947'de İstanbul'a döndü, Fenerbahçe kulübüne girdi. 1964'e kadar Fenerbahçe forması altında top koşturdu. İstanbul Ligi 1953-54 sezonunda gol kralı oldu. Bu süre içinde 1 yıl İtalya'nın ACF Fiorentina ve 1 yıl da Fransa'nın OGC Nice takımında oynadı. Yurtdışında da başarılı futboluyla ün yaptı. Türk futbolunun efsaneleşen isimlerinden biri olarak tanındı. Golcülüğünden ötürü Ver Lefter'e, yaz deftere! sloganı onun için çıktı. Futboldaki ustalığından ötürü Ordinaryüs sıfatıyla anıldı. Örnek bir profesyonel olan Lefter, golleri ve gole çevirdiği penaltı atışları ile de Fenerbahçeli taraftarların gözbebeği olduğunu ispatladı.
Futbol yaşamında toplam 50 kez milli formayı giydi (46 kez A, 1 kez B, 3 kez 21 yaş altı). 1954 FIFA Dünya Kupası'nda forma giyen Lefter turnuvada 2 de gol attı. Türk futbolunda 50. Milli Maç altın madalyasını alan ilk futbolcu oldu. Milli takım formasıyla attığı 21 golle en çok gol atan milli oyuncu unvanını uzun yıllar elinde tuttu, 9 kez de milli takım kaptanlığını yaptı.Fenerbahçe forması altında 615 maç oynadı, 423 gol attı.
   Türk futbolunun en popüler futbolcusu olarak yıllarca alkışlanan Lefter, Fenerbahçe marşında da adı geçen sembol oyunculardandır.
  
   Yunan milli takımını yüklüce bir paraya rağmen reddedip,Türk forması giymiştir..

   Hem solak olup hem de adının Lefter olması hoş bir tesaduf olsa gerek.(lefter ingilizcede sol anlamına gelir)

   Anlatılan bir şehir efsanesine göre; günlerden birgün Fenerbahçe'nin o zamanlar maçlarını oynamakta olduğu ve idmanlarını yaptığı papazın çayırı tabir edilen alanda Lefter ve iki arkadaşı idman harici top oynuyorlarmış. o esnada aynı çayırda bir de ökuz otlamaktaymış.Lefter'in çektiği çok sert bir şut ökuze gelmiş ve hayvan oracıkta ruhunu teslim etmiş. Lefter ve iki arkadası da mundar olmasın diye hayvanı oracıkta çevirme yapıp yemişler..

 Huzur içinde uyu, futbolun efendisi büyük üstad..

  

Sıralamaya giren dürüst oyuncuları tebrik ederim..