|
yasinkk
CAPTAIN BLACK
Yüzbaşı
Karma: +318/-178
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 342
|
|
« Yanıtla #2056 : Nisan 20, 2010, 11:30:08 ÖS » |
|
herkes biliyor bilicanın sarı kartı penaltı pozisyonunda aldıgını ama kimiş işine ne gelirse onu kabul ediyor... bir BJK li olarak alınan karardan memnumum başkasını beklemiyordum zaten kazandığımızı sahada kaybettiğimizi ise nerelerde kaybettiğimiz birkere daha kanıtlandı..hll olsun tff ye...
|
|
|
Kayıtlı
|
ANI YAŞA!!!HAYATIN
|
|
|
Netpolice
Er
Karma: +11/-7
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 5
Seni sevmek ibadetim lakin yapamam cenabetim.
|
|
« Yanıtla #2057 : Nisan 21, 2010, 12:12:31 ÖÖ » |
|
herkes biliyor bilicanın sarı kartı penaltı pozisyonunda aldıgını ama kimiş işine ne gelirse onu kabul ediyor... bir BJK li olarak alınan karardan memnumum başkasını beklemiyordum zaten kazandığımızı sahada kaybettiğimizi ise nerelerde kaybettiğimiz birkere daha kanıtlandı..hll olsun tff ye...
Arkadaşım, dün son kale programında izledim görüntüleri, hakem penaltıyı verdikten yaklaşık 45 saniye veya 1 dakika sonra, Bilicanın eşelendiğini! görünce yanına çağırıyor, eli ile yeri eştiğin için kart gösteriyorum diyor. ( eli ile yeri tırmalama işareti yapıyor ) ve sarı kartını gösteriyor.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
hellboy80
Çavuş
Karma: +137/-165
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 69
|
|
« Yanıtla #2058 : Nisan 21, 2010, 01:15:28 ÖÖ » |
|
neyse ben bu konuda daha fazla yorum yapmıcam herşey ortada kımın ne oldugunu herkes bılıyor
inter 3-1 barcelona asıl bunu konusalım bu nasıl bır futbol maçıdır anlamadım ben ınanılmaz bır maçtı 90 dakıka boyunca o tempoda oynamak ınanılmaz bır bunye gerçekten
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
hellboy80
Çavuş
Karma: +137/-165
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 69
|
|
« Yanıtla #2059 : Nisan 22, 2010, 05:02:41 ÖS » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
sniper
|
|
« Yanıtla #2060 : Nisan 22, 2010, 05:14:41 ÖS » |
|
Sayın Denizli izin verilse idi iki kaleci ile çıkacakmış maça. Yıldırım Demirören MHK Başkanına kısa msj atmış "bi kaleci daha oynatabilirmiyiz?" diye Piknik tüpte %25 indirim koşulu ile anlaşma yapmışlarda, TFF nin olaya el koyması ile planları bozulmuş. Haber sitelerinde "hakemlik yürek ister" başlığı altında Denizli'nin maç yorumunu okudum. Teknik direktörlük istemez mi acaba? Fenerbahçeli olarak, Bilica'yı hiç sevmem, karakterini de öğrenmiş olduk. Dilerim sezon sonu, hatta sezon sonu beklenmeden yollanır, takıma herhangi bir katkısı yok zaten. Lugano'nun sakat olduğu 1 ay boyunca maç kazanamadık. Neyse uzatmayayım şuraya geleceğim; Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük futbol yıldızlarından biri olan George Hagi'den bahsedelim biraz. Bu futbol ilahımız! saha içinde hakem tartaklayıp sarı kart görmüştür. Başka bir maçta hakemi kovalayıp ( burada bir mecaz yoktur, hakemi resmen kovalamıştır, bir müddet peşinden koştuktan sonra siyah formasından yakalayıp itip kakmıştır ) oyundan atılmamış ve TFF den ceza almamıştır. Ayrıca tükürmekte lamaların ağzını açık bırakacak seviyede ün salmıştır. Hakem görmediği zamanlarda dirsek atma, surata tükürme, tekmeleme.... Ne arasanız vardı. Galatasaraylı arkadaşlarım çok sevdikleri için bu tarz hareketleri gördüklerinde bir kaç saat içerisinde bu kötü görüntüler zihinlerinden silinirdi. Şu andada böyle şeyler yapmadı Hagi diye söyleyecek olanlar bu arkadaşlarımdandır. Söylediklerim olmuştur vesselam. Buradan da şuraya geleceğim, O dönem Galatasarayda oynayan ve futbol hayatına yeni yeni adım atmakta olan Emre Belezoğlunun karakteri hakkında bu bilgiler ışığında yorum yapınız. Aynı şekilde Hasan Şaş, Bülent Kokrmaz, Vedat İnceefe, Nouma, Kemalettin Şentürk gibi futbolcuları zihninizde canlandırınız. Arif Erdem gibi bir futbol sahtekarının nasıl prim yaptığını hatırlayınız. (Hakan Şükür, Ergün Pembe gibi bulunduğu ortam ne olursa olsun karakterini bozmayan futbolcuları kutluyorum) İmparator ! Sayın Fatih Terim'in yedek kulübesinden Arif Erdem'e "kendini yere atsana" işareti yapmasını zihninizde canlandırınız. Evet, bu dönemde Galatasaray büyük başarılar yakaladı, küçük çocukların çoğu Galatasaray'ı tutmaya başladı. Sokakta futbol oynayanlar hep "Haciiii" "Bülentttt" diye bağırıyorlardı. Ama aynı zamanda bu çocukları biraz dikkatli izlediğinizde, model olarak gördükleri yıldızların olumsuz bütün hareketlerini de benimsediklerini görebiliyordunuz. Takımlarına aşık Galatasaraylıların göremediklerini küçük çocuklar sünger gibi emmişlerdi. Finalde yukarıda belirttiğim gibi futbolcuların, (dahada bir sürü sayılır, aklıma bir çırpıda bunlar geldi.) bu kadar değer kazandığı bir ortamda Bilica'nın bu rezil hareketine nasıl bu kadar tepki geldi bilemiyorum. Bu hareketin oluşması için gerekli altyapıyı beraberce oluşturduk. Ondan sonra da kızıyoruz. Oysa Bilica övülmeyi bekliyor şu anda, "Pislik yaparak takımıma çıkar sağlamaya çalıştım" diyor. "benden öncekiler ödüllendirildi." Haksız mı? Ayrıyetten Bilica'nın hareketi hoş değil kabul ediyorum, fakat Bilica tribünden aşağı adam atmadı. Şimdi ismini hatırlayamayacağım bir Galatasaraylı futbolcu gibi, Sivassporlu meslektaşının futbol hayatına da kastetmedi. Eleştiri dozu onlarınki ile aynı olmalı, hatta daha düşük olmalı bence. İnsan hayatı söz konusu sonuçta.
bu yoruma şapka çıkarıyorum tebrikler
|
|
|
Kayıtlı
|
Her Hakkı Saklıdır ® |l|lllll|lll||ll||lll ²¹°¹³²¹³ °¹²¹³¹³ Tutku [██████████████████] 100%
Romantik [ Sadece Birine ] [██████████████████] 100%
Sevmek [Ölümüne] [██████████████
|
|
|
_-PapiTo-_
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #2061 : Nisan 22, 2010, 05:26:54 ÖS » |
|
Sayın Denizli izin verilse idi iki kaleci ile çıkacakmış maça. Yıldırım Demirören MHK Başkanına kısa msj atmış "bi kaleci daha oynatabilirmiyiz?" diye Piknik tüpte %25 indirim koşulu ile anlaşma yapmışlarda, TFF nin olaya el koyması ile planları bozulmuş. Haber sitelerinde "hakemlik yürek ister" başlığı altında Denizli'nin maç yorumunu okudum. Teknik direktörlük istemez mi acaba? Fenerbahçeli olarak, Bilica'yı hiç sevmem, karakterini de öğrenmiş olduk. Dilerim sezon sonu, hatta sezon sonu beklenmeden yollanır, takıma herhangi bir katkısı yok zaten. Lugano'nun sakat olduğu 1 ay boyunca maç kazanamadık. Neyse uzatmayayım şuraya geleceğim; Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük futbol yıldızlarından biri olan George Hagi'den bahsedelim biraz. Bu futbol ilahımız! saha içinde hakem tartaklayıp sarı kart görmüştür. Başka bir maçta hakemi kovalayıp ( burada bir mecaz yoktur, hakemi resmen kovalamıştır, bir müddet peşinden koştuktan sonra siyah formasından yakalayıp itip kakmıştır ) oyundan atılmamış ve TFF den ceza almamıştır. Ayrıca tükürmekte lamaların ağzını açık bırakacak seviyede ün salmıştır. Hakem görmediği zamanlarda dirsek atma, surata tükürme, tekmeleme.... Ne arasanız vardı. Galatasaraylı arkadaşlarım çok sevdikleri için bu tarz hareketleri gördüklerinde bir kaç saat içerisinde bu kötü görüntüler zihinlerinden silinirdi. Şu andada böyle şeyler yapmadı Hagi diye söyleyecek olanlar bu arkadaşlarımdandır. Söylediklerim olmuştur vesselam. Buradan da şuraya geleceğim, O dönem Galatasarayda oynayan ve futbol hayatına yeni yeni adım atmakta olan Emre Belezoğlunun karakteri hakkında bu bilgiler ışığında yorum yapınız. Aynı şekilde Hasan Şaş, Bülent Kokrmaz, Vedat İnceefe, Nouma, Kemalettin Şentürk gibi futbolcuları zihninizde canlandırınız. Arif Erdem gibi bir futbol sahtekarının nasıl prim yaptığını hatırlayınız. (Hakan Şükür, Ergün Pembe gibi bulunduğu ortam ne olursa olsun karakterini bozmayan futbolcuları kutluyorum) İmparator ! Sayın Fatih Terim'in yedek kulübesinden Arif Erdem'e "kendini yere atsana" işareti yapmasını zihninizde canlandırınız. Evet, bu dönemde Galatasaray büyük başarılar yakaladı, küçük çocukların çoğu Galatasaray'ı tutmaya başladı. Sokakta futbol oynayanlar hep "Haciiii" "Bülentttt" diye bağırıyorlardı. Ama aynı zamanda bu çocukları biraz dikkatli izlediğinizde, model olarak gördükleri yıldızların olumsuz bütün hareketlerini de benimsediklerini görebiliyordunuz. Takımlarına aşık Galatasaraylıların göremediklerini küçük çocuklar sünger gibi emmişlerdi. Finalde yukarıda belirttiğim gibi futbolcuların, (dahada bir sürü sayılır, aklıma bir çırpıda bunlar geldi.) bu kadar değer kazandığı bir ortamda Bilica'nın bu rezil hareketine nasıl bu kadar tepki geldi bilemiyorum. Bu hareketin oluşması için gerekli altyapıyı beraberce oluşturduk. Ondan sonra da kızıyoruz. Oysa Bilica övülmeyi bekliyor şu anda, "Pislik yaparak takımıma çıkar sağlamaya çalıştım" diyor. "benden öncekiler ödüllendirildi." Haksız mı? Ayrıyetten Bilica'nın hareketi hoş değil kabul ediyorum, fakat Bilica tribünden aşağı adam atmadı. Şimdi ismini hatırlayamayacağım bir Galatasaraylı futbolcu gibi, Sivassporlu meslektaşının futbol hayatına da kastetmedi. Eleştiri dozu onlarınki ile aynı olmalı, hatta daha düşük olmalı bence. İnsan hayatı söz konusu sonuçta.
eli öpülecek adamsın be abi.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
sniper
|
|
« Yanıtla #2062 : Nisan 22, 2010, 05:31:12 ÖS » |
|
|
|
|
Kayıtlı
|
Her Hakkı Saklıdır ® |l|lllll|lll||ll||lll ²¹°¹³²¹³ °¹²¹³¹³ Tutku [██████████████████] 100%
Romantik [ Sadece Birine ] [██████████████████] 100%
Sevmek [Ölümüne] [██████████████
|
|
|
hellboy80
Çavuş
Karma: +137/-165
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 69
|
|
« Yanıtla #2063 : Nisan 22, 2010, 05:50:07 ÖS » |
|
Sayın Denizli izin verilse idi iki kaleci ile çıkacakmış maça. Yıldırım Demirören MHK Başkanına kısa msj atmış "bi kaleci daha oynatabilirmiyiz?" diye Piknik tüpte %25 indirim koşulu ile anlaşma yapmışlarda, TFF nin olaya el koyması ile planları bozulmuş. Haber sitelerinde "hakemlik yürek ister" başlığı altında Denizli'nin maç yorumunu okudum. Teknik direktörlük istemez mi acaba? Fenerbahçeli olarak, Bilica'yı hiç sevmem, karakterini de öğrenmiş olduk. Dilerim sezon sonu, hatta sezon sonu beklenmeden yollanır, takıma herhangi bir katkısı yok zaten. Lugano'nun sakat olduğu 1 ay boyunca maç kazanamadık. Neyse uzatmayayım şuraya geleceğim; Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük futbol yıldızlarından biri olan George Hagi'den bahsedelim biraz. Bu futbol ilahımız! saha içinde hakem tartaklayıp sarı kart görmüştür. Başka bir maçta hakemi kovalayıp ( burada bir mecaz yoktur, hakemi resmen kovalamıştır, bir müddet peşinden koştuktan sonra siyah formasından yakalayıp itip kakmıştır ) oyundan atılmamış ve TFF den ceza almamıştır. Ayrıca tükürmekte lamaların ağzını açık bırakacak seviyede ün salmıştır. Hakem görmediği zamanlarda dirsek atma, surata tükürme, tekmeleme.... Ne arasanız vardı. Galatasaraylı arkadaşlarım çok sevdikleri için bu tarz hareketleri gördüklerinde bir kaç saat içerisinde bu kötü görüntüler zihinlerinden silinirdi. Şu andada böyle şeyler yapmadı Hagi diye söyleyecek olanlar bu arkadaşlarımdandır. Söylediklerim olmuştur vesselam. Buradan da şuraya geleceğim, O dönem Galatasarayda oynayan ve futbol hayatına yeni yeni adım atmakta olan Emre Belezoğlunun karakteri hakkında bu bilgiler ışığında yorum yapınız. Aynı şekilde Hasan Şaş, Bülent Kokrmaz, Vedat İnceefe, Nouma, Kemalettin Şentürk gibi futbolcuları zihninizde canlandırınız. Arif Erdem gibi bir futbol sahtekarının nasıl prim yaptığını hatırlayınız. (Hakan Şükür, Ergün Pembe gibi bulunduğu ortam ne olursa olsun karakterini bozmayan futbolcuları kutluyorum) İmparator ! Sayın Fatih Terim'in yedek kulübesinden Arif Erdem'e "kendini yere atsana" işareti yapmasını zihninizde canlandırınız. Evet, bu dönemde Galatasaray büyük başarılar yakaladı, küçük çocukların çoğu Galatasaray'ı tutmaya başladı. Sokakta futbol oynayanlar hep "Haciiii" "Bülentttt" diye bağırıyorlardı. Ama aynı zamanda bu çocukları biraz dikkatli izlediğinizde, model olarak gördükleri yıldızların olumsuz bütün hareketlerini de benimsediklerini görebiliyordunuz. Takımlarına aşık Galatasaraylıların göremediklerini küçük çocuklar sünger gibi emmişlerdi. Finalde yukarıda belirttiğim gibi futbolcuların, (dahada bir sürü sayılır, aklıma bir çırpıda bunlar geldi.) bu kadar değer kazandığı bir ortamda Bilica'nın bu rezil hareketine nasıl bu kadar tepki geldi bilemiyorum. Bu hareketin oluşması için gerekli altyapıyı beraberce oluşturduk. Ondan sonra da kızıyoruz. Oysa Bilica övülmeyi bekliyor şu anda, "Pislik yaparak takımıma çıkar sağlamaya çalıştım" diyor. "benden öncekiler ödüllendirildi." Haksız mı? Ayrıyetten Bilica'nın hareketi hoş değil kabul ediyorum, fakat Bilica tribünden aşağı adam atmadı. Şimdi ismini hatırlayamayacağım bir Galatasaraylı futbolcu gibi, Sivassporlu meslektaşının futbol hayatına da kastetmedi. Eleştiri dozu onlarınki ile aynı olmalı, hatta daha düşük olmalı bence. İnsan hayatı söz konusu sonuçta.
yani diyosun ki turk futbolu bu hakemlerle hıcbır yere gelemez evet yazdıklarına katılıyorum altyapıyı bız olusturduk sımdıde zehırlı meyvelerını yıyoruz yedırılıyoruz
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
_-PapiTo-_
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #2064 : Nisan 22, 2010, 07:09:42 ÖS » |
|
yani diyosun ki turk futbolu bu hakemlerle hıcbır yere gelemez
evet yazdıklarına katılıyorum altyapıyı bız olusturduk sımdıde zehırlı meyvelerını yıyoruz yedırılıyoruz
fenerbahçe yönetimi bunu sezon başından beri söylüyordu ama takan yoktu.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
hellboy80
Çavuş
Karma: +137/-165
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 69
|
|
« Yanıtla #2065 : Nisan 22, 2010, 08:46:46 ÖS » |
|
fenerbahçe yönetimi bunu sezon başından beri söylüyordu ama takan yoktu.
bu sadece fbnın sorunu değil her ay adnan polat veya demırorende sıtem edıyordu hakemlere sadece hakemlere yuklenmek yanlıs olur fakat hakemlerımızın artık su taraftar ve yonetıcı korkusundan kurtulması ve bagımsız bir şekılde maç yonetmesı gerekır
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
yasinkk
CAPTAIN BLACK
Yüzbaşı
Karma: +318/-178
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 342
|
|
« Yanıtla #2066 : Nisan 22, 2010, 11:27:17 ÖS » |
|
bu sadece fbnın sorunu değil her ay adnan polat veya demırorende sıtem edıyordu hakemlere sadece hakemlere yuklenmek yanlıs olur fakat hakemlerımızın artık su taraftar ve yonetıcı korkusundan kurtulması ve bagımsız bir şekılde maç yonetmesı gerekır
belki dediğin gibi hakemleri torunlarımız görür oda belki...
|
|
|
Kayıtlı
|
ANI YAŞA!!!HAYATIN
|
|
|
sniper
|
|
« Yanıtla #2067 : Nisan 23, 2010, 04:50:20 ÖS » |
|
Bilica'nın penaltı noktasını eşelemesinin ardından 'Bir Beşiktaşlı bunu yapmaz' diyenler... 2004'te buna benzer bir olay yaşanmış... Bilica, haftanın en çok haber yapılan ismi, neredeyse herkes onu konuşuyor... Yaptığının doğru bir yanı olmadığı gerçeği tartışılamaz... Ama bir de kısa bir zaman yolculuğu yapalım, hem de çok eskiye değil... 2004-2005 sezonunun 11. haftasına uzanalım. Fenerbahçe, 10. hafta sonunda 9 galibiyet ve 1 beraberlikle lider durumda. Hiç yenilgisi yok. Teknik direktör Daum’un takımı, İnönü’de Beşiktaş’ın konuğu oluyor. Ev sahibi ekip, 54. dakikada John Carew ve ardından 62’de Mustafa Doğan ile bir anda 2-0 öne geçiyordu. 67. Dakika ise İbrahim Üzülmez kaleye giden topu elle kesince oyundan atılıyor ve hakem Fırat Aydınus penaltı noktasını gösteriyordu. PİERRE SARI KART GÖRMÜŞTÜ İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor ve Carew penaltıyı kullanmak için hazırlanan Pierre van Hooijdonk’un ayağına basıyordu. Hakeme ayağına basıldığını söyleyen Hollandalı ise sarı kartla cezalandırılıyordu!
Maç 2-1 Beşiktaş’ın galibiyeti ile sonuçlanırken, John Carew oyundan çıkarken bu kez de Hollandalı oyuncunun suratını sert bir el hareketiyle itiyordu. Aynı maçta Sergen Yalçın ise Serhat’ın gırtlağına sarılıyor. Gündemi şu anda meşgul eden Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi ile birçok ortak, ancak tek bir farklı yönü var 30 Ekim 2004 tarihli bu buluşmanın... Fenerbahçe için kaybedilen o maçtan sonra yazılanlar, Daum’un korkak bir futbol oynattırdığı yönündeydi. Ne tesadüf ki, bugün Mustafa Denizli de 4 defans ve önlerinde 3 defansif orta saha ile sahaya çıkıp aynı yönde eleştiri alıyor. İki maç sırasında kazanılan penaltılarda Bilica ve Carew’in hareketlerinin tasvip edilecek yönü yok. Üstelik her iki oyuncu da sahada hırslarına yenik düştüklerini açıklıyor. Hatta Carew’in açıklaması daha da vahim ve diyor ki, “Pierre van Hooijdonk’un konsantrasyonunu bozmak için yaptım, futbolda bunlar var.” Şimdi gelelim aradaki farka... FENERBAHÇE'NİN TAVRI ÖNEMLİ Fenerbahçe Kulübü, sonra yenilginin sorumlularını kendi iç bünyesinde aramış ve ne federasyon ne de John Carew’le bir polemiğe girmişti.
|
|
|
Kayıtlı
|
Her Hakkı Saklıdır ® |l|lllll|lll||ll||lll ²¹°¹³²¹³ °¹²¹³¹³ Tutku [██████████████████] 100%
Romantik [ Sadece Birine ] [██████████████████] 100%
Sevmek [Ölümüne] [██████████████
|
|
|
sniper
|
|
« Yanıtla #2068 : Nisan 24, 2010, 08:48:56 ÖÖ » |
|
Bu boru başka boru.. Fenerbahçe - Ankaragücü maçı sonrası Maraton programında olan biteni gördüğümde uyuklayan gözlerim açıldı, ekrandaki şey akıllara sığmaz bir komediydi. Uyku sersemliğiyle "Acaba birisi parodi falan mı yapıyor" diye geçirdim.
Erman Toroğlu borulardan yaptırdığı kale direklerinin içine geçmiş, aslında Özer'in çizgiden çıkarttığı topun gol olarak geçerlilik kazanması gerektiğini anlatıyordu kan ter içinde.
Ben kendisini asla Fenerbahçe Düşmanı kategorisine sokmam. Şahsi fikrim, kendisinin Türk Futbolu Düşmanı olduğu yönündedir. Türk insanının rekabeti yanlış algılamasını çok iyi kullanan rant avcılarıdır, futbol kabzımalıdır kendisi.
Hıncal Uluç'la birlikte başlattıkları sansasyonel hakem, futbolcu, yönetim yorumları, Türk insanının futbol yorumlama anlayışında dev bir zehirli mantara dönüşmekle kalmamış, yarattıkları bu yapış yapış, nemli ortamda birçok mantar türemiş ve bugün dev camiaların yönetimlerini dahi yanlış yönlendirebilecek büyüklükte bir sektör oluşturmuştur hiç şüphesiz. (Bakınız : Futbol eksperlerince defalarca açıklanmasına rağmen, hakemin "orayı kazdığı için sarı kart gördü" raporuna, video görüntülerinin bunu kanıtlamasına rağmen Beşiktaş camiasının medyanın gaza gelip, defansif ve kötü bir oyun oynadıkları maçtaki teknik değerlendirmeleri bir kenara koyup "hükmen galibiyet istiyoruz" açıklamalarıyla kendilerini küçük düşürmesi gibi..)
"Derin MHK" diye konuşulan ifrit fısıltısında yeri nedir, yada böyle birşey var mıdır, "burnuma pis kokular geliyor" sözlerinden sonra yaşanan enteresan olaylar tesadüfmüdür bilemiyorum. Doğruluğu kanıtlanmamış, belge olmayan iddialar tamamen safsatadır ancak, Erman Toroğlu'nun Fenerbahçe'yi zan altında bırakan saçma sapan obsesif suçlamaları artık kabak tadı verdi.
"Aziz Yıldırım'ın askerlik durumu ile ilgili yazdığım yazı yüzünden beni kovdurdu, Hürriyet'e de baskı yapıyor ama Hürriyet arkamda duruyor, Lig TV duramadı!"
Hayır. Buna inanmayın.
Erman Toroğlu'nun teröre karşı zehir zemberek açıklamalar yaptığı programında, amacını aşan bazı talihsiz sözleri beyaz ekrandaki sonunu hazırladı. Lakin, bu kadar popüler bir yorumcunun Maraton'dan sonra kapışılıp, bir spor Anchorman'i olarak iddialı bir programa, tekrar ekranlara dönmemesinin sebebi de budur bana kalırsa. Özgür medyayı destekliyor, kimsenin fikirleri yüzünden yargılanmasını, işini kaybetmesini, sansüre uğramasını hoşgörmüyorum, altını çizdiğim nokta Erman Toroğlu'nun kovulmasının Aziz Yıldırım'la uzaktan yakından alakası olmadığını düşünmemdir. Türkiye'nin en büyük yaygaracılarından biri olduğunu kanıtlarcasına, medya patronlarına şirin görünmek için "ben aslında Aziz Yıldırım tarafından kovduruldum" sözleriyle örtpas etmek pek yakışıyor kendisine..
Desene Erman Toroğlu;
"Ben bir spor kanalında, öyle bir imparatorluk kurdum ki, çıkıp siyaset dahi konuşabilirdim, konuştum da, Şansal sustu, ben fikir beyan ettim ve kovuldum. Benim patronum Lig TV'deki siyasi yorumum yüzünden beni kovdu" diye?
Erman Toroğlu gibi çok güçlü bir Spor Medyası karakteri, Aziz Yıldırım aleyhine yazdığı yazı yüzünden işini kaybetseydi, bugün Spor Medyasında Fenerbahçe'li olmayan herkes işini kaybetmişti.
Dahası, Aziz Yıldırım, kendisinin yada Fenerbahçe'nin aleyhinde yorum yapan, haber yapan, yazı yazan herkesle bu denli uğraşsaydı Serhat Ulueren'i şu an izliyor olabilir miydik ?
Sizce Ahmet Çakar şu an kokoreççi mi işletiyor olurdu, tatlcı mı?
İsimler arttırılabilir. Fenerbahçe veya Aziz Yıldırım'ın bu tip konularda haddini aşıp büyük zarar vermediği sürece hukuksal yada gayrıresmi yoldan harekete geçeceğini düşünen kişi aklını sorgulamalı.
Dahası, "Aziz Yıldırım Hürriyet'e de baskı yaptırıyor" sözleri çok ağır bir ithamdır. Hürriyet'i de, Aziz Yıldırım'ı da zan altında bırakıyor. Hürriyet bunu acilen açıklasın. Herşey çıksın ortaya.
Gelgelelim, Erman Toroğlu neden gerçeği gizleyip, hala Aziz Yıldırım tarafından kovdurulduğunu iddia ediyor. Bana kalırsa, en azından hala elinde olan Hürriyet köşesini de kaybetmemek için. Keşke Erman Toroğlu çıkıp "Arkadaş ben amacını aşan sözler ettim ve sansüre uğradım" dese ve basın esas bunun için kenetlense, kendisinin iddia ettiği gibi Aziz Yıldırım'ın ona yaptığını iddia ettiği hataya karşı kenetlendiği gibi.
Evet hocam. En ağır argoyu kaldırım edebiyatıyla harmanlayıp kültür erozyonumuza büyük katkıda bulundun, futbolcuların gerdek gecesini programına taşıdın, kendi hakemliğin sütten çıkma ak kaşıkmış gibi, süpersonik gözlerinle pozisyonların tekrarlarını sahada ağır çekim izleyip değerlendiriyormuşsun gibi, saliselik kararları saatlerce tartışıp çok hakemin başını yaktın. Spor Meydasında bir fenomendin ama bitti.. Ah aldın Erman Toroğlu.
Bırak Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye çamur atmayı. Bırak şu "burnuma pis kokular geliyor" edebiyatını. Hiçkimse yemiyor artık bak.
Özer Hurmacı o topu çizgiden çıkarmıştı.. O borularda yaptığın kaleden çok daha gerçek bu.. Bu boru başka boru.. MUSA UÇAN
|
|
|
Kayıtlı
|
Her Hakkı Saklıdır ® |l|lllll|lll||ll||lll ²¹°¹³²¹³ °¹²¹³¹³ Tutku [██████████████████] 100%
Romantik [ Sadece Birine ] [██████████████████] 100%
Sevmek [Ölümüne] [██████████████
|
|
|
|
|